"Geldiğimde lütfen evimde olma. Hayatıma bir yabancı olarak sence de fazla karışmıyor musun? Sana iyi geldiğimi düşünüyorsun , ama yanılıyorsun. Ben sana iyi gelmem Arya. Dün ki olaydan da kimsenin haberi olmazsa iyi olur"
Bu neydi şimdi ? Ben zaten kime söyleyecektim ki. Uyuz işte . Teşekkür edecektik sadece . Moralimi alt üst ederken , neden ona karşı böyle davranıyordum. Ben hiç kimseye böyle davranmazdım. Belkide ben kurtardığı içindi. Ama bu çok saçma. Beni daha öncede birçok kişi kurtarmıştı , onlara teşekkur edip geçmiştim ertesi güne unutmuştum bile. Kuzey farklıydı . Ben yoksa onumu sevmeye başlamıştım. Hayır . Ben kimseyi sevemem ki , okuluma odaklanmam gerek , eğer babamda ölürse kim bakacaktı bana parasıyla. Hem zaten çocuğu iki kere gördün, ne sevmesi Arya , kendine gel. Salondan gelen telefon sesiyle salona koştum. Arayan Savaştı. Ona Kuzey'in evinde kaldığımı söylersem kızardı , hatta haftalarca küserdi . En iyisi telefonu açmamaktı. Telefonu sessize aldıktan sonra mutfağa ilerledim. Gururumu yenerek kağıdın arkasına masadaki kalemle numaramı yazıp altına şunları ilave ettim.
"Sadece teşekkür edecektim. Kusura bakma bu kadar odun olduğunu bilmiyordum .Yinede fikrini değiştirir teşekkürümü kabul edecek olursak diye numaramıda yazdım :)"
Bunları yazarken ne kadar yüzsüz olduğum aklıma geliyor ve yüzüm kızarıyordu. Aman bir kere geliyoruz Dünya 'ya sonuçta gurur neyime ?
Salona geçip televizyon dolabındaki yansımama bakıp üstüme başıma çeki düzen verip Kuzey'in evinden ayrıldım.
***
Sınıfta ki sınav konusu beni boğduğunda kendimi dışarıya attım. Okulun bahçesine çıktığımda Rüya 'yı bankta kendi başına otururken buldum. Koşar adımlarla yanına oturup boynuna sarıldım.
"Arya bırak boğacaksın "dediğinde gülümseyerek
"Nevar kızım ya o çocuğu düşündüğünden beri bana sarılmıyosun bende ben sarılayım dedim " kafasını bana çevirerek gülümsedi. Neredeyse o olayın üzerinden 1 ay geçmişti ama hala unutamadı, onun için üzülüyordum. Dilay'ın sevgilisi olmasa ayarlamak için elimden geleni yapardım. Ama ortada Dilay var .İki elimi bacaklarımın yanına koyup kafamı yukarıya diktim. Kuzey'le görüşmeyeli 16 gün olmuştu, ne aramıştı ne de yazmıştı. Aslında alışmıstım onun yokluğuna . Zaten unutulmayacak bir anımızda yoktu. Ders zilinin çalmasıyla Rüya'ya kafamla işaret edip sınıfa yürümeye başladık. Felsefe en nefret ettiğim ders kafamın almadığı hatta bana ninni gibi gelen ders. Sıranın üzerine kafamı koyup uyuklayacaktım yine tabiki.
