Başını açmak isteyen birisine örtünmesi için neler tavsiye edilmelidir?

711 17 5
                                    

Namaz kılmak, kur’an okumaya niyet etmek, örtünmek, günahlardan kaçınmaya çalışmak gibi kullukla alakalı şeyler, tamamıyla kulluğun şuuru ile ilgili şeylerdir. Çünkü, kendisinin mutlak aciz, fakir ve zaif bir mahluk olduğunu bilen, buna karşılık Allah’ında tüm ihtiyaç ve sıkıntılarını giderecek mutlak kudrete ve iradeye sahip olduğunu idrak eden bir kulun kalbinde ibadet etme aşk ve şevki uyanır.

Düşünün ki en muhtaç olduğunuz bir zamanda birisi sizin ihtiyaçlarınıza karşılık veriyor. Siz de bir insan olarak ona teşekkür etmelisiniz.

Aynı şekilde bu şahıs en sıkıntılı bir zamanda size şefkat ediyor, sizinde ona karşı hürmetkar olmanız gerekmez mi?

İşte aynen onun gibi bizi ve tüm azalarımızı yoktan yaratan, kainatı ve içindeki tüm mevcudatı bize hizmet ettiren ve bizim tüm ihtiyaçlarımızı karşılayan ve bize bizden daha şefkatli olan Rabbimize ibadet etmenin ne derecede ciddi ve insanlığa yakışır bir fiil olduğunu bilen bir insan, ibadetten değil kaçmak belki, bütün ömrünün tüm dakikalarının ibadet üzere geçmesini ister.

Şu yazıları okumasını tavsiye ederiz.

Örtünmemek ayıp mı, suç mu, günah mı? 

Tesettür münakaşalarında üç kavram, birbiriyle karıştırılıyor: Ayıp, suç ve günah. Bir söz, bir hareket veya bir kıyafet toplumun değer hükümlerine ters düşüyorsa ayıplanıyor. Kanuna aykırı ise, suç sayılıyor. Dine muhalif ise, günah oluyor.

Bazı kimseler, kanuna aykırı olmayan bir şeyin günah da olmayacağını zannederken, bazıları, “herkesin işlediği bir fiilin günahlıktan çıkacağı” vehmine kapılıyorlar. Bunların her ikisi de fevkalâde yanlış düşünceler.

Ayıp, hiçbir zaman gerçeğin ölçüsü olamaz. Fikir, düşünce ve hareketlerini sadece çevrenin “ayıp” anlayışına göre düzenleyen insanlar, şahsiyetlerini topluma feda etmiş, kalabalıklara esir olmuşlardır.

Halbuki, toplumun her ayıpladığını “yanlış”, yahut her benimsediğini “doğru” kabul etmek mümkün mü? Böyle olsa, insanın her toplulukta ayrı bir şahsiyete bürünmesi, bukalemun gibi sık sık renk değiştirmesi gerekmez mi?

Batılı bir düşünürün “insan aklının aczini” ortaya koyan şu ifadeleri, bu meselemizi ne güzel izah eder: “Bir insanın, babasını yemesinden daha korkunç bir şey düşünülemez; ama, eskiden bazı kavimlerde bu âdet varmış. Hem de bunu saygı ve sevgilerinden yaparlarmış. İsterlermiş ki ölü, böylelikle en uygun, en şerefli bir mezara gömülsün. Vücutları ve hâtıraları içlerine, tâ iliklerine yerleşsin. Babaları sindirme ve özümleme yolu ile kendi diri bedenlerine karışıp yeniden yaşasın. Böyle bir inancı iliklerinde ve damarlarında taşıyan insanlar için, anasını, babasını topraklarda çürütüp, kurtlara yedirmenin, en korkunç günahlardan biri sayılacağını kestirmek zor değildir.”

Şimdi düşünelim: Etrafımızdaki insanların büyük çoğunluğu,yoğun propagandalarla, böyle bir fikri benimsemiş olsalar, biz de toplum ayıplamasın diyerek, babamızın etini mi yiyeceğiz? Demek ki, “ayıplama” tamamen sübjektiftir; gerçeğe tesir edecek bir faktör değildir. Ayıp telâkki ederek örtünmekten kaçınan hanımefendilerin iddiaları iki kısma ayrılıyor: Birisi: “Örtünmemek niçin günah olsun?” şeklindeki itiraz. Diğeri ise: “İslâm’da örtünmenin olmadığı” tarzındaki, şahsî kanaat.

Görünürde aralarında pek fazla bir fark yok gibi geliyor. Ama, gerçekte her ikisi de birbirinden ayrı konular. “Örtünmekle de ne olacakmış, insan örtünün içinde de yapacağını yapar.” gibi sözlerin sahiplerini araştırırsanız, her defasında İslâm’ı layıkıyla bilmeyen veya bildiği halde onun emirlerini yerine getiremeyen birisiyle karşılaşırsınız.

SORULARLA İSLAMİYET #Tesettür İle İlgili#Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin