Uçaktan ineli onbes dakika olmuştu. Bizi karşılamaya Haluk eniştem gelmişti. Hayatımda hiç görmemiştim ama bu kadar sıcakkanlı sevecen bir adam olduğu hic aklıma gelmemisti. Yol boyunca hiç konusmuyorduk. Bir saatte ancak eve gelebilmiştik.
Arabadan iner inmez gözüm saray gibi bir evle karşılaştı. O kadar büyüktü ki saşırdım kaldım. Bizim evde büyüktü ama bu kadar değildi. Hayran hayran eve bakarken teyzemin seslenmesiye kendime geldim. Eliyle hadi gel isareti yaparak onu takip ettim. Her ne kadar buraya gelmem yanlış olsa da başka çarem yoktu. Çünkü eğer İzmir'de kalırsam ailemle olan hatıralarım hep aklıma gelicek ve kendime acı çektirmekten başka bir şey yapmayacağım. Bu yüzden hayatıma devam edip yepyeni bir başlangıç yapmalıyım.
Evin kapısına geldiğimde orta yaşlarda hafiften tonton bir kadınla karşılaştım. O kadar tatlı ki güleryüzlü hos bir kadındı. İçeri geçip salondaki bir koltuğa oturdum. Teyzemin "Nesrin Hanım" diye seslenmesiyle kapıda karşılaştığım o tonton kadın gelmisti. "Buyrun İdil Hanım" deyip güler yüzle "Nesrin Hanım Aren'in odası hazır mı?" dediğinde güler yüzle olumlu anlamda başını salladı. "Hadi o zaman Arencim Nesrin Hanım sana odana kadar eşlik etsin." tamam anlamda başımı sallayarak kalktım merdivenlere doğru giderken en önemli sorunu halletmeden geldiğimizi hatırlayarak telaslı bir sekilde teyzemin yanına dogru koştum. "Teyze en büyük sorunu halletmeden geldik." Teyzem bana anlamayan gözlerle bakarak "ŞİRKET! Şirketle ilgili isleri halletmedik." Teyzem bana gülerek yanıma geldi elimi tutarak "Sen onları kafana takma canım çünkü sen İzmirdeyken benimle pek konuşmadığın zaman ben o arada şirketle ilgili bütün sorunları hallettim senin o yüzdenkafana takmana gerek yok tamam mı?" büyük bir rahatlıkla ohh çekerek teyzeme güldüm. Ve onun yanından öylece ayrıldım. Bu şirket bizim için çok önemliydi babamın yıllarca çalışıp büyüttüğü bu aile şirketinin yok olmasına asla izin vermeyecektim.
Nesrin Teyzeyle odama doğru giderken bir odadan müzik sesi geliyordu. Ama gerçekten çok hos bir müzikti bir fon müziğiydi. Nesrin Hanım 'a odayı göstererek "Rüzgar Bey'in odası." anlamayan gözlerle bakarak "Teyzenizin üvey oğlu yani Haluk Bey'in ilk eşinden oğlu. " simdi anladımbir üvey oglu oldugundan haberim vardı ama ismini bilmiyordum. Ordan uzaklasarak odamın kapısının önüne geldim. Kapıyı açtığımda çok hos bir odayla karsılaştım. En sevdiğim renk olan mor ağarlıklı çok güzel bir odaydı.
Saat çok geç olduğu için sıcak bir dus alıp yatağımda kendimi uykunun derinliklerine bırakmaya çalıştım. Ama olmuyordu bu yastık, bu pike, bu oda o kadar yeni ki galiba kendi yatağımı özlemiştim. Malesef yapacak hic birseyim de yoktu. Orda kalmanın bana ne kadar acı vereceğini bildiğim için geldim. Sabaha kadar gözüme bir damla uyku bile girmedi. Kapımın çalmasıyla birlikte teyzem odama girdi. Anneme bu kadar benzer miydi? Aynı annem gibi gülüyordu. Güler yüzle "Uyandın mı canım? Ben de seni uyandırmaya gelmistim." teyze bence sen önce gece uyudun mu? diye sorsan daha mantıklı. "Bir dakika ya senin göz altların neden şiş? Uyuyamadın mı?" evet anlamında başımı salladım. Teyzem saçlarımı oksayarak yanıma oturdu ve elimi tutup "Biliyorum cnm burası sana çok yabancı ama alışacaksın biliyorum tamam mı?" olumlu anlamda başımı salladıktan sonra odamdan çıktı. Ben de üstüme biseyler giydim ve aşağı kahvaltıya indim. Sofrada sadece Haluk eniştem ve teyzem oturuyordu. Acaba o Rüzgar denilen çocuk nerdeydi? Fazla meraklı gözükmeden sofraya doğru ilerledim benim geldiğimi görünce Haluk eniştem güler yüzle "Günaydın" demesiyle ben de onlara aynı şekilde cevap vererek sofraya geçtim. Ama hala aklım o çocuktaydı acaba nasıl biri ? diye düşünürken teyzemin bir anda Haluk enisteme Rüzgar konusunu açmasıyla dikkatimi oraya verdim. "Haluk ben yokken Rüzgar ne yaptı? Eceyle arasını düzeltti mi?" Ece kim ya? Bu kız sevgilisi miydi? "İdil ben bu Rüzgarla başa çıkamıyorum. İyice zıvanadan çıktı." demesiyle bir an şoka girdim acaba neden böyle dedi ki? Teyzem ne oldu diye bir bakış atmasıyla eniştem "Daha ne olacak bizim kızı yine aldatmış. Bardan çıkarken yine yakalanmış." demesiyle teyzem "Şimdi nerde o?" kederli bir şekilde "Bilmiyorum." diyerek sofradan kalkarak işe gitmek için hazırlanmaya gidiyordu. Benim bu çocuk hakkındaki merakım gitgide artıyordu.
