BİRİNCİ BÖLÜM

16 0 0
                                    


O olayın üzerinden tam beş gün geçmişti.Beş gündür ne ya-pacağını, içine düştüğü bu girdaptan nasıl kurtulacağını düşünüyordu.Zirabu duruma daha fazla tahammül edemeyecekti.

Dün gece yatmadan evvel nihayet son kararını vermişti; kaçıp gidecekti buralardan. Nereye gideceğini ve gidince orada ne yapacağını bilmiyordu. Buralardan uzaklaşınca içine düş-tüğü o girdaptan kurtulup kurtulamayacağını da bilmiyordu.

Herkes yatmak için köşelerine çekilince yatağından kalkacak,usulca atına atlayıp kaçacaktı.Bütün planı buydu.Gerisi meçhuldü.

Ortalığı bir yorgan gibi kaplayan karanlık, yerini tan ağar-tısına bırakmak üzereydi.At, gece boyunca bağlandığı kütüKten hiç çözülmemişti.Suratsız Ali ise yere serilmiş bir şiltenin üzerinde, sararmış bir battaniyeye başını dahi kapatacak şekilde gömülmüş yatıyordu.Gözleri sıkı sıkıya kapalıydı fakat uyumuyordu.Huzursuzca nefes alıp veriyordu.Gece boyunca yaptığı gibi, birkez daha öbür yanına döndü.Biraz bekledi, sonra vücudunu tekrar eski omzunun üstüne yığdı.Sonra yekten lime lime olmuş battaniyeyi savurdu üzerinden.Aynı anda açıkta kalan vücudunun serin havanın hışmına uğraması bir oldu.İrkilerek yatakta doğruldu, sırtını mağaranın duvarına yasladı.Hafiften titriyordu.Ellerini, kırdığı dizlerinin arasına alıp sıktı.Gözlerinde uyumuş birinin mahmurluğundan çok derin bir endişenin ve karasızlığın izleri vardı..Bakışlarını mağaranın karşı duvarındaki bir karaltıya dikti, bir müddet öylece kalakaldı.

Ortalığı alaca bir karanlık bulamıştı.Şimdiye kadar çoktan gitmesi gerekiyordu.Planı böyleydi.Lakin gitmeye de yeltenmemiş değildi.Gece boyunca kaç defa yataktan kalkmış, mağaranın ağzına kadar tereddütsüz yürümüş sonra nedense iki adım daha atma cesaretini gösterememişti.Sanki içine giren bir kurt organlarını bir bir kemirerek, bir an önce buradan uzaklaşması gerektiğini söylüyordu.Fakat neden bu his mağaranın ağzına gelene kadar sürüyor, ardından gitmekten vazgeçiyordu ? Buna bir anlam verememişti.

Karaltıya doğru bakıp dururken bir kez daha düşünüyor ve ardından o soruyu tekrar soruyordu kendine.

Yoksa gerçekten gitmek istemiyor muydu? Öyle ya,eğer gerçekten isteseydi hiç ikirciğe düşmez , atına atladım mı çekip giderdi buralardan.Ne diye beş gündür eziyet çektirsin ki kendine? Evet.. evet gerçekten gitmek istemiyorum diye ekledi düşüncelerine.Sonra aklını bir şey daha kurcaladı.

Kalmasına kalayım da, ya bu halim hep devam eder de hiç geçmezse? Gündüzleri rahat vermeyip geceleri uyutmazsa? Ne yapardı o zaman. Ardından aklına son beş gündür çektiği sıkıntılar geldi. Elinde olmadan vücudunu bir irkinti aldı.

Bunlar bir yana, kendi kendisiyle gideyim mi kalayım mı diye cebelleşmekten, yıllarca yaptığı şeyin bu sefer nasıl olurda onu bu hallere düşürdüğünü sormak bile gelmemişti kendisine.

Düşünceler içinde bocalarken, birden o anlar tekrar geldi aklına. Hiç istemiyordu bunu ama elinde olan bir şey değildi

Ardından Suratsız Ali de bir kıpırdanma başladı.Korktuğu başına geliyordu işte.Gözleri iyice irileşti.Gözbebeklerini bir anlığına nereden başladığı ve nerede bittiği belli olmayan bir çelik pırıltısı yaladı geçti. Ve o his.Beş gündür anlam veremediği ve daha önce hiç tatmadığı o his, yine geldi göğsünün orta yerine oturdu. İlk önce göğsüne hafifçe iğne gibi battı, daha sonra şiddetini gitgide arttırdı ve sonra göğsünü durmaksızın baskılamaya başladı.Suratsız Ali çabucak sağ elini göğsüne attı, olanca gücüyle sıktı.

Bekledi.Geçmiyordu.Daha bir hırsla sıktı.Nafile.Ne o iğne gibi batan ağrı ne bir kaya gibi ağır olan baskı hissi geçme-di. Yüzünü buruşturarak "Kahrolası ihtiyar!" diye mırıldan-dı dişlerinin arasından.Sonra göğsünü yırtarcasına ,elini

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Feb 29, 2020 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

SON ÖLÜM VE PİŞMANLIKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin