Pt. 1: "Sweet Dreams."
Harry narin bardağından büyükçe bir yudum aldı ve tadına vara vara yuttu. Üç ayrı odadan oluşan geniş evi ona şu yarısını bile zorla izlediği korku filmlerini andırıyordu. Fazla sessiz, fazla karanlıktı.
Bir kaç oda lambası yaktıktan sonra sessizlikle ilgilenmesi gerektiğini düşündü. Bu yüzden elindeki kırmızı şarap dolu bardağıyla yatak odasına doğru yürüyüp, koyu kırmızı duvar kağıtlarıyla kaplı duvara gömme şekilde inşa edilmiş, küçük, fransız balkonunun kapısını açtı. İnce siyah tülleri ılık rüzgarın kuvvetiyle havalanarak yüzüne yapışınca eliyle perdeyi kendinden uzaklaştırdı.
Şimdi içeride iki adet loş gece lambası yanıyor, balkondan gelen rüzgar hem odayı havalandırıyor hem de incecik sesini odaya dolduruyordu.
Derin bir nefes aldı. Bugün yorucu hiçbir şey yapmamış olmasına rağmen kendini çok yorgun hissediyordu. Niall ile biraz pub'da takıldıktan sonra tekrar evine dönmüş olması onu biraz terletmişti ama kesinlikle yormamıştı. Son bir kaç gündür uyku düzeni biraz bozuktu. Ondan olmalı, diye düşündü, biraz rahatlamak ve çokça gevşeyebilmek için bardağından büyükçe bir yudum daha aldı.
Kaslarının şimdiden yumuşadığını, başındaki ağrının çokça azaldığını fark etti.Yatağına doğru gidip, yarısı dolu bardağını komidine bıraktı ve buz mavisi gömleğinin düğmelerini çözüp, omuzlarından sıyırdı. Sıcak bir geceydi ve kendini fazla zorlamak istemiyordu. Hem de çok para verip aldığı siyah ipek çarşaflarının çıplak teninde bıraktığı his fazla dayanılmazdı.
Tekrar bardağına uzandığında,gözüne yatak başlığına asılı olan rüyakapanı takıldı. Onu bu sabah Himalaya tatilinden dönen Gemma getirmişti. Yuvarlak bir çemberin etrafına döşenmiş, gerçekten güzel bir mavi tonunda, gösterişli boncuklarla süslenmişti. Uzanıp sallanan okyanus mavisi boncuğu iki parmağı arasına aldı.
Ensesinde sıcak bir hava hissetti. İlk refleksi dönüp arkasına bakmak olsa da evde yalnız oluşuna ve balkonu sonuna kadar açmasına bakılırsa bu büyük ihtimalle saçmaydı fakat tuhaf bir şekilde arkasında biri olduğunu sanmıştı. Başını sağa sola hafifçe sallayıp derin bir nefes aldı.
Şarap onu hep fazla hassas yapardı zaten.
Bardağını tek dikişte bitirdi ve gerisingeriye yatağına uzandı.Hazır ayaktayken pantolonunu çıkarmayı akıl edemediği için kendine küfretti ve yatar vaziyette kemerini çözüp bacaklarıyla itekleyerek dar kotundan kurtulmayı başardı. Vücudunun altında kalan soğuk çarşafları ona ılık bir duş kadar iyi gelmişti. Derince bir nefesten sonra uyuşmuş hücreleriyle birlikte ellerini göğsüne koydu. Loş lambaları tavanına tuhaf şekiller yansıtıyordu. Bir süre onları inceledikten sonra sıkılıp bakışlarını balkonuna çevirdi. Rüzgarın nazikçe tenine vuruşunu ve tüylerinin iç gıdıklayıcı ürperişini hissetti.
Tüm vücudunun bu hafif temasla titreyişi hoşuna gitmişti. Karanlığa aldırmadan gözlerini yumdu ve ellerini göğsünde dolaştırdı, göğüs uçlarının etkilenmesi ve kasıklarındaki kan basıncını artırması fazla uzun sürmemişti. Parmaklarını yavaşça karnından aşağıya doğru indirip, yarı erekt sertliğine gezdirdi. Belki de gerginliğinin sebebi buydu. Uzun süredir yoğun iş temposu ve arkadaş çevresi yüzünden bazı şeylere gerektiği dikkati vermemişti. En son yaşadığı tek gecelik vasat bir ilişkiyi hatırlıyordu ve geri kalanı da duştaki minik kaçamaklardan oluşmaktaydı. Olay buydu demek. Vücudu şımartılmak istiyordu.
Eh, birkaç kadeh şarap içmişti ve soğuk, yumuşak çarşafları vardı. Neden olmasındı ki?
Elini tamamiyle açıp, iç çamaşırının kaliteli kumaşı üzerinden kendini kavradı ve başını geriye atıp, kısıkça inledi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
the dream catcher
Fanfiction"Sanki bir yerden düşüyormuşsun gibi uyandığın olur mu hiç?" Harry kendini başıyla onaylarken buldu, hareketi gözlerinden daha fazla yaş akmasına neden olmuştu. Louis dudaklarını son bir kez ıslak yanağına bastırıp kulağına doğru, "Tatlı rüyalar, Ha...