GÖREV(5)

30 2 0
                                    

Herkese merhaba! İşte Aykırı'nın beşinci bölüm hazır ve birazdan sizlerle birlikte olacak. Aykırı benim ilk çalışmam ve şuan sizin beğeni ve yorumlarınıza ihtiyacı var. Lütfen bölüm sonunda beğenip, görüşlerinizi bildirmeyi unutmayın. Herkese iyi okumalar. 

Hayatta herkes kendi çizdiği yolda yürür. Benim yolum oldukça engebeliydi. Aşılması gereken dağlar, yüzüp geçilmesi gereken kocaman okyanuslardan oluşan engebeli yol. Düşüp kendimi yaraladığım zamanlar çoğunlukta olsa da gökyüzünde cirit atan kuşlar kadar özgür ve iyi hissettiğim zamanlarım da olmuştu.

Bir kuş kadar özgür ve gökyüzü kadar ulaşılmaz.

Bu zorlu yolda karşıma çıkan engeller beni hiçbir zaman yıldıramamıştı. Aksine daha çok hırslanan benliğim, gözümü hiçbir şey görmez hala getirmişti. Şiddetli bir kasırga gibi ne var ne yoksa yıkmıştım. Birilerinin beni engellemeye çalışması, bir şeyler başardığım anlamına gelirdi. Beni oldukça tatmin eden bu tutumum çok daha büyük şeyler yapmama öncülük etmişti. Hep daha iyisini istemek. Başarılarım listesine yeni bir tik atmak parmaklarımın ucundaydı şuan da. Asansörün durduğunu belli eden sesiyle duruşumu dikleştirdim. Kapı açıldığında adımımı dışarı attım ve bu sırada siyah takım elbisesiyle merdivenlerden çıkan Kutay yanıma geliyordu. Attığım sorgulayıcı bakışlardan olsa gerek açıklamada bulundu. "Antrenman odasında bir şey unutmuşum." Aslında merak etmediğim gerçeği vardı. Sadece neden bu kadar katı merdivende çıktığını düşünüyordum fakat zaten sadece iki kat aşağıdan geliyordu. Çok fazla üstünde durduğumu düşünerek boşverdim. Yan yana geldiğimiz toplantı salonunun kapısında Kutay benden önce davranarak kapıyı açtı ve geçmem için müsaade etti. Bir adım atmış salona giriyordum ki Kutay'ın ufak iltifatı bir an durmamı sağladı. "Çok güzel olmuşsunuz, hocam." Bastırılarak söylenen hocam kelimesini umursamadım. Gözlerine baktım ve cevap olarak başımı hafifçe öne eğdim. Daha sonra onu arkamda bırakarak herkesin etrafında toplandığı masaya ilerledim. Bej rengi duvarda gözüme çarpan saat yediyi on geçtiğini gösteriyordu. Bakışlarımı Faruk Bey'e çevirerek konuştum. "Geç kaldığım için üzgünüm Faruk Bey." Odaya göz gezdirdiğimde gerçekten herkesin gelmiş olduğunu gördüm. Geç kalmaktan cidden nefret ediyorum.

"Takıntılının tekisin." Evet, takıntılıyım.

"Geç kalmış sayılmasınız, sadece on dakika." Sesin geldiği yöne baktığımda bu aralar sürekli karşıma çıkan kızı gördüm, Oğuz'un eski öğrencisini. İnsanların küçümsediği o on dakika, belki de şuan yaşam mücadelesi veren bir insan için hayatının en önemli on dakikasıdır. Belki de bütün yaşantısını farklı kılacak bir karar verecek insan için hayatının en etkili on dakikasıdır. "O on dakika burada ki herhangi bir insanın, hayatının en önemli dakikaları olabilirdi." Aslında amacım burada kıza fırça atmak ya da utandırmak değildi. Sadece insanların küçük zamanların büyük şeylere mal olabileceğinin farkında olmalarını istiyordum. Fakat kızın utanmış yüzüne baktığımda yanlış anlaşıldığımı anladım, insanların kafalarında ki kalıplaşmış olan ben şuan tam olarak istediğine ulaşmıştı. "Her neyse" dedim mırıldanarak. "Hazır mıyız?" Faruk Bey oldukça sabırsız görünüyordu ve yüzünden gergin olduğu apaçık ortadaydı. Başarısız olunan ilk sefer herkesin üzerinde olumsuz bir etki bırakmıştı fakat pek etkilendiğimi söyleyemeyeceğim. Her zaman ki gibi aksi, bu görevin üstüne daha çok düşmemi sağlıyordu. Daha çok hırs yapmamı. "Evet Dolunay her şey tamam. Sana.." dedi bana bakarak, daha sonra bakışlarını diğerlerine çevirdi. "Size güveniyorum." Sonunda dedim kendi kendime. Artık Mustafa Gencay'da Volkan Gencay'da radarıma girmişti. Şimdiye kadar hep sevdiklerim çıkmıştı hayatımdan fakat bundan sonra gereksizlere de yer yoktu ve Gencaylar kesinlikle onlardan biriydi.

AYKIRIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin