Sınıfa girip kimseye bir şey demeden sırama oturdum, hayır yani o kim ki? Kendini haklı çıkarmaya çalışıyor. Mal. İçimden saydırırken sınıfa Ecrin ve Cem girdi. İkiside bana doğru geliyorlardı. Cem yanıma geldiklerinde "Dünya, Barış mı bir şey yaptı?" diye sordu ve cevap vermeden tekrar konuşmaya başladı "Bak Barış ne dediyse boşver onun dediklerini umursama." dedi ve sınıfa Barış girdi. Cem Barış'ın yanına gidip " Sen üzdün değil mi kızı? Kantinden çıkarken sana nasıl baktığını ikimizde gördük, elinden gelse o an boğacaktı seni." dedi. Barış da "Gidin başımdan, yanlız bırakın, ya bu ne her dakika yanımda biri var." dedi ve masaya oturup kulaklıklarını taktı. Cem de yanına oturdu, Ecrin yanım gelip "Ne dedi ki? Seni bu kadar sinirlendirdi?"diye sordu bende sıramın üstündeki koluma kafamı koyup ona doğru baktım "Boşver geçti gitti, zaten benim için önemi olmadığından söylediklerini aldırmıyorum." dedim, kafamı diğer tarafa çevirdim.
~~~~~~~~~~~~~~~~~~
Son dersti hoca artık kimse ders dinlemediği için bizi boş bırakalı beş dakika olmuştu.
Resmen zaman geçmiyor. Dersin bitimine yarım saat vardı.
Ecrin beni satıp, Cem'in yanına uçtu. Diğer kızlar desen hepsi erkek kesme derdinde. Hayır yani bütün gün sıkılmıyorlar mı? 'O erkek böyle. Yok onun saçı şöyle. Yok o daha yakışıklı. Yok o çok kısa.' hepsi sıkıcı işler.
Şimdi evde yatıp uyumak varken yazık bize gençliğimizin hepsini okulda harcıyoruz.
Yapacak bir şey bulamadığından telefonumu çıkarıp kulaklıklarım taktım. Yeni indirdiğim yarış arabası oyununu açıp son ses yaptım. En azından şimdi araba sesinden etrafındaki saçma sohbetleri duymuyorum. Böylesi daha iyi.
Oyuna kendini o kadar çok kaptırdım ki bir an sınıfta olduğumu ve öğretmen olduğunu unutup. Karşındaki yarışçıya saydırırken Ecrin birden ağzımı kapatıp kulaklığı çekti. "Kızım ne yapıyorsun sen?" diye bana baktığında telefonumun ekranı gösterip masumca "Yarış" dedim. Neyse ki çok ileri gitmeden Ecrin beni durdurmuştu. Sınıftakiler bana alışık olduğundan önlerine dönmüşler ama masada oturarak sorar gözlerle, gözlerini bana dikmiş bir tane Ezgi Hoca vardı.
Gülümseyerek hocaya baktığım sırada yarım saat geçmiş olacak ki zil çaldı hemen çantamı alıp kapıya doğru koştum. Arkamdan bana bakan hocayı hissederek "İyi günler hocaların Birtanesi." diye bağırdım.
Sınıftan koşarak çıktığım için okulun bahçesinde Ecrin'i bekliyordum.
Bugün abim gelmiyormuş, mesaj atmıştı. Bende annemi arayıp okuldan sonra Ecrin'le bir yerlere gidip yemek yiceğimizi haber verdim.
Barış hızla okuldan çıkıp gözden kaybolmuştu. "Hadi gidelim." sesiyle önüme döndüm. Ecrin ve Cem gelmişlerdi.
Sahil kenarında köfte ekmek satan Hasan amcamızın yanına gelmiştik. Adamın köfteleri bir harika, gelene kadar ağzımın suyu aktı.
Tam ekmek söylediğimde Cem şok olmuştu. Tabi Ecrin kibarlık olsun diye çeyrek söylemişti. Ah içi gidiyor simdi Hasan amcamı köftesinden çeyrek yiceği için.Ooh iyi oldu. Acımıyorum ona. Güya Ecrin'le ben olucaktık ama üçüncü kişi olarak Cem de gelmişti.
Ecrin nazik bir şekilde çeyreğini yerken yarım saat geçmişti. Ben tam ekmeği on dakikada bitirdin o ceyreği yarım saate yiyemedi.
En sonunda dayanamayıp "Çok geldi galiba istersen on kişi daha çağıralım onlarla da bölüş kankacığım. Ha?" dediğimde Cem de bana katılmış olucak ki kaşlarıyla Ecrine beni gösterip "Kız haklı Meleğim, biraz hızlı mı yesen" dedi tebessüm ederek.
Ne kibar çocuk. Ben bile kız olmama rağmen bu kadar kibar söylemedim. Utansam mi, tiksinsem mi, bilemedim.Neyse sonunda Ecrin de bitirince hesabı ödeyip, sahilde yürümeye başlamıştık. Sahilin sonunda Ecrin'le ikimizin sürekli gittiği bir kaya vardı oraya gidiyorduk.
Orayı çok seviyordum. Hem çok kişi olmuyordu, hem de ilerde olduğu için kimse oraya çıkmıyordu. Tabi bir de Hasan amcaya çok uzaktı orada aldığımız kiloları buraya gelene kadar eritiyorduk.
~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~
Yine yatakta uzanmış İlhan'ın resimlerine bakıyordum.
Okulda ben hariç herkesin sevgilisi olmuştur. Çirkin biri miyim? Tabi ki hayır! Birçok çıkma teklifi aldım ama insan yedi sene boyunca İlhan gibi birini sevince öyle oluyor.
İlhan gibi derken nasıl biri mi? Kusursuz, yetenekli, yakışıklı... Tamam, tamam yine kaptırdım. Nasıl biri? Yakışıklı ama duygusuz, kusursuz ama duyarsız , mükemmel ama egolu, burnu havada, kendinden iyisi yok, kendini dünyanın en yakışıklısı olarak gören biri.
Peki ben bunun nasıl mı sevdim?
Sorunun cevabı karışık. Hani insan birini görünce dünya durur ya, o an kalbi göğüs kafesinden çıkacakmış gibi olur, bacakları titrer, nefes alıp almadığını bile fark edemez, görüş alanına ondan başka bir şey giremez, etrafındaki sesler sadece bir uğultu gibi gelir. Ve o an yanına başka bir kız gelip yanından geçerken sana gülümser ve herşeye rağmen onu seversin.
İşte ben onu böyle sevdim.
Düşüncelerimi bir kenara bırakıp kendimi uykunun kollarına attım.Dördüncü bölüm geç paylaştım ama bir daha ki bölümü daha erken paylaşacağım...
Kitabımı okuduğunuz için teşekkürler <3 <3<3
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kim?
Teen FictionBir kostümlü ve maskeli baloda birbirleriyle tanışıp, dans edip, eğlendikten sonra birbirlerini görmeyen ama sürekli arayan iki gencin hikayesi. Dünya adını hatta yüzünü bile bilmediği bir çocuktan hoşlanır. Ve onu her yerde aramaya başlar. Barış sa...