"Aşk hakkında hiçbir şey bilmediğim halde birdenbire sevdim. İnsandaki en yoğun duygunun bu ilk baskını garip bir şey değil miydi?"
-Vadideki Zambak, Honoré de Balzac
***
"Ne zamandır burada bu zırtapoz?" dedi son derece aksi bir sesle Aslı.
"Geleli bir beş dakika oldu. Yaklaşmıyor da orada oturup gözlerini buraya dikerek aklınca rahatsızlık vermeye çalışıyor bize işte, dağ ayısı." diye ona karşılık verdi Esin.
İkisi de kafenin önünde kollarını bağlamış ayakta dikilirlerken, az ilerilerinde bulunan çay ocağının önünde oturup son derece geniş bir tavırla çayını içip onlara bakan adama dikmişlerdi gözlerini.
Gerçekten de Esin'in dediği gibi geldiğinden beri gözlerini kafeden ayırmıyordu adam. Son derece rahatsız edici bakışlarıyla bakıp arada yanında oturanlara da bir şeyler söylüyor sonra bakışlarıyla huzursuz etme işlemine kaldığı yerden devam ediyordu.
Aslı ve Esin eminlerdi ki adam etrafına onlarla ve borçlarını ödemedikleriyle alakalı saçmalıklar anlatıyordu. Bu durum da ikisinin ayrıca gıcık olmasına yetip de artıyordu bile.
"Hüma'ya mesaj attın mı sen?" diye sordu Aslı. Karşılığında bir baş sallaması almıştı.
"Hemen geliyorum dedi. 'Nerede o dingil?' diye yanımıza damlar şimdi."
Esin'in son söyledikleri ikisini de güldürürken Aslı hafifçe başını sallayarak onayladı onu. Derdi.
Ki çok geçmeden sokağın başında görünen Hüma hızlı adımlarıyla arkadaşlarına yaklaşmaya başlamıştı zaten. Ancak hemen arkasından gördükleri beden, diğer iki genç kızın kaşlarının hayretle havalanmasına sebep olmuştu.
"Rüzgar değil mi o?" dedi Esin. Hüma ondan birkaç adım önde hızla onlara doğru yaklaşırken Rüzgar da onu takip ediyor gibiydi.
"Evet baya o. Bir an gözlerim beni yanıltıyor sanmıştım ama yok." Alacaklı adama olan sinirini birkaç saniyeliğine unuttu o an Aslı.
"Ay noluyor noluyor?"
Hüma yanlarına yaklaştığı gibi önce arkadaşlarına ardından kafenin içine hızlı bir göz gezdirdi. Esin arayıp alacaklı adamın orada olduğunu söylediğinde yine geçen sefer yaşananlara benzer bir durumun olduğunu düşünüp telaşlanmıştı. Ancak kafenin içi sakin duruyordu ve kızlarda da bir problem yok gibiydi.
Gözleri tekrar onu izleyen arkadaşlarını bulurken kafasını sallayarak sordu.
"Nerede o dingil?"
Bu, diğer ikisini güldürürken gözleriyle adamın oturduğu yeri işaret ettiler. Başını çevirdiğinde zaten onlara bakan adamı görmesiyle Hüma'nın endişe taşıyan gözleri bu sefer öfkeyle kısılmıştı. Bu sırada yanlarına ulaşan Rüzgar ise neler olduğunu anlamaya çalışıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Pietra Miliare
ChickLitÜç genç kızın kurdukları güzel dostluğun, acı tatlı hatıralarının ve yine kendileri gibi çok yakın arkadaş olan üç genç adamla tanışmalarının hikayesi. Biraz senden, biraz benden; bizden bir hikaye. Ve belki de aşkın en temiz halinin hikayesi. *** "...