Cennet Beyazı - Bölüm Yedi

370 99 52
                                    

Bölüm önü açıklaması: "Cennet Beyazı'nı yayımlamaya başlayalı henüz bir hafta bile olmasına rağmen göstermiş olduğunuz ilgiye, yorumlara ve oylara teşekkür ederim. Bu bölümden önce açıklama yapma gereği duydum: çünkü bu bölümde farklı bir olayı göreceksiniz. Fakat gerçek okurlar bilir ki okudukları bölümler ileride karşılarına çıkar, hiçbir cümle boşa değildir! İşte bu da öyle bir bölüm ve çok önemli. Olayı şimdiden çözmeye başlayanlar olacaktır belki de, kim bilir? Seviliyorsunuz"


Öğrendim ki anne çocuğu için hayat demekmiş. Onun için aç kalan, onun için acı çeken, onun için savaşan, onun için her şeye göğüs geren... Dahası onun için gözünü kırpmadan canını veren kadınmış anne.

BÖLÜM YEDİ


Doğum uzmanının önünde, yapılan son testler ve ultrason sonuçları vardı. Şaşkın bir şekilde sonuçları inceliyordu; içinden çıkılmaz bir durumla karşı karşıyaydı. Bu hassas konuyu bir saniye bile kaybetmeden Cemil Baltacı'ya haber vermesi gerektiği için hemen telefonuna sarıldı.

***

Doktorun kendisiyle acilen görüşmek istediğini öğrenen Cemil, yarım saat geçmeden tüm toplantılarını ve bireysel görüşmelerini iptal edip hastaneye geldi. Fakat doktoruyla görüşmeden öncesi karısını görmek istiyordu; her ne kadar acilen çağrılmış olsa da birkaç dakika bekletecekti doktoru.

Karısının kaldığı odanın önüne geldi ve derin bir nefes aldıktan sonra yüzüne iliştirdiği sahte bir gülümseme ile içeri girdi.

Gözaltı, kadınlar için kalpten sonraki en hassas noktadır. Şiştiğinde, sarkma olduğunda, biraz kırıştığında bunalıma girip kimyasallara, çeşitli makyaj malzemelerine sarılmak an meselesidir. Cemil, aynı hassasiyetin karısında da olduğunu çok iyi biliyordu. Yatakta hareketsiz bir şekilde yatan kadının yanına yavaşça yaklaşıp bir süre yüzüne baktı. Karısının çökmüş halini izlemek canını yakıyordu Cemil'in.

Ellerinden tuttu ve gözaltından yavaşça öptü Elif'i. Önce sol gözaltından, sonra sağ... Hastalığına rağmen hâlâ çok güzel göründüğünü haykırıyordu adamın bu öpücüğü. Karısı da güçsüz kollarıyla sarıldı kocasına. Bir süre sohbet ettiler, her zamanki gibi, her şeyin iyi olacağına yönelik bayat inançlarını yinelediler. Öptüler birbirlerini tükenmeye yakın bir ömrüm yorgunluğuyla.

Doktorun özel olarak görüşmeye çağırdığını hatırladı Cemil birden.

"Canımın içi! Dünya ve hatta Samanyolu üzerindeki en güzel anne adayım benim!"

Kocasının iltifat dolu sevgi sözleri dahi gülümsetemiyordu kadını. Yaşama dair tüm belirtiler ruhunu yırtarcasına çekilmiş gibiydi. Konuşmaya devam etti Cemil.

"Küçük bir işim var. Sonra yanına dönüp seninle ilgileneceğim. Dostoyevski okuyacağım kulağına. Belki bu sayede çocuğumuz bir Rus kadar iyi bir yazar olur. Ne dersin karıcığım?"

Sonunda karısını gülümsetmeyi ve konuşturmayı başarmıştı.

"Nasıl istersen. Dostoyevski iyi bir seçim. Başka bir yere gitme şansım olmadığına göre, seni burada bekleyeceğim!"

Elif'in gülümsemesinin verdiği mutlulukla odadan ayrıldı Cemil. Tekrar gözaltlarından öperek elbette... Onun için karısının gözaltını öpmek artık dudaklarından, boynundan ve dahî göğüslerinden bile daha sıcak geliyordu. Sımsıcak bir sevgiydi, çirkinleştikçe güzelleşen...

SESLİ KİTAP - Cennet BeyazıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin