YENİ EV
Tek bir arkadaşımın dahi olmadığı, ebeveynlerimin hep sorunları bana yüklediği ve evimizin güzel olduğu konusunda herkesle hemfikir olduğum şehirden nihayetinde artık uzaklaşıyorduk.
- "Odandaki tabloları unutmadığını umuyorum."
Tam evden çıkacakken Margaret'a ters bir yanıt verme düşüncesinde değildim. Haliyle 'evet' anlamında başımı salladım ve evden çıktım. Archibald'ın işareti üzerine arabanın arka koltuğuna yerleştim. Giydiğim ayakkabılar ayak parmaklarımı sıkıştırıyordu. Sanırım yolculuk boyunca rahat edemeyecektim. Margaret'ın kapıyı kapatmasını beklemeden pencereden dışarıya odaklandım. Aslında bu evde harika anılarımın olduğu söylenemezdi. Harikadan kastım büyüklüğü değil, anıların güzelliği idi. Halbuki evi baştan aşağıya süzdüğümde gerçekten özleyecekmişim hissine kapılıyordum.
- "Daha fazla dışarıda oyalanırsan direksiyon başında uykuya dalacağım."
Archibald'ın tatmin edici uyarısı karşısında daha fazla dışarıda beklemeden arabanın ön koltuğuna oturan Margaret, yüz ifadesini hiç bozmadan yola çıktık. Yol boyunca kimsenin ağzını bıçak açmıyordu. Fakat ben onların bu sessiz kalışlarına dahi tahammül edemiyordum. Telefonumun kulaklığını fevri bir tavırla kulaklarıma yerleştirdim. Gürültülü bir parçayı tercih ettim, arabanın bu atmosferinden uzak kalmalıydım çünkü.
Aslında en yakın arkadaşım Orphillia ile tekrardan görüşeceğim için Texas'a taşınma fikrini sevmeye başlıyordum. En yakın arkadaşım dememe bakmayın, 'iyi anlaşabildiğim tek arkadaşım' sıfatı daha uygun olur sanıyorum. Orphillia ile sekiz senedir arkadaşız. Ben henüz on yaşındayken aynı kasabanın yakın evlerinde yaşıyorduk. Aynı okullarda öğrenim görmüyorduk belki fakat neredeyse her gün görüşüyorduk. Geçen sene okulunu bitirdikten sonra artık onu Chicago'ya bağlayan tek bi' geçerli nedeni bile kalmadığını düşünüyordu. Doğal olarak abisi ve babasını da ikna ederek Texas'a yerleşmişlerdi. Hoş biz de fazla duramadık Chicago'da. Bu şehir gerçekten artık çekilmez olmuştu bizim için. Archibald her zaman Texas'a çok çabuk alışacağımız fikrini savunuyordu, karşı çıkamazdım.
Orphillia ile son zamanlarda iplerimizi koparmıştık. Ağabeyi Edgar'ın bana karşı olan ilgisini görmezden gelemiyordum. Ne zaman Orphillia beni evine davet etse o aşağılık hep bir yolunu bulur, beni hem sözsel hem bedensel olarak taciz ederdi. Orphillia ile arkadaşlığımızı tehlikeye atmamak adına gerçekleri ondan gizlerdim. Fakat yine de Edgar'ın bana olan samimi davranışlarına bir son verebilmek için aklımca fikirler türetirdim. Artık Orphillia'nın davetlerini sabit bir fikirle reddediyor, evlerine adımımı dahi atmıyordum. Sürekli sıkıştırılıyor olsam da saçma sapan sebepler uyduruyor ve Orphillia'yı bizim eve gelmesi için ikna ediyordum. Bize gelmesine geliyordu fakat Margaret'in ona karşı olan hal ve tavırları anlaşılmayacak tarzdan değildi. Üç yaşındaki bir çocuk dahi Margaret'in Orphillia'dan hiç haz etmediğini anlayabilirdi, kolaylıkla. Çok geçmeden aramızdaki bağ tamamen yosunlaşmıştı. Arkamda en çok duran kişi olarak ona bir teşekkür borçluydum. Ne de olsa uyuşturucuyu bırakma çabalarımda bana en çok yardım eden kişi idi. Asla görmemezlikten gelemezdim bunu.
On iki yıllık okul hayatım boyunca yaşayamadığım anılarım vardı her zaman. Ama bu benim suçum olamazdı. Çünkü ben çocukluğumdan beri ebeveynlerimin dünyası dışında hiçbir şeye sahip değildim. Sahip olduğum bu hayatı da hiçbir zaman sevemedim üstelik. Okulumuzun bahçesindeki yaşlı ağacın ölen yaprakları gibi düşüyordum. Okuldan hayatım boyunca nefret ettim. Texas'ta yeni bir okula alışmak zorunda kalacağım gerçeği aklıma düştükçe arabadan kendimi atasım geliyordu. Eski okulumdaki öğretmenlerim benden hiç hoşlanmazdı.. ve sayelerinde kendimi hep kocaman bir aptal gibi hissederdim. Okuldaki diğer çocuklar her zaman birlikte takılırdı. Ben ise onların uzak durması gereken tiplerin başında gelirdim. Ailecek yapılacak olan yemeklerde hep yalanlar söyler, gitmemek için elimden gelen her şeyi yapardım. Kimin umrunda?
- "Felice? Neden duymuyor bu? Dalıp gitti.."
- "Görmüyor musun Margaret? Müzik dinliyor.. Üstelik dinlediği müzik bana kadar ulaşıyor."
Omzuma dokunan iri tırnakla düşüncelerimden koptum.
- "Ne var?"
- "Daha düzgün bir cevap verebilirsin."
- "Kesin şunu",dedi Archibald. "Uykum var. Arabayı biriniz sürmeye devam etsin."
Margaret hemen arabadan indi ve direksiyonun başına geçti. Yolculuğa devam ediyorduk.
Archibald bir alkolikti, Maragret bunu benden saklayamazdı.. Kendisinin ondan tek farkı bu olmalıydı. Müzik dinlemekten vazgeçtikten sonra çantamdan minik aynayı çıkardım. Normal de aynalardan nefret ederdim. Bakmaktan haz etmezdim. Bakmazdım da... Fakat kaşımdaki ufak yarayı kontrol etmek amacıyla bunu yapacaktım. Kafamı hafifçe sağa çevirdim,aynadan net bir şekilde yüzümü görebiliyordum. Evet,ne kadar güzelim! Sahip olduğum bu lanet güzel surat bana hiçbir şekilde bir şeyler ifade etmiyordu. Dişlerimi sıkarak elimdeki aynayı tekrardan çantama soktum.
- "Neden durduk?",dedim şaşkın bir ifade eşliğinde. Margaret bana doğru döndü ve gözlerini devirerek Archibald'ı dürtüklemeye başladı:
- "Kalk artık! Hazırlanmaya başlarken bir iki kadeh bir şeyler içeceğim demişti, görünen o ki bir iki kadehi aşmış."
- "Nasıl yani? Bu ormanlık alanamı yerleşeceğiz." diyerek açıkça devam eden şaşkınlığımı dile getirdim.
Margaret arabadan iner inmez karşısındaki köhne evi gülümseyerek incelemeye başladı. Çantamı yan koltuğa fırlatarak arabadan indim, Archibald hala uyukluyordu.Neyle karşı karşıya olduğumu anlamaya çalışıyordum. Böylesine bakımsız bir evde nasıl bir hayat sürecektik ki?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ÖLÜMÜ ALDATMAK
Adventureİntikam, nesilden nesile ölüm ve yıkım yaydığı için kötü bir şey olarak adlandırılabilir. Fakat tek bir adam için aşkı ve tutkuyu beraberinde getirebilir. Bu sefer daha fazlasını getirecek!