Okulun ilk günü. Üniversiteli olmak. En yakın arkadaşlarınla aynı okulda olmak. Çok küçük birşey gibi durabilirdi ama bu bizim için paha biçilemezdi. Aynada ki son görüntüme baktığımda ilk gün için gayet iyi duruyordum. Kot bir kapri, üzerine beyaz üstüne kilim desenleri olan bir tişört, çantam. Saçlarım oldukça kısaydı. Omuzlarıma bile yetişmiyor desem yeriydi ya neyse. Zilin sesini duyduğum da hızlı adımlarla aşağı inip kapıyı açtım. Teyzem kafasını mutfaktan çıkartırken "İyi dersler." dediğini duyunca kıkırdayıp gözlerimi devirdim. İlkokul çocuğu muyduk Allah aşkına? Rüzgar arabanın yanında dikilmiş etrafı izlerken hızla yanına gidip sıkıca sarılmıştım. Kurtarıcı kahramanım, sınıf arkadaşım ve hayatta kalmamın en müşterek sebebi tüm karizmasıyla karşımda duruyordu. "Makinacı olduğu her halinden belli olan bir tır şoförü." diyip dalga geçtiğinde acımamasını dileyerek bir yumruk attım omzuna. Acımamıştı sanırım çünkü bu hareketimden sonra sıkıca sarılıp göğsüne bastırmıştı beni. Sürücü koltuğuna doğru yürümeye başladığında bende yolcu koltuğuna geçip huzuru bulmak için biraz uğraşmak zorunda kalmıştım. Bildiğimiz sokaklarda ilerlerken bir kapı açıldı önümüzde caddeye uzanan. Rüzgar hızını biraz daha arttırdığında takmadığım emniyet kemerimi takıp somurtmaya başladım. Oysa ki biliyordu arabalardan korktuğumu. Bunu fark etmiş olacak ki hızını yavaşlatmış ve müthiş okulumuzun virajlarını çıkmaya başlamıştık tosbağa misali. Sonunda okulun hastanesini görünce kafamı kaldırıp büyük tabelaya baktım. "Adnan Menderes Üniversitesi." Rüzgar'la aynı bölümü kazanmıştık ve sınıf arkadaşıydık. Her ne kadar ben bir tornacı olmayacağıma inansamda olmuştu işte. Buradaydım. Hayallerimin olduğu yerde. Rüzgar arabayı öğrenci otoparkına park ettiğinde arabadan inip sıkı sıkı tutundum çantama. Heyecanlanmıştım. Rüzgar kolunu omzuma attığında gözlerimi üzerinde gezdirdim. Oda kot kaprisini giymiş, üzerine de siyah baskılı bir tişört uydurmuştu. Sarı ve kahverengi olan uçuş uçuş saçlarını izledim bir süre. Meslek yüksekokulunun kapısından girdiğimizde okulun okul değil mahşer meydanı olduğuna kanaat getirmiştim. Tam geri dönmek için Rüzgar'ın kolunun altından sıyrılmıştım ki belime kenetlenen ellerle olduğum yerde kaldım. "Hey nereye gidiyorsun küçük hanım?" dediğinde somurtup suratına baktım. "Rüzgar ne olur gidelim böyle okul mu olur ya?" diye cırladığımda, cıklayıp belime koyduğu eliyle okulun ortasında ki koltuklara doğru ilerlemeye devam etti. Turuncu, sert koltuğa kendimi bıraktığımda canım yansa da gıkımı çıkarmadan beklemeye başladım. Neyi bekliyorsak sanki?
Aydeniz görüş alanıma girdiğinde gözlerimi devirip alkış tutmaya başladım. Tabi ki Rüzgar'da deliymişim edasıyla beni izliyordu. "Çocuk gelişimcimiz de geldiğine göre tamamız." dediğimde Aydeniz gülen gözleriyle bir ayağını ötekinin üzerine atıp dizlerini kırdı. Giydiği siyah eteğinin pilelerini kaldırıp bizi selamladığında gülüp düşünür gibi yaptı. "Evet grubumuzun güzeli ve tornacıları toplandığına göre asalak olanımız nerede?" dediğinde Savaş Kayra, Aydeniz'in tam arkasında dikilmişti. Savaş ellerini Aydeniz'in tikinin bulunduğu yere dokundurduğunda oldu bizim prenses size Külkedisi. Kafamı Rüzgar'ın göğsüne gömüp kahkaha atarken bir anda kollarımdan tutularak havalandım ve istikamet doğru olarak karşı koridor olarak belirlendi. Z-13 Teknik Resim yazan kapının önünde bulunan erkekler ordususun arasına katıldığımızda kır saçlı, en fazla ellilerinde olan bir adam gelip kapıyı açtı ve tüm sınıf içeri girdik. Tüm gözler bana bakarken utançtan kafamı sıraya koyup bir an önce dersin bitmesini dilemeye başladım ama bitecek gibi durmuyordu pek.
"Evet çocuklar." dediğinde kır saçlı, sempatik hocamıza çevirdim gözlerimi. Tahtada yazan ismi okuyunca gülesim geldiğinden dudaklarımı ısırıp bakışlarımı Rüzgar'a çevirdim. Bir an anaokulunda hissettmiştim kendimi. "Ben Murat Öztürk. Bu sene yani seneden çok bu dönem bütün pazartesileri beraber olacağız." dediğinde kendimi sıraya bıraktım. Çıkardığım sesle birlikte tüm gözler yine bana çevrilmişti hissedebiliyordum. Hoca konuşmaya, ben kendimi gizlemeye, sınıfta kaynaşmaya çalışmaya devam etti ders boyunca. Nerden gelmiştim ben buraya? Yada hangi akılla makine bölümünü yazmıştım ki kız başıma? Otur evinde, kır kıçını çekirdek çitle moduna çoktan geçmiştim.