Kalbiniz dedim, ne muhteşem bir kusur. Benim olsun.
Dylan ilk önce hayal gördüğünü sandı.
Duyduğu ses oldukça cılız ve alçaktı. Fakat bir o kadar tanıdıktı da.. Acaba deliriyor muydu? Kendi kendine onun ölmemesini o kadar fazla dilemişti ki şimdi zihni ona garip oyunlar oynuyor olabilir miydi? Duyduğu ses gerçek miydi, yoksa aklını tamamen yitirmiş olmasının kesin bir kanıtı mıydı?
Önce kocaman yutkundu ve hemen arkasından boğazını temizledi. Derin bir nefes aldı ve verdi. Arkasına dönmeye korkuyordu çünkü bu gerçek olamazdı. Dylan ne kadar çok istese bile böyle bir şey mümkün değildi.
Karısı ölmüştü. Dylan onun ölümüne canlı canlı şahit olmuştu. Tıpkı annesinde olduğu gibi..
Fakat adını fısıldayan o ses de neyin nesiydi? Dylan duymak istediği için kulakları onu aldatıyor olabilir miydi? Bilmiyordu. Ve umudun pençesine düşmek de istemiyordu. Karısının yaşadığına inansa bile arkasını döndüğünde onun cansız bedenini görürse bir daha kendisine gelemezdi. Bunu yapmayacaktı. Umudun onu ele geçirmesine izin vermeyecekti. Bu kez kötü kaderine hazırlıklıydı.
"Dylan.."
Dylan cenaze törenine inmek için kendisindeki cesareti yeniden bulduğunda aynı ses bir kez daha ismini fısıldadı. Lanet olsun, arkasını dönmeli miydi?
"Cidden sağır mı oldun?"
Arkası yatağa dönük bir şekilde kapının tam önünde çaresizce dikilmeye devam ederken duyduğu sitem cümlesi umudun ta kendisiydi.
Hayal olamazdı. Böyle bir cümle hiçbir hayalin içinde geçmezdi. Dylan'ınkilerde bile..
"O kadar çok bağırıyorsun ki, en sonunda kendini sağır ettin."
Dylan duyduğu cümleyle birlikte neredeyse kahkaha atacaktı. Bu bir hayal değildi. Gerçekti. Çünkü küçük karısından başka hiç kimse ölüm döşeğindeyken bile sürekli konuşup durmazdı.
Bir nefes daha alıp verdi ve yavaş bir hareketle arkasını döndü. Gözleri yatakta yatan kızın yemyeşil gözleriyle buluştuğunda bir an için nefesi kesildi.
Yaşıyordu. Ölmemişti. Gerçekten hayattaydı.
"Sonunda. Beni duyabiliyor musun?"
Evet. Yaşıyordu ve hala durmaksızın konuşuyordu.
Dylan'ın içinde engel olamadığı fırtınalar koparken, Grace gözlerini Dylan'a dikmiş bakıyor, fakat ondan herhangi bir tepki alamıyordu. Genç adamın tek yaptığı şey öylece dikilip ona gözünü bile kırpmadan bakmaktı.
Genç kız onun gerçekten de sağır olduğuna artık emindi. O kadar çok bağırıp çağırmasına bakılırsa kulakları çok bile dayanmıştı.
"Cidden duymuyorsun." dedi bitkin bir tonda konuşmayı sürdürürken. "Galiba artık işaret ederek konuşmalıyım. Tanrım.. Sanırım artık istediğim kadar konuşabilirim. Nasıl olsa duymuyorsun. Bu nedenle şikayet de edemezsin. Bu harika!"
"Sakın." dedi Dylan gözlerini kocaman kocaman açarak tek elini Grace'yi durdurmak ister gibi havaya kaldırırken. Bu tavrı bir hayli komikti. Sanki buz dolu bir küvete girmiş gibi yerinden sıçramıştı. "Sakın öyle bir şey yapayım deme kadın. Zira yarım kalanı tamamlayıp, seni ben öldürürüm."