Başımın ağrımasıyla uyandım ama gözlerimi açmamıştım. Etrafımdaki sesleri tanımaya çalışıyordum. Kız sesleri vardı, konuşuyorlardı. Bazıları ağlıyordu... Nerede olduğumu anlamam uzun sürmemişti. Sanırım kapı açıldı ve
"Uyanmadı mı şu Sürtük?"
Rütbeli? Rütbelinin sesiydi bu. Bir kız;
"Hayır." dedi.
Bir el yüzüme dokundu,
"Acaba bir şey mi oldu?" diye sessizce mırıldandı. Rütbeli başucumda duruyordu. Sanırım diğer kızlar tarafından telaşlı sesinin duyulmasını istemiyordu.
Sonra, sanırım göğsümün üzerine kulağını koydu ve rahatlamışçasına bir ohh çekti.Belki de vicdan azabı çekiyordu? Sonuçta beni bu hâle getiren ta kendisiydi.
"Hey! Sen! Bana baksana önümdeki kız! Offf aptal!"
"E-evet?"
"Benimle gel!"
"..."
"Offf, korkma seni yemem, belki... İlaç kutusu vereceğim."
Bu sözlerin ardından kapı kapandı. Başımın zonglamasıyla, elimi başıma görürdüm. Dokunduğum yer şişmişti. Daha fazla dayanamayarak gözlerimi açtım ve su istedim. Kalkıp suyumu içtikten sonra etrafıma baktım. Yaklaşık 15 kız vardı. Benimle konuşmaya başladılar.
"Abla, pislik seni acayip benzetmiş."
'O kadar kötü mü ya?" diye sordum.
"İstersen şuradaki aynaya bak."
Kızların hiçbirinin adını bilmiyordum ama şimdiden samimi olmaya başlamıştık.
Ayağa kalktığımda, tekme atılan bacağımın ağrıdığını hissettim. Etrafıma baktığımda, kızlara dönüp;"Buraya oda mı diyorlar?"
"Maalesef." dedi ismini bilmediğim bir kız.
Tekrar etrafıma baktığımda, birkaç saman balyası, 3 yer yatağı, 1 sandalye, sandalyenin üzerinde battaniyeler, 4 bidon su, bidonların yanında 2 bardak ve karşıdaki duvarda asılı lavabo bir de aynanın olduğunu gördüm. Büyük bir yerdi. Etrafı aydınlatacak derecede bir lamba ve 2 pencere vardı. Çok soğuk bir yerdi...
Adım atar atmaz, yere yığıldım."Yürüyemiyorum!" dedim korkmuş bir vaziyette.
O sırada kapı açıldı, başka bir kız elinde kutuyla içeriye girdi.
"Uyandın mı?" dedi bana.
Uyandığımı gördüğü hâlde, bana bu soruyu sormuştu. Önemsemedim ve bacağımla uğraşmaya başladım.
"Yürüyemiyor." dedi başka birisi.
"Bana verilen kutuda merhem varsa süreriz, eğer yürüyemeyecek kadar ağrıyorsa..."
"Aslında uzandığım da bir şey yoktu, hareket edince böyle oldu." dedim. Kız sözüne devam etti.
"Ben de onu söyleyecektim. O zaman bacağını düz tutacak şekilde odun/tahta bağlayalım." dedi.
Hemen bacağıma merhem sürdüler, sonra da bulunduğumuz yerde bir odun buldular ve bacağıma bağladılar.
"Şimdi yürü bakalım." dedi yanımdaki.
Kalktım, zor da olsa yürümeye başladım.
"Şimdi daha iyi." dedim.
Karşımda duran aynaya doğru ilerledim. Aslında yeni görünüşüme bakmaya korkuyordum. Aynanın karşısındaydım. Korkuyor olsam da baktım aynaya.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
RÜTBELİNİN ESİRİ (BİTTİ)
RomanceSavaşta esir alınmak... Esir alındığı kişinin kalbine de esir düşmek... Aslında her şey aşkın gücüne bağlıydı... Bu güç, onları yaşadıkları harabeden kurtarıp mutlu bir sona sürükleyecekti...