AYBARS' DAN
Gözlerime vuran ışıkla uyanmak zorunda kaldım yanıma baktığımda kimse yoktu arkaya baktığımda Alpike tekneyi karaya sürüyodu baya yaklaştığımızda durup yanıma geldi ben ona sırıtarak bakarken elerimde tutup beni kaldırdı teknenin ucuna kadar getirdiğinde ben hala anlamışken aramızdaki mesafeyi kapatıp konuştu " Birdaha benim olduğum yerlerde gezinme " dediğinde ben hala ne olduğunu anlamadan beni denize itti ve tekneyi çalıştırıp uzaklaştı of su baya soğuktu ben şokdan kurtulduktan sonra hemen karaya yüzmeye başladım yarım saatin sonunda karaya çıktığımda ıslak telefonumu alıp çalışıyomu diye baktığımda şansa çalışıyodu hala direkt korumalarımı arayıp beni almalarını söylediğimde hala anlamıyodum daha akşam iyi olduğum kızla sabah bunları yapması cidden kaçık bu kız .
ALPİKE ' DEN
Aybarsı orda bıraktıkdan sonra beni almaları için koruma istedim anında koruma gelirken arabaya binip eve doğru yolculuğa başladım eve geldiğimde yukarı çıkıp küveti hazırladım buz gibi suyla ben içine girdiğimde hala aklım almıyordu nasıl böyle şeyler yapabilirim kendime gelmem lazım böyle işlerle uğraşacak vaktim yok benim küvetden çıkıp kurulandım iç çamaşırlarımı giyip üstüme siyah üstüde değişik baskıları olan bir tüşört giyip altına siyah beyaz ekoseli bir pantolan onun üstüne aynı kumaştan ceket giyip onun altına rahat bir ayakkabı giyip aşağıya garaja inip yeni seri lexus beyond a atlayıp şirkete sürmeye başladım .
Geldiğimde hız kaybetmeden odama girdim asistanımda benim arkamda ben koltuğa oturdum oda konuşmaya başladı " Alpike hanım imzalamanız gereken bir yığın evrak var ve bugün bir toplantınız var " dediğinde ona başımı sallayıp " Tamam evrakları getir başlayım buarada kiminle toplantım var " diye sorduğumda " Alparslan Şadoğlu " dediğinde adamı tanımadığıımı fark ettim ismi pek yabancı gelmiyo ama asistanıma dönüp " Bana evraklarla birlikte adamın öz geçmişinide getir " dediğimde kafa sallayıp çıktı.
Ben asistanın verdiği evraklardan başımı kaldıramazken kapımın tıklanmasıyla kapıya bakmadan gir dedim çünkü bugün bu evrakları bitirmeden gitmiyiyeceğim burdan asistanım konuşmaya başladı " Alpike hanım misafirlerimiz geldi toplantı odasındalar " dediğinde ona kafa sallayıp " Çakabeyi çağır oda gelsin toplatıya " dediğimde " Tamam efendim " diyerek çıktı asistanım bende hız kesmeden toplantı odasına girdim ve baş koltuğa oturarak karşımdaki kişiyi süzmeye başladım hafif birine andırdım ama neyse kapıdan Çakabey girerek yanımdaki koltuğa oturdu ben daha birşey demeden karşımdaki adam konuşmaya başladı .
" Merhabalar Alpike hanım ben Alparslan Şadoğlu " dediğinde içimdeki gülme isteğini bastırıp konuşmaya başladım " Bakın burası tanışma programı değil artık iş faslına geçelim istiyorum " dediğimde Alparslan kafa sallayıp konuya girdi " Aslında biz ortaklık için gelmiştik birlik olursak güzel bir iş çıkarırız diye düşünüyorum " dediğinde ona " Ne işi " dedim kısa keserek oda konuşmaya başladı " Bir mücevher sergisi ne dersiniz bir düşünsenize iki ünlü şirketin çalışmasını merak eden herkes akın edecek " dediğinde mantıklı geldi ama düşünmek lazım ben güvenmediğim kimseyle iş birliği yapmam ona dönüp " Düşünmem lazım ve şartları okumam lazım " dediğimde yüzünde bir gülücek açtı buarada adamın gamzeleri varmış hemde baya güzel duruyo sezarın hakkı sezara adam konuşmaya başladı " O zaman isterseniz bu konuları bir akşam yemeğinde konuşalım ne dersiniz " dediğinde hiç fena fikir sayılmaz aslında " Tamam o zaman toplantı bitmiştir akşam yemekte görüşürüz " deyip odadan çıkıp kendi odama geçtim
Ben akşama doğru evrakları bitirirken hız kesmeden şirketeden çıkıp eve doğru yol aldım eve gelince odama çıkıp elbiselerimi karıştırmaya başladım açık lacivert askılı straplez kısa etek bölümü kabarık olan elbiseyi üstüme geçirip altına platform topuk ten rendi bir ayakkabı geçirdim uzun bir kolye geçirerek kombini tamamladım hafif makyaj ve salık saçlarımla müthiş gözüküyordum ben grajdan aston matinimi alıp yola koyulduğumda şirkete sürmeye başladım çünkü bende Alparslanın numarası yoktu şirkete geldiğimde oda gelmiş .
