"Eğer o gözünden bir damla daha yaş gelirse Ayaz'ın belasını sikerim!" Sertçe yutkundum. Gözlerimi elimin tersiyle sildim. Durmuyordu ki yaşlarım ben ne yapabilirdim? Abim beni kovmuştu resmen üstelik annemin nasıl olduğunu bilmiyordum.
Ece!
Ece en son annemin yanındaydı. Ece'yi arayarak annemin nasıl olduğunu öğrenebilirdim. Masanın üzerinde duran telefonumu elime alarak Ece'yi aradım. İkinci çalışta açmıştı telefonu.
"Ece annem nasıl?" Diye sordum direk.
"İyi şu an birşeyler yedirdim zorla. Sen nerdesin?"
"Ural ile birlikteyim. Abim nasıl?" Diye sordum sessizce.
"Hala çok kızgın ama sana değil Arslan amca'ya." Bu dediği her ne kadar inanamamı sağlamasa da birşey demedim. "Yarın konuşuruz şimdi kapatmam lazım." Diyerek telefonu kapattı Ece. Telefonumu ortada ki masaya geri bırakıp arkama yaslandım.
"Sen yemek yedin mi?" Diye sordu Ural. Bugün hicbirşey yememiştim. 'hayır' Anlamında kafamı iki yana salladım. "Tamam o zaman hadi bir şeyler yap ta yiyelim." Diyerek koltuğa biraz daha yayıldı ve ayaklarını sehpaya uzattı.
"Öküz!" Demeyi ihmal etmeden koltuktan kalktım. Salonun tam karşısında ki mutfağa girerek buz dolabına yöneldim.
Tamam çok iyi yemek yapabildiğim söylenemezdi..Hatta hiç yemek yapamıyordum ama şimdilik yapacağım makarna yeterli olurdu her halde.
Uzun arayışın ardından tencere'yi bulup içine su koyarak ocağa koydum. Su kayarken makarnaları aramaya koyuldum. En sonunda makarnayı da bularak tezgaha koydum.
Su kaynamaya başlayınca makarnaları içine döküp güzelce karıştırdım. "Zehirlenmeyiz değil mi?" Omzumun üstünden Ural'a baktım. Tamam yemek yapamıyor olabilirdim ama güzel makarna yapardım ben!
"Zehirlenmekten bu kadar korkuyorsan yeme. Ben yerim hepsini!" Dedim omuz silkip. Ural kakhaha atıp bana doğru yaklaştı ve elleri ile belimi sarmaladı. Çenesini omzuma yaslarken elimde ki tahta kaşığı alarak kendisi makarnayı karıştırdı.
"Yalnız kilo almana izin verir miyim sanıyorsun?" Bana ikinciye şişko diyordu resmen! Belimde ki eline hafifçe vurdum.
"Sende yeterince kilo var zaten." Diyerek elinden tahta kaşığı bir çırpıda aldım. Ural Gülerek yanıma geçti ve poposunu tezgaha yasladı. Kafasını eğip olmayan göbeğine ya da göbek yerine olan kasalarına bakarak sırıttı.
"Bebeğim onlara kas deniyor." Dedi. Gözlerimi devirdim. Ural'a belli etmeden kendi göbüşüme bakmak için kafamı eğdim. Göbeğim yoktu ki! "Makarnanın içine kafa atacaksın şimdi." Diyerek sırıttı Ural. Gözlerimi tekrar devirdim. Buna laf yetiştirmek ne mümkün!
"Az daha konuşursan kafanı makarnaya sokarım!" Dedim tehditkâr sesimle birlikte. Ural ellerini saçlarından geçirip "Saçlarım bozulur sakın yapma." Dedi.
"Bozulsun ne kaybedersin?" Diyerek omuz silktim. Birden yanağıma kocaman bir öpücük kondurdu. Öptüğü yer alev alırken Bakışlarımı Ural'dan kaçırdım.
"Ha demek ben her halimle yakışıklıyım." Pişmiş makarnanın altını kapatıp Ural'ın diğer tarafına geçtim ve sos için çıkardığım malzemeleri aldım.
"Hayır her halinle Ukala bir Öküzsün." Dedim. Sos için dometesi küçük küçük doğrayıp tavanın içine attım.
"Bunu iltifat olarak kabul ediyorum." Dedi Ural. Sessizce güldüm. Beni sinir ediyordu ve bundan zevk alıyordu.
Ural yukardan iki tane tabak indirerek tezaha bıraktı. Çekmeceden iki tane de çatal çıkartırken pişmiş makarnayı tabaklara koydum ve üzerlerine sosumu döktüm.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kızıl Cadı
Teen Fiction"Bir gün ne?" "Evlnrz." "Düzgün söyle şunu!" "Evlenrz." "Ural!" "Evleniriz." Memnuniyetle gülümsedim. "Tamam devam ediyorum. Sen damatlık yerine batman kostümü giyiyorsun. İlk beraber geçirdiğimiz günde ki gibi..ben de..." Sözümü böl...