*Selim*
Kapımın hafifçe tıklatılmasıyla başımı yarım saattir incelediğim dosyadan kaldırdım. Gelen sekreterim Nermin Hanım'dı. Masamın üstüne orta kalınlıkta bir dosya bırakırken:
- İstediğiniz gibi son altı ayın raporları hazırlandı efendim ve toplantıya çağırdığınız bölüm yöneticileri hazırlar, toplantı odasında sizi bekliyorlar. Başka bir isteğiniz var mı?
- Yok, teşekkürler. Birazdan geliyorum toplantıya, acil bir şey olmazsa telefon bağlama.
- Peki efendim.
Nermin Hanım odaya gelmeden okumakta olduğum sayfayı bitirip yerimden kalktım. Toplantılarda kimseyi bekletmeyi sevmezdim. Hem toplantının geç başlayıp geç bitmesini istemiyordum. Ceketimi giyip toplantı salonunun yolunu tuttum.
Bu toplantının yapılmasını ben istemiştim ve hedeflediğim gibi verimli bir toplantı oldu. Ancak benim bir gözüm hep saatteydi ve saat de bir türlü geçmek bilmedi. Beni yanlış anlamayın, işimi çok seviyorum. Bizim çevredeki çoğunun aksine aile işini devralmaktan çok bu işi, ekonomiyi ve yönetimi sevdiğim için okudum. Yalnızca bugün işten sonra yapacağım çiftlik gezisi için sabırsızlandığımdan iş bu kadar sıkıcı gelmişti.
Toplantı biter bitmez kendimi şirketin dışına attım. Su'yu almaya gitmeden önce eve uğrayıp üzerimi değiştirmeye karar verdim, binicilik kıyafetlerim çiftlikteydi ama pikniğe takım elbiseyle gidemezdim. Üzerime bir kot bir t-shirt geçirip, garajdaki 4x4 jeep'e atladım. Çiftlik, dağlık bir arazi üzerindeydi, bu yüzden arazi aracı kullanmak en mantıklısıydı. Yolda, ilk önce çiftlik evini arayıp her şeyin hazır olup olmadığını kontrol ettim. At binmeden önce Su'yla göl kenarında piknik yaparız diye düşünmüştüm. Sonuçta saat öğlen oluyordu ve ben acıkmaya başlamıştım. Atlarla ilgili de bir problem yokmuş, Su için en sakin atlardan birini seçmiştim benim atımın yanında onu da hazırlıyorlardı. Birkaç saatlik bir buluşma için fazla mı planlama yaptım bilmiyorum; ama eğer yaptıysam da ne var? Ben hafif kontrol manyağıyımdır. Bir şey yapılacak, bir yere gidilecekse her ayrıntıyı önceden düşünür ve ayarlarım. Sürpriz yapmayı severim ama bana sürpriz yapılmasından genellikle pek hoşlanmam. Geçen günkü partide de mesela bir şeyler olacağını önceden fark etmiştim, tabii ki bunu kimseye belli etmemek için özen gösterdim. Yani bugün için yaptığım hazırlıklar da bu kontrol hastalığımdan dolayıydı, Su'ya özel değildi anlayacağınız. Yanlış anlamayın, Su iyi kız, ondan hoşlandım. Ama hissettiklerim bu kadar. Aşkı bir kez yaşadım ve bir daha da yaşamayı hiç istemiyorum. Zaten bir insanın diğerine aşık olması bile çok ufak bir ihtimal, bir de bu aşkın karşılıklı olması bir milyonda bir falan olur herhalde. Böyle bir riske gireceğime hiç aşık olmamayı tercih ederim. Eros ‘un okuyla vurulmayı bırakın onunla ayni yarım kürede olmak dahi istemiyorum. Zaten Su'yla evlenmeyi de bu yüzden kabul etmiştim. Bir daha aşkla uğraşmama gerek kalmayacaktı. Su'yu o zaman tanımadığımdan evet diyerek bir kumar oynamıştım, ama sonuç olarak bu kumarı kazandığımı düşünüyorum. Su, beraber mutlu olabileceğimiz biriydi. Çok zeki bir kızdı ve pek çok ortak ilgi alanımız vardı, ayrıca çok güzel, çok çekiciydi. Su resmen hayatımı beraber geçireceğim kadında olmasını istediğim tüm özelliklerin mükemmel bir birleşimiydi. Bu yüzden şimdi de bana ısınması için elimden geleni yapıyordum, hepsi bu.
Kapıyı çalınca beni, aynen benim gibi kot t-shirt giymiş bir Su karşıladı. Onu kendime çekip dudaklarına minik bir öpücük kondurduktan sonra ' Merhaba prenses' dedim. Öpücüğümden hem şaşırmış hem de kızarmıştı. Kızarması çok hoşuma gidiyordu. Sonunda şaşkınlığını üzerinden atıp:
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Zoraki Gelin (Durduruldu)
ChickLitSu, zeki, güzel, asil ve başarılı bir kızdı. En büyük hayali kendi ayakları üzerinde durabilen bağımsız bir kadın olmaktı. Evlenmeyi aklının ucundan geçirmiyordu. Ancak ailesinin onun için çok farklı planları vardı, kaderin de öyle... Altın çocukla...