Kalabalık bir ortamda,kaybolmuş ve yalnız hissetmek. Şuan yaşadığım tam olarak buydu. Etrafımda kime ait olduğunu seçemediğim sesler birbirine karışıyor,başımın sağ tarafındaki acı ‘ben buradayım ve gitmeyeceğim’ der gibi zonkluyordu.Ama daha büyük bir sorunum vardı, neredeydim ben?
‘’Tuna kapa bir çeneni,bak Besna uyanıyor’’ sesiyle bulunduğum ortamda Melis’in de olduğunu fark ettim ve içime belli belirsiz bir rahatlık salındı.Burnuma gelen ağır ilaç kokusu ise gerçekten rahatsız ediciydi.
‘’Besna,iyi misin tatlım Melis ben, tanıdın değil mi?’’ demesiyle göz kapaklarımı zorlada olsa kaldırdım. Elimi tutmuş,beyaz yatağın hemen kenarına kurulmuştu.Gözlerimi Melis'den ayrıp odanın etrafında gezdirdim ve ufak bir hastane odası olduğuna kanaat getirdim.Beyaz ve yeşil koltukları,tam karşımda bulunan orta boylu bir plazmasıyla modern bir hastane odasıydı burası. Gözlerim etrafta gezinirken yeşil koltuğun ucuna oturmuş,ellerini birleştirip kafasını dayamış saçları alışık olduğumun dışında dağılmış Tuna dikkatimi çekti. Beyaz tişörtünün üzerindeki kan mıydı?
‘’Kafamın sağ tarafında niye derimi soyuyorlarmış gibi bir acı var?’’ diye kuru sesimle soruduğumda Melis yargılar bakışlarını Tuna’ya çevirdi.Tuna ise ilgilenmez bir tavırla bakışlarını benden çekmemişti.
‘’Bizi hatırlıyorsun değil mi?Doktor çok düşük de olsa kısa süreli hafıza kaybı tehlikesi olabileceğini söylemişti.Melis ben,hani şu güzel oda arkadaşın’’ dedi ve gülümseyerek saçlarını savurdu.Başımdaki acı beni yönetmese çok rahat bu hareketlerine gülerdim ama şuan direksiyon ondaydı ve yüzümü buruşturmaktan başka bir şey yaptırmıyordu.
‘’Hafıza kaybım olduğunu düşünmüyorum,sadece bazı yerler eksik.Buraya nasıl geldim veya niye geldim soruları yanıtsız’’ dememle birlikte Tuna tişörtündeki kan lekesine baktığımı fark etti ve rahatsız olduğunu belli edercesine lekeyi siyah ceketiyle kapattı.
‘’Yine işleri batırdım Besna.İkinci denememde de sınıfta kaldım.Seni belki kafan dağılır,iyi gelir diye lunaparka götürdüm ama bu dağıtma işini fazla ciddiye aldın’’ dedi ve yüzünü buruşturup derin bir nefes alarak devam etti.
‘’Kendini fazla kastığın veya kafanı ani bir hareketle döndürdüğün için korumalığın ek kısmı kafana o hızla çarpmış,hafifte olsa derini yüzmüş.Aslına bakılırsa iş kesinlikle yapım hatası,düşünülmeden yapılmış.Tren yavaşladığında bayıldığını ve başının kanadığını gördüm Besna ve gerçekten kötüydü’’ deyip kafasındaki düşünceleri uzaklaştırmak ister gibi kafasını salladı.Olanları öyle bir soğukkanlılıkla anlatmıştı ki bu ürkmeme neden olmuştu.Elim yavaşça kafamın sağ tarafını sarmalayan sargıya gitti ve inleyerek geri çektim.
‘’Ellemek yok,5 dikiş kolay şey değildir Besna.Şimdi doktoru çağırmaya gidiyorum ben bir baksın,belki taburcu olmana izin verir’’ dedi ve gülümsemesiyle kapıdan dışarı çıktı.Hiçbir şeyi takmaz,vurdumduymaz Melisti işte..
‘’Özür dilerim gerçekten özür dilerim,ben böyle olmasını istemezdim.Ama sanki tüm şanssızlıklar seni çekiyor gibi’’ dedi ve bir anda sustu.Gözlerini yüzümden alıp cama ve hafif hafif yağan yağmura sabitledi.
‘’Tüm belaları ben çekiyorum Tuna,gerçekten seninle alakası yok.Seninle olmasam bile hepsi beni buluyor,paratoner benim’’ dememle birlikte aklımda Ufuk’un karanlık yüzü belirdi.Bana doğru yaklaşan yamuk bir gülümseme ve karanlık gözler.Beni köşeye sıkıştıran ve bileklerimi morartacak kadar sıkan büyük eller..
‘’ Besna iyi misin,tamam geçti ağlamanı gerçekten sevmiyorum’’ demesiyle Tuna’nın yanıma geldiğini ve bana sarıldığını fark ettim. Ağlıyor muydum? Hem de Tuna'nın yanında,Tuna bana sarılırken..
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BESNA
Чиклит"Burs" Fransızca kökenli, 4 harfli ve dilimize yakın yıllarda girmiş yabancı bir kelime. Ne kadar masum ve basit duruyor değil mi? Ama şöyle bir sorunumuz var ki, eğer bu kelimeyi basite indirger 'aman be ne varmış bir burst...