14 Yıl Önce
"Kızım,unut artık şu çocuğu yeter."
"Demesi kolaydı canım.Seviyoruz işte."
"Kızım,tamam da sevgilisi var artık.Unutmaktan başka çaren yok."
"Efsun,neden bunu yaptı?"
"Yaptığı çok kötü biliyorum ama yapacak bir şey yok."
"Off! Ne yapacağım ben ya?"
Kalbimin acısını ancak ağlayarak atlatmaya çalışıyordum ve oluşan yaraları sarmak Efsun'un dediği gibi hiç kolay olmayacaktı.
Günümüz
Nihayet asansör durduğunda beşinci kata vardığımı anlamıştım.Asansörden çıktığımda kalbim delice çarpmaya başlamıştı.Neden böyle çarpıyordu ki?
Genel Müdür yazısının olduğu odayı buldum ve içeriye girmek için kapıyı tıklattım."Gel," sesiyle içeri girdim.İçeriye girdiğimde tam beklediğim genel müdür odasıyla karşı karşıyaydım.Deri siyah koltuklar,büyük puntolarla yazılmış genel müdür ismi...Tek fark bu oda oldukça büyüktü.
Arkası dönüktü ve pencereye bakıyordu ama anlayabildiğim kadarıyla heybetli birine benziyordu.
"Fatih Bey?"
Arkasını dönmüştü.Bir dakika.O muydu? Hayır ya! O olmasın.Lütfen o olmasın.Gülümseyerek,"Hastaneden gelen doktor olmalısınız.Merhaba,buyrun lütfen."
Bir süre bakakaldım.Hala aklımda benim 14 yıl önce aşık olduğum,unutmak için kendimle büyük savaşlar verdiğim adam karşımda mıydı? diye düşünüyordum.Başım dönmeye başlamıştı.
"İyi misiniz? Kötü görünüyorsunuz?"
İyi değildim.Hiç iyi değildim.Bakışları,gözleri,gamzeleri...
Hiç değişmemişti.Peki ben neden böyle kötü olmuştum? Unutmamış mıydım? Ya da unutmaya kendimi zorlamış mıydım?
"İ-iyiyim,teşekkür ederim." diyebilmiştim titrek çıkan sesimle.Ne yapacağımı bilmiyordum.Belki de o değildi? Sakin ve soğukkanlı olmalıydım.Evet,en iyisi buydu.
"Buyrun,şöyle oturun.Su ister misiniz?"
"Hayır,gerçekten teşekkür ederim."
Kafamda hala yanılmış olabilme ihtimalimin olduğunu düşünüyordum.Bundan emin olmam gerekiyordu.
"Daha iyi misiniz?"
"Evet,daha iyiyim.Asansör başımı döndürmüş olmalı."
"Olabilir,izninizle lafı uzatmadan konuya geçmek istiyorum."
"Tabi ki, buyrun."
"Başhekiminizle konuştum.Size olanları aktarmıştır,Umarım."
"Evet,aktardı.Fakat şirket ortamını bilmiyorum."
"Burada inşaat çalışmalarının projelerini mimarlarımız ve başta ben olmak üzere mühendislerimiz ile hazırlar,gerçekleştirilmesi için işçilerimize göndeririz.Fakat bu sene işcilerimizde yaşanan inşaat kazası olayları arttı.Şirketimizin bu şekilde anılmasını istemediğimiz için hastanenizden görevinde başarılı bir doktor getirtilmesini istedik.Bize de sizi önerdiler.Kabul ederseniz çok sevinirim.Alacağınız maaş da ona göre yüksek olacak."
"Anlıyorum,fakat ben doktorluğu alacağım maaşa göre yapmıyorum."
"Kusura bakmayın,ben sadece şartları da gözden geçirmek gerektiğini düşündüm."
"Peki..Fatih Beydi? değil mi? Sizi tanımıyorum ama?"
İşte şimdi beklediğim an gelmişti.Kim olduğunu öğrenecektim.Her ne kadar konuştuklarını dinliyor gibi gözüksem de aklım hala çelişkiler denizinde boğuluyordu.Bunu gerçekten öğrenmek istiyor muydum? Bunu da bilmiyordum.
"Evet,özür dilerim.Kendimi tanıtmayı unuttum.Ben Fatih Başay.Aynı zamanda inşaat mühendisiyim."
Gözlerimden süzülen yaşlara hakim olamamıştım.Oydu işte.Yıllar sonra karşıma çıkmıştı.Ben ondan kaçarken o benim karşıma çıkıyordu.Titrek olan sesimle,
"Bende Melek, Melek Kaya."
Yüzündeki gülümseme yavaşça solmuştu.Gözlerindeki duyguları anlayamıyordum.O da beni tanıyabilmiş miydi?Selamlar,bir bölümün daha sonuna geldik ;))
Okuyan sayısı az olsa da yine de ümidimi yitirmemek adına yazmaya devam edeceğim.Umarım,beğenirsiniz.
İyi Okumalar.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yıllar Sonra
RomanceBir insan enkaz bir haldeyken bile bile uçurumdan aşağı rüzgarı hissedercesine neden kendini bırakmak ister ki? Ben istiyordum.Şu an hayatımın uçurumundaydım ve tek çaremin buradan atlamak olduğunu biliyordum neden mi? Hayatımın yalnızca dip...