Sırtımda bir ton kederle sabahlıyorum yine. Sabaha doğru sırtımdakiler yorulup inecekler. Bense o sıra bir oh çekeceğim. "Huzurlu bir gün olsun bu adamım!" diyeceğim. Sabah olunca geceden kalan bir yorgunluk olacak dizlerimde. Yürüyecek dermanım bile olmayacak biliyorum. Ama karanlık bir geceden düşlemek istiyorum:
Güneş her zamankinden başka bir yerde doğmuş olsun bu kez. Hiçbir vakit olmadığından daha başka ısıtsın karanlıkları. Ve adam yüzyılın en karanlık zindanı olsun bu sabah...
Sahil kenarında güneş vuran bir yere oturmuş öyle düşünceli görünsün ki, sanki bıkmamış gibi geceden. Okadar karmaşık ki...
Ama aklında sadece bir şey olsun. Bir son olsun onun için. Mesela bir ses duyulsun sokaklarda: "Gülemeyenler artık yok olsun!"
O sıra olacaklar için bir gülümseme olsun adamın yüzünde. Evren şok olsun...
Uzaklardan bir martı görsün manzarayı; ve bu, son beş yıldır adamın gördüğü ilk martı olsun. Düşünceli adama bir dost misali sorsun: "O günden sonra beş yıl geçti, hâlâ yaşıyorsun. Peki ne hissediyorsun?" Adam ilk önce beyninden vurulsun. Sonra beş yıl öncede kaybolsun.
...
Bu sırada sabah olsun. Uzunca bir gün var önümde. Sen ne olacaksa da biliyorsun. Belki bir gece daha gelecek.
Kahrolsun...-ALİCE