Teyzemle kahvaltımız bittikten sonra salona geçip biraz konuştuk. Daha sonra odama çıkıp biraz dinlenmem gerektiğni söyleyerek odama çıktım.
Okulların açılmasına şurda topu topu 1 ay kaldı ve nakil işlemlerini en yakın zamanda halletmemiz gerekiyordu. Biraz uyuyayım diye bakarken yine uyku tutmadı ve bu çok sinir bozucu. O kadar uykumun olmasına rağmen uyuyamamak gerçekten çok kötü. Yatagıma sırt üstü uzanıp tavana bakıp bunca yaşadıklarım film şeridi gibi gözümün önünden gecti. Öyle tavana bakıp dururken ve telefonum çaldı. Telefonumu elime alıp kimin aradığına baktığım an sevinçten ağzımdan bir çığlık koptu. Arayan Alaraydı...Ama aradığı için ne kadar mutlu olursam olayım açmakta korkuyordum. Çünkü ona veda etmediğim ve bu İstanbul mevzusunu açmadığım için bana kızgın olduğunu düşünüyorum. Açıp açmama konusunda gidip gelirken telefonun sesi kesildi ve beş dakika sonra telefonuma bir mesaj geldi. Mesajda "Alacağın olsun Aren senden hiç beklemediğim tavırlar sergiliyorsun. Bir daha beni arama. Ben seni dostum bildim, kardeş bildim ama sen beni hiç iplemeden bırakıp şehir değiştirmişsin. Tebrik ediyorum. Yeni hayatında mutluluklar. Bu arada ailenin başına gelenleri duydum. Başın sağolsun..." dediği an büyük bir yıkıntı yaşadım. En iyi arkadaşımı kaybettim. Sırf acı çekmemek için yaptığım hırs yüzünden oldu. Mesajı hiç aldırmadan Alarayı aramaya başladım, cevap vermiyordu, yine aradım, yine cevap vermiyordu. Onu tamı tamına elli kez aramama rağmen hala cevap vermiyordu. Bir anda sinirimden bütün eşyaları yerlere fırlatmaya başladım ve hiç bitmeyen şiddetli ağlamam. Bir anda odamın kapısı açıldı. Gelen teyzemdi benim ve odamın haline bakarak yanıma gelip beni sakinleştirmeye başladı. Ama ben onu "bırak" diyerek ittim ve yere düştü. Bana anlamayan gözlerle bakıyordu. Ben de ona farkında olmadan öyle bir cevap verdim. "Ya sen neden bana bu kadar iyi davranıyorsun? Yıllardır bir kere bile olsun sadece adını duyduğum bir teyzem var ve o da hayatımın en kötü anında yanımsa oluyor. Buraya gelmem en başından beri hataydı. Çünkü yıllardan beri sadece adını duyduğun bir kadına güvenim yok! anladın mı?" diyip son kez ağazımın çıktığı kadar bağararak "Güvenim yok!" diyerek arkamda gözü yasslı bir kadın bırakarak odamdan çıkarak biraz kafamı dinlemeye ihtiyacım vardı. Farkında olmadan kendimi dışarı atacakken birisine çarptım. Çarptığım kişiye baktım. Ve o an benim içimdeki tüm sinir falan gitmişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KUM TANESİ
Teen FictionBir trafik kazası ile hayatı değişen Aren'in zorlu macerası... Hayat ona acımasız bir şekilde davransa bile asla eğilmeyecek. Çünkü ailesi bu zorlu hayatla nasıl başa çıkması gerektiğini öğretti. İstanbulda yeni bir hayat onu beklerken hiç tahmin e...