Savaş'a tabikide anlatmamıştım , teşekkür edip geri eve döndüm sabahta uyuyakalmışım o yüzden telefonunu duymadım demiştim. Kendimi Savaş'a karşı mahçup hissediyordum. Ama eğer doğru söyleseydimde aramız açılırdı. Şuan gayet iyiydi. Sonunda zil çaldığında Savaş "Gençler ben çok yorgunum yarın görüşürüz "dediğinde Rüya'da Savaş'ı kafasıyla onayladı ve çantasını alıp gitti. Sınıfta Deniz 'le ben kalmıştık sadece . Deniz'de çantasını alıp ayağa kalktı. Bende onun arkasına takıldım.Kapıdan içeriye girdiğimde evde kimse yoktu babamın benim için tuttuğu yardımcılarda izindeydiler. Ayakkabılarımı çıkarıp salondaki koltuğa oturdum . Bomboş bir evde , beynini çatlatırcasına derin düşüncelere dalmış bir genç…. Ben
Henüz 17 yaşında olan , televizyona karşı bagdaş kurup oturduğu yerde anne hasreti çeken mermerlerden yapılmış heykel gibiydim. Yanlızdım. Ve yanlız kalmaktan çok korkuyordum. Bunu birine söylemek bana acı çektiriyordu. Gözümden çeneme akan yaşımı elimin tersiyle silerek odama çıktım. Uyumak istiyordum. Yanlızlığımı sadece uyumak unutturabilirdi bana. Kendimi yatağa attımda cebimde titreyen telefonum beni tekrar kaldırdı. Tanıyamadığım bir numaraydı, kapatıp tekrar cebime koydum. Telefonum tekrar titremeye başlayınca telefonu açıp "Efendim" dedim. Ses gelmeyince telefonu kulağımdan çekip gözümün önüne getirdim. Aynı numaraydı. Tekrar "efendim "dediğimde arkadan gelen boğuk bir ses korkmama sebep olurken yardıma muhtaç gibi duruyordu. En sonunda kulağıma gelen sesle donakaldım. Sanki heryerime bıçaklar saplanmışta hareket edemiyorum gibi. "Arya bana yardım et " tekrar gelen aynı ses benim ayağa kalkmama neden olurken aynı zamanda da hazırlanıyordum. "Tamam geliyorum Kuzey , nerdesin "sesim okadar ince çıkmıştı ki sanki benden çıkmamış gibiydi. Telefonu cebime koyup taksi beklemeye koyuldum. Taksi beklerken ellerim terliyor ve korkuyordum. Ona birşey olamazdı.Daha onla güzel bir anımız bile olmamışken. Korkuyordum. Küçükken korkunca sarılacak kimsem yoktu ,o yüzden hep kendi kollarımı kendi bedenime sarardım, şimdi de olduğu gibi aslında Amerikalılar kendilerine en büyük korkularının sorulduğu anketlerde, topluluk önünde konuşmayı ilk sırada belirtirlermiş . Ölümden önce, birinci sırada, ama bence en büyük korku topluluk önünde değilde yanlız kalmaktı. Gecenin karanlığı ,sokaktaki sesler beni korkuturken taksinin sesini duyduğumda derin bi nefes alıp taksiye bindim . Adresi verip ,kafamı cama yasladım. Kuzey 'le hiç böyle diyaloğumuz olmamıştı. Ne olmuştu ki ? Onun sesini hiç bu kadar çaresiz duymamıştım. Peki neden beni çağırıyordu. Taksi durduğunda ücreti ödeyip ,beni burda beklemesini söyledim .Belki çok ağır yaralı olabilir ,bidaha taksi beklemek zorunda kalmayız . Kapıya geldiğimde derin bir nefes alarak zile bastım. İkinci defa çalışımdan sonra kapıyı siyah takım elbiseli ,genç bir oğlan açtı. Şaşkınlığımı saklayamıyordum. Genç çocuğun bakışları oldukça sertti. Aldırış etmeden "Kuzey nerde " dedim . Sesim oldukça sert ve kaba çıkmıştı. Çocuk benim kolumdan tutup içeriye doğru sürüklemeye başladığında bağırıyordum, taki salona gelene kadar . İçime dolan korku ,küçük bir çocuğun kayboluşu gibiydi...VOTE VE YORUMLARINIZI BEKLİYORUM ARKADAŞLAR :*
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KARANLIĞIMDAKİ IŞIĞIM
Novela JuvenilAnnesini doğum esnasinda kaybeden, bu yüzden hep kendini suçlayan ve babası tarafından istenmeyen bir kız. Arya'nın babası esi ölünce çocugu bakıcılara büyüttürmuş kendini islere veren bir adam.bir şirketleri var. Askaya holding Arya'nin normalde t...