Sinirli ve kara bulutların içinden yağmur damlaları yavaş yavaş mösyö George'un evinin camlarını ıslatıyordu.Mösyö George bir an kitabı bıraktı çünkü uzun süre aralıksız okuyunca genelde başı ağrır tüm bir iş yapamaz hale gelirdi, ardından cam kenarında oturduğu yerden ayağa kalkıp perdeyi birazdaha araladıktan hemen sonra kendine acı bir kahve koymak için mutfağa doğru yola koyuldu bir yandan mutfağa giderken keşke Bayan Ava olsaydı diye içinden geçirmedi değil Bayan Ava , Mösyö George Eski hizmetçisiydi yani daha doğrusu başlarda öyleydi mösyö George bir aralar hayatında yaşayan tek kadın bayan Ava olunca onunla konuştu ona aşık olduğunu anlatı ne şanstır ki bayan Ava aynı şeyleri hissediyordu.Mösyö George o gün karanlıkta sevişerek iyice tanıdığı kadını herhangi bir nikah veya resmi bir şey olmadan tam 20 yıl kendi aralarında evli kaldılar ve 20 yılın sonunda bayan Ava malesef ki kanserden hayata yorgun düşüp inzivaya çekilmeye cennetin mösyö George en yakın olduğu yere çekildi usulca.Mösyö George kahvesini alıp tekrardan salona o hiç vazgeçmediği ki bazen bayan Ava'dan da çok sevdiğini dile getirdiği cam kenarına usulca ilerledi 5 yıldır hala bayan Ava'nin özlemini tutan mösyö George genelde her gece ağlar keşke biraz daha az kitap okuyup hayatımın tamamını onunla geçirsem derdi zavallı adam bilemezdiki kaderin onu böyle elinden bi anda alacağını. Mösyö George pencere kenarına oturup bir yandan dışarıyı izledi bir yandan kahvesini içerek artık günümüzü düşünmeye başladı bazen tarihleri hatırlamaz olmuştu tek hatırladığı Bayan Ava'nin 2037 yılında Şubat'ın 16'ında hayata gözlerini yumduğuydu.Insanlar artık daha acımasız olmuştu, kitapların yerine bu kitapları rüyadaymış gibi yaşatan makineler icat ettiler ve insanlık iyice içine kapanık olmaya başladı gençliğinde telefon bulunduğu için yani hani akıllı dedikleri telefonlar,onlarla oynadıkları için büyükleri hep " Bir bırakmadınız şunu bağımlısı oldunuz iyice alıp kırıcam şimdi bu telefonu." dediği hemen aklına geldi Ah şimdi görselerdi insanlar birbiri ile konuşmaz hale geldi hatta mösyö George bayan Ava'yı nasıl bulduğuna hala şaşıyordu çünkü artık hizmet işleri yoktu tüm insanlık barış içinde savasmadan birbiri ile yaşayıp gidiyordu Yeni düzende insanlar çalışmıyordu,insanların yerini robotlar almış bütün işleri robotlar görüyordu. Telefonlar yoktu artık herkes birbirine bi tuşa tıklayarak yanına gidebiliyordu,marketlerden bir şey almak istediğinde ses cihazına ne istediğini söylemesi yeterli oluyor saniyesinde bütün istedikleri geliyordu kapılarına insanların bundan dolayı da tüm insanlık sabahtan akşama kadar ya tembelik yapıyor yada bu yeni kitapları uykuda yaşatan makinaları kullanarak gün geçiriyordu.Mösyö George tüm bunları düşünürken bir yandan cama baktı ve kaç yıldır dışarı çıkmıyorum diye düşünceye daldı, çocukken hergün dışarı çıkıp arkadaşları ile futbol oynar akşama kadar da gelmezdi bunları düşünürken acaba arkadaşlarım napıyorlar, yaşıyorlar mi yoksa onlarda Ava gibi hayatta değiller mi artık diye düşünmeye başladı, Bu düşünceler beynini kurcalarken, aklına bir fikir geldi ve hemen uygulamaya koyulmak için ayağa kalktı, kağıt arıyordu mösyö George deli gibi kağıt ve kalem arıyordu, mektup yazmak gelmişti aklına ama kime göndereceğini bilmiyordu şuan tek istediği şey bir kağıda bir şeyler yazmak düştüğü durumu yaşadığı hayatı yazmak bunu kendinden başka birine anlatıp kendini özel kılmak istiyordu eğer o kişiyi de bulursa aynı şekilde onunda dertlerini dinlemek istiyordu mösyö George Sonunda bir kaç sayfa kağıt ve bir kalem buldu salonun ortasında ki yemek masasına oturup yanına bir şişe içkisini alıp yazılmaya koyuldu, başlarda birşey yazamadı çünkü uzun süredir mektup yazmıyordu en son bayan Ava ile mektuplaşıyordu tam anlamı ile sayılmaz çünkü bayan Ava hemen yanında olduğu için daha çok ilişkilerini alevlendircek bir oyundu bu onlar icin.Mösyö George içkisinin yarısına geldi ve herhalde içkinin verdiği rahatlıktan olsa gerek rahat rahat yazmaya koyuldu.
"Sayın M
Size M demek istiyorum çünkü sizi tanımıyorum ve kadın mı yoksa erkek mi olduğunuzu bilmiyorum çünkü size özellikle yazmıyorum aslında kasıtlı yazıyorum çünkü uzun süredir yalnızım ve tek dostum kitaplar ve karşımda oturan boş koltuk bu yüzden bende mektup yazma kararı aldım yalnız kime göndereceğini bilmiyorum çünkü arkadaşlarımın hiç birinin bir adresi yok ki zaten kendi oturduğum adresi bile bilmiyorum zaten bildiğiniz gibi artık Yeni Düzende bir adres olduğunuda adres diye bi şey kalmadığı için sorun olacağını sanmıyorum, dışarda insanları göremiyorum her sabah uyanıp güneşi görmemek gibi bir şey bu sayın M umarım bu adam ne diyor benim daha önemli işlerim var diyip kağıdı bir köşeye atmamışsınızdır çünkü ben birisiyle sohbet etmeyi çok özledim adım sesli bir şekilde söylenmeyeli 25 yıl oldu adımı unuttum sayın M bir insanın adını unuttuğunu duşunebiliyormusunuz..."
Tam bunları yazarken mösyö George'un kalbine bir sızı girdi yavaş yavaş kalktı pencerenin önündeki koltuğa doğru yavaş yavaş yürümeye başladı bir andan başı dönüyor birazda kalbi sızlayarak kendini koltuğa attı ve usulca camdan dışarıyı izlemeye başladı mösyö George dışarıyı izlerken en sevdiği hava olan sağnak yağış başladı gök kap kapkara oldu ve bir anda sudan boşalırcasına yağmur yağmaya başladı bunu gören mösyö George hemen ayağa kalktı sağa sola çarpa çarpa kapıya doğru yürüdü. Hemen asansöre binip aşağı indi başı hala dönüyor ve kalbi sızlıyordu koşmaya çalışıyordu mösyö George ama kendini nasıl hızlı hissetsede aslında çok yavaş ve kontrolsüzce dışarı çıktı sağnak yağmurun altına yatıp gözlerini gökyüzüne dikti bir yağmurdan ıslanıp bir yandan da kapkara bulutların gürlemesini dinledi ve gözlerini gökyüzünde bir daha kırpmamak üzere açık kaldı...Derken Carter bi anda kalktı kitap yaşama programından uyanmış kendini biraz buruk hissetti sanki mösyö George'un o son hali gözleri hala kendi gözünün önünde donuk kalmış gibi aklında idi.Carter kalktı dedesi yani Bay George Burton'un kitaplığın yönledi gözlerini kitaplara yöneltip bir kitap daha aramaya koyuldu derken dedesinin resmi gözünün önüne geldi Bay Burton bir yazardı ve vefat ettikten sonra torununa bütün kitaplarını bırakmıştı torunun hayatına yön versin diye.Carter bu arada bir kitap buldu üstünde Stefan Zweig yazıyordu kitabın üstünde adını aradı ama bulamadı bunun üstüne Carter daha meraklandı ve hemen kitabı okuma hanesine koyup o koca makinanın içine girdi yattı ve kapı üstüne kapanırken aklında bir soru vardı acaba mösyö George dedesimiydi yoksa sadece bir tesadüf mü derken bi anda bir hayale daldı ve kendini bir anda 1930 da bir gemide satranç oynayan bir kaç adamın arasında buldu kendini......