Alparslan bana doğru yürüyerek nazik bir şekilde elimi öptüğünde bende ona gülüp başımla selam verdim " Bu kadar güzel olmaya hakkın yok " dediğinde içten bir kahkaha attığımda bende ona " Seninde bu kadar yakışıklı olmaya hakkın yok " dediğimde oda kahkaha atmaya başladı ben ona bakıp " Ozaman benim arabamla gidelim istersen " dediğimde bana dönüp kafasını sallayıp " Asla olmaz ben götüreceğim " dediğinde " Tamam o zaman hadi " deyip yürümeye başladık kapımı açtığında koltuğa oturdum oda sürücü koltuğuna geçip sürmeye başladı orta hızda arkamızda ve önümüzde sayamadığım kadar koruma vardı yolculuk sesiz geçerken arabanın durmasıyla geldiğimizi anladım
Alparslan inip kapımı açınca bende hemen indim birden elerimizi kenetlesede bozuntuya vermeden yürümeye başladık geldiğimiz yer çok şıktı ve bizim katta kimse yoktu beni otradaki masaya yönlendirip sandalyeyi çekti bende nazik bir şekilde oturdum ve sandalyeyei kendime çektim oda oturduğunda birbirimize bakmaya başladık garsonlar gelip önümüze gerçekten benim en sevdiğim bonfile türü koyup gitti ben ona bakarak " Damak zevkine bayıldım " dediğimde küçük bir gülücük attıp " Az pişmiş " dediğinde gerçekten bu adam biliyo bende ona gülücük atıp küçük bir et parçası kesip tadına baktığımda gerçekten güzel tadı vardı ben başımı sallarken o garsonlara eliyle işaret etti gorson şampanya getirip patlatı ve iki bardağa koyarak bize servis etti .
biz yemek yerken bir yandanda iş konuşuyoduk taki aşşağıda silah sesleri duymadan önce Alparslan hemen belindeki silahı çıkarırken ben bacağımdaki silahı çıkarıp siper aldım Alparslan bana baktığında şaşırsada bişey demenden kapıya bakmaya devam etti içeri Aybars girince bende şok oldum elindeki silahı sallıya sallıya geliyodu ben şeklimi hiç bozmadan ona tutuyodum silahımı Aybars konuşmaya başladığında ikinci şoku ben yaşadım " Sevgili kardeşime bak sen büyümüş de iş konuşuyo " deyip soğuk bir kahkaha atınca kafam istemsizce Alparslan döndü " Sırası değil Aybars duydun mu beni " dediğinde ben hala olayı anlamamış bir şekilde bakarken artık bişeyler yapmam gerektiğini anladım çünkü birbirlerini vuracaklardı
Hemen silahıma davranıp ilk Aybarsın eline ateş ettim sonrada Alparslanın eline ikisininde silahı yere düşünce ikiside bana bakmaya başladı onlara bakıp konuşmaya başladım " Bakın akşam akşam sizin kavganızı izlemeye gelmedim Ne işiniz varsa ben yokken görün duydunuz mu beni ? " deyip silahımı tekrar bacağımdaki askıya taktığımda hızla aşşağıya inmeye başaldım altta korumalar yaralanmış sadece ben hemen Çakabeyi arayıp beni almasını söylediğimde baya hızlı gelmişti hemen arabadan inip yanıma ulaştığında ellerini yüzüme koyup " İyi misin " dediğinde sadece kafamı sallamakla yetindim o da beni tutup ön koltuğa oturtup kendi yerine geçip gaza bastı
Eve geldiğimizde hemen üst kata çıkarak elbiseyi çıkarıp bir tarafa fırlatıp iç çamaşırlarımla yatağa girdim ben tavana bakarak uyumaya çalışırken dışardan sesler geliyodu küçük fransız balkondan baktığımda Çakabey bir kızla yiyişiyodu ben sırıtıp hemen bağırmaya başladım " LAN BAŞKA YERDE YİYİŞİN ŞURDA UYUMAYA ÇALIŞIYORUZ " dediğimde çakabey ilk önce şaşırsada sonra mahçup oldu ben onun bu haline gülerken üşüdüğümü fark ettim çünkü iç çamaşırlarımlayım hemen içeri girip sıcak yatağıma yatım ve bir geceye daha onsuz gözlerimi kapattım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SINIR
ChickLitNE karanlık NE aydınlık Labirenti Yöneten O Seçilen Değil Seçen O Bu OYUNU Başlatan onlar BİTİREN O Olacak ...