D•2 | Geçmişin İzleri○●

54 2 1
                                    

Uzun bir aradan sonra sonra merhaba!
Multimedya Mert Barın.
İyi okumalar..

Dolunay•2 | Geçmişin İzleri ○●

Zihninde gezinen küçük kırıntıları düşünürken uzun parmaklarıyla masada ritim tutuyordu. Bütün parçaları birleştirmiş, problemi tam manâsıyla çözmüştü. Bir an için onu kardeşi yerine koydu. Hayır. Kardeşi ondan daha değerliydi. Onunla kardeşi kıyaslanamazdı. Fakat onun, kardeşinden güçlü olduğunu düşündü. Bunca zaman bu yükü kaldırabilmişti. Tek başına hayata direnmesine rağmen ölümle belki de burun burunayken bile hayat onun için devam ediyordu.

"Gitti." dedi karşısına geçip oturan Mirza. O'ndan bahsediyordu.
"O da kardeşimiz gibi." dediğinde çatılmış kaşlarıyla anlamaya çalışan Mirza'ya daha da açıklık getirebilmek için kilit kelime dudaklarından döküldü. "Dolunay."

○●
Ayaklarımın altından değişik hışırtılar çıkartan kar ve saçlarıma her an uçup gidebilecekmiş gibi tutunan karlarla tam olarak ne yapacağımı bilemeden ilerliyordum. Cebimde sanırım 150 Tl gibi bir miktar kalmıştı. Bu miktar illa ki tükenecekti bir gün. O zaman ne yapacaktım? O zamanı bırak. Şimdi ne yapacaktım?

İlerlemeye devam ettim belki bir.. belki iki.. belki daha fazla saat yürüdüm. Ve karşıma kırmızımsı boyası dökülmüş hafif çatlakları gözüken bir bina çıktı. Önünde 'Yıldız Pansiyon' yazıyordu.

Burada bulunabilir miydim? Birisi beni tanır ve polise ihbar eder miydi?
Hadi ama, böyle bir yeri, danışma denilen masada göbeğini kaşıyıp dünyadan bi'haber olan, sinek avlarken uyuklayan yaşlı bir amca işletiyor olmalıydı.

Kararımı verip pansiyona doğru ilerledim ve içeri girdim.

Varsayımlarımda berbat olduğumdan bahsetmiş miydim?

Göbeğini kaşıyan yaşlı bir amca yerine takım elbiseli bir görevli, dışına göre içi fazlasıyla modern olan pansiyonun danışma yerinde önüne bakarak bir şeyler yapıyordu.

Şansıma küfrederek danışma yerine ilerledim ve görevliyle göz temasından kaçınarak "Afedersiniz,"

Görevli kafasını kaldırıp suratsız hir ifadeyle "Oda mı istemiştiniz?"

"Evet, tek kişilik."

"Pekalâ, kimlik alabilir miyim?" dediğinde kala kaldım.

"Kimlik mi?"

"Evet, güvenlik için. Bilgilerinizin gizli kalacağına emin olabilirsiniz."

Ne diyeceğimi bilemeden hızlı bir beyin fırtınasından sonra "Bakın, kimliğim yanımda değil. Kaybolmuştum ve buraya rastlayınca ailem beni bulana kadar burada kalmaya karar verdim."

Tek kaşını kaldırıp etrafında gözlerini gezdirdi. Düşünüyordu sanırım..

"Pekalâ.." deyip arkasında oda numaraları yazan bölümden 28. numaranın üzerindeki anahtarı aldı. "O zaman isminiz ve soyisminizi almam gerek."

Yalan, yalan, yalan.

"Deniz Yalınkaya."

Bir kağıda ismimi yazdıktan sonra imza atmamı istedi. Uyduruk bir imza attıktan sonra bir günlük ücreti ödeyip sonunda odama çıkabildim.

Atkımı ve ceketimi yatağın üzerine koyduktan sonra kapımı kilitledim. Umarım beni tanımamıştır.

Şimdi, kalan 100 liramla bu şehirden ayrılmalıydım. Fakat nasıl? Hangi ulaşım firmasına gidersem gideyim tanınırdım öyle değil mi?

DolunayHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin