Bölüm 3

12 0 0
                                    

Herşey o kadar yorucu ki artık dayanacak sabrım kalmadı. Saatlerdir o boğazın derin sularına bakıp hayatımın koca bir kabus olmasını diliyordum. Hangi kabuslar bu kadar acı verebilirdiki.

Evden çıkarken o çarptığım çocuk bi an aklıma geldi. Sadrce yüzüne bakıp hiç iplemeden ordan uzaklaştım. Yakışıklı çocuktu ama ona karşı tavrım ne kadar geç farketmiş olsam da çok küstahçaydı. Acaba o çocuk kimdi diye bir an düşündüm. Acaba teyzemin üvey oğlu Rüzgar olabilir miydi? Aman kimse kim banane. Havaya baktığımda uzun zamandır burda olduğum belliydi. Çünkü hava kararmış ve ben yolumu nasıl bulacağımın derdine düşmüştüm. Evden uzaklaşırken buraya nasıl geldiğimi bile hatırlamıyorum. O oturduğum kayanın üzerinden kalkarak ordan uzaklaşmaya başladım. Sonra baya yürüdükten sonra kendimi dar sokakların orda buldum o kadar korkutucu ki burdan kurtulmak bile bir şans olurdu. O yolu takip ederek o gecenin zifiri karanlığında başıma neler geleceğini bilmeyerek oradan uzaklaşacaktım ki önüme bir kaç serserinin çıkmasıyla koşmaya çalıştım. Ancak beni tutmalarıyla direnmeye çalıştım ama olmuyordu. "Bırakın ya! Siz benim kim olduğumu biliyor musunuz? Ben sizin hayatınızı karartırım. Anladınız mı beni?" O serserilerden o iğrenç kahkahayı duydum "Nasıl olacakmış o güzelim." demesiyle sinirlerim iyice bozuldu. Artık sadece yardıma muhtaç bir kız durumuna düştüm. "İMDATTT! YARDIM EDİNNN! KİMSE YOK MU YAAA!" onların o kahkahalarıyla ne kadar eğlendikleri belliydi. Sadece içimden Allahtan yardım istemekten başka çarem yoktu. Ve bana bir anda saldırmaya kalkışacakları sırada beni tutan kişi bir an elini çekti. Arkamı döndüğüm an o serserileri yerle bir etmeye çalışan birisini gördüm. Karanlıktan yüzünü seçemiyordum. Sonra hepsini halledip bana yandan bakıp yürümeye başladı. Ben de hemen kendimi toplayıp onun peşinden gitmeye kalktım adımları o kadar hızlıydı ki koşarak ancak yanına varabiliyordum. "Merhaba! Ben Aren. Az önce beni kurtardığın için te..." daha sözümü bile tamamlayamadan benim sırtımı duvara yaslayıp sakin bir sesle "Sakın teşekkür etme. Bi daha bu kadar geç saatlerde sokaklarda dolaşma hem de bu sokaklarda bir dahakine kurtarmam anladın mı beni yer cücesi." Bir anda ne olduğunu bile anlayamadım şimdi yakından bakarken bugün evden çıkarken gördüğüm çocuktu. Hemen yanımdan ayrılıp arkasını dönüp uzaklaşırken "Ama sen..." diyip arkasını döndüğüne işaret parmağını bana uzatıp "Konuşmamanı tavsiye ederim." içimden bir of çekerek "Tamam o zaman sadece yolumu nasıl bulacağımı söyle." ona yalvarır bir şekilde bakarak bir of çekti ve "Benim başıma neden böyle başbelalarını gönderirsin yarabbim. Bana bak yercücesi seni evine bırakıcam ama sakın yol boyunca konuşma anladın mı?" Gülümseyerek başımı olumlu anlamda salladım ve o önden yürürken takip ettim.

Hala inanamıyordum bu çocuğun buralarda işi neydi? Niye bu ters? Aman erkek değilmi egolu egolu tavırlar sergileyerek kendini adam zannediyo "Bay egoist!" arkasını bir hışımla dönerek "Bir şey mi söyledin yercücesi" aman allahım bunu sesli mi söylemiştim napıcaktım şimdi gözlerinden ateş saçıyo ya "Yook bir şey demedim ya sadece ne kadar kaldığını merak etmiştim." bir anda kolumu nazikçe tutup beni çözmeye çalışır gibi süzerek "Senin derdin ne yercücesi. Bak bugün teyzenle hem kavga ediyorsun hem de şimdi oraya gitmek için can atıyorsun. Bak birbirimizi kandırmayalım. Ne ben seni tanıyorum ne de sen beni İdil anneyi severim ama insanın öz annesi gibi olmaz."bu çocuktaki bu hallerde neyin nesi ne yapmaya çalışıyor bu "Ya bir şey soracağım ama ya sen kimsin az önce bana orda sus diyip kabaca davranıyorsun şimdi sakin bir şekilde dertleşiyorsun." bir kahkaha patlatarak ne olduğunu çözmeye çalışıyorum. "Dertleşmek ha. Vay be bak kızım kimseyle dertlesmem ben sadece sana sakin bir dille teyzeni ümemeni söylüyorum anladın mı? Bir daha o kadını senin yüzünden ağlarken görmeyeceğim. " diyip bir hışımla ordan uzaklaştı. Artık çok yoruldum yaşamak o kadar ağır ki artık dayanamıyorum. O beni hiç iplemeden arkasını dönüp giderken ona seslenip durmasını bekledim ama durmadı ben de hemen onun yanına hızlıca koşarak onu durdurup yüzüne ağlayarak haykırmaya başladım "Ya sen benimle ne hakla böyle konuşursun ya! Sen benimle konuşmaya nasıl cesret edersin. Sen benim hakkımda hiç bir şey bilmiyorsun. Buraya neden, niçin geldiğim hakkında bir fikrin var mı? Tabiki yok. Ben o kadınla mecburiyetten geldim. Daha 18 yaşını doldurmadığım için beni yetimhaneye göndericeklerdi. Neden biliyor musun? Ailemi kaybettim. Bu yüzden yıllardır görmediğim teyzemle kalmak zorundayım. Ağlamam daha da şiddetlenenerek "Orda yaşamak kolay mı olurdu. Eğer olsaydı yetiştirme yurdunada razıydım. Ama olmayınca olmuyo be Rüzgar." diyip ordan uzaklaşmaya başladım. Rüzgar bu tavrıma o kadar şaşırmıştı ki konuşurken tüm dikkati bendeydi. Nereye gittiğimi bilmeden Rüzgar beni yakalayıp birlikte gitmeye başladık. Sonra siyah bir spor arabanın önüne geldik. Ona anlamayan gözlerle bakıp alaycı bir tavırla "Binmeyecek misin? Yercücesi." ben de hemen arabaya geçtim. O da sürücü koltuğuna geçip arabayı son sürat sürmeye başladı. Ben korkarak " Biraz yavaşlar mısın? Lütfen!!" o da alaycı bir kahkahasıyla " Hayırdır korktun mu yercücesi" aslında korkmak bunun yanında bir hiç çünkü ailemi trafik kazasında kaybettiğim için artık arabalara karşı bir korku oluştu. "Aslında korkmak değilde ailemi trafik kazasında kaybettigim için oluşan bir fobi." dediğim an o yüzündeki gülümseme soldu ve yavaşladı.

Sonunda artık eve gelmiştik. Arabadan inerken "Beni bu akşam o adamlardan kurtardığın için teşekkür ederim. Aslına etmemi söylemiştin ama söylemeseydim içim rahat etmezdi." kafasını olumlu anlamda sallayarak arabadan ikimizde indik ve kapıya doğru ilerledik. Kapıyı çaldığımızda gözleri ağlamaktan şişmis perperişan halde teyzem açmıştı. Bir anda bana sarıldı ve özür dilemeye başladı. Rüzgar içeriye girip bize doğru baktı. " Özür dilerim kızım." dediği an yüzünü ellerimin içine alarak " Hayır senin özür dilencek bir durumun yok tam tersi benim sana var. Bir anda hayatım değişti biliyorsun. Bu yüzden beni en çok anlayan sensin biliyorum. Bundan dolayı senden çok özür diliyorum teyzecim..." diyerek ordan bize bakan Rüzgarın yüzünde bir gülümseme gördüm bizi bu halde görüp direk odasına çıktı..
Teyzemle salonda biraz oturduk. Eniştemde bize askerlik anılarını anlatıyordu o kadar sıkılmıştım ki kaçacak yer arıyordum biraz yorgun olduğumu odama çıkıp biraz dinleneceğimi söyledim. Odama doğru ilerlerken Rüzgarın odasının önünde durdum. Acaba uyanık mıydı? Aman soracağım soruları da yarın sorarım. Direk odama doğru gittim. Kapıyı açıp içeri girdiğimde odam karanlıktı ışığı açmak için elektrik anahtarını bulnaya çalışıyordum. Bir anda arkamdaki abajur yandı. Korkarak arkamı döndüğümde yatağımda yatana baktım.

KUM TANESİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin