''Bu saçmalık.''
Seungri tamamen uykuya dalmıştı, koltuğa yattıktan sonra 4 dakika geçtiğinden bile emin değildi, ve Jiyong tamamen uyanıktı.Eğer bir garip şeyler listesi yapacak olsa, bu birinci sırada olurdu.Çünkü o her zaman kendi alanında kalmayı tercih ederdi.Ve şu an Seungri'nin göğsünde tuhaf bir pozisyonda yatıyor olan tabii ki de o değildi.
''Saçmalık.'' tekrarladı.
Sarışının sakin kalp atışlarını duyabiliyordu, daha çok göğsünün yavaşça inip kalkışını hissediyordu.Bu rahatlatıcı olabilirdi ama hala saçmaydı.En son böyle hissettiği bir anı hatırlamaya çalıştı, birinin kalp atışlarını hissettiği bir günü.Seviştikten sonra değil, ya da ona kendini kötü hissettirip daha sonra sarılınca değil.Öyle bir şey değildi.Seungri'nin yaptığı farklı bir şeydi.Jiyong doğru kelimeyi aradı, belki de en yakını -karşılık olurdu.Seungri bunu hiçbir karşılık beklemeden yapmıştı ve bu tuhaftı.
Cidden, tuhaftı.
Sadece onu arayıp uyuyamadığını söylemişti ve sarışın sırf o yüzden kalkıp oraya gelmişti.Bu başkaları için çok normal ya da ufak bir şey olabilirdi ama Jiyong için, tatlıydı.Belki de Seungri'yi aramasının nedeni de buydu.Jiyong kendini kötü hissettiğinde Youngbae'yi aramazdı.Tabii ki arayabileceğini biliyordu ve muhtemelen telefonu açtıktan beş saniye sonra Youngbae sesinden neler olduğunu anlayıp yola koyulurdu.Ama Jiyong hiçbir zaman başkalarını rahatsız etmekten hoşlanmazdı, bu en yakın arkadaşı olsa bile.Sonuçta ne olursa olsun uyuyacaktı, belki birkaç gün üzgün hissederdi, belki bir kaç saat ağlardı, gün içinde alınan birkaç duştan sonra yorgunluktan uyumaktan başka çaresi kalmazdı.Bunun için Youngbae'yi üzmeye gerek yoktu.İnsanlar hayattaki en güzel şeyin birinin gülümsemesinin nedeni olduğunuzu bilmek olduğunu söylerler.Jiyong'un bildiği şeyse hayattaki en pis duygunun birinin sizin yüzünüzden üzülmesi olduğuydu.Sizin için üzülmesi.Ama nedense Seungri ona üzülür gibi bakmıyordu.Jiyong nefes alamadığında ya da kendini kötü hissettiğinde çocuğun paniklediğini görüyordu, ama üzülüyor gibi değildi.Çocuk sanki sıradan bir şekilde oraya kalmaya gelmiş gibi davranıyordu, Youngbae gibi onu anlamaya çalışıp onlarca soru sormuyordu.Jiyong onun yardım etmeye çalıştığını biliyordu ama ikisi de birbirine üzülerek baktığında bir şeyleri düzeltmeye pek vakit kalmıyordu.
Seungri adamın onun yanındayken bir şekilde sakin hissettiğini anlamış olmalıydı, telefonda bir şey sormayıp hemen eve gelmesinin nedeni de bu olmalıydı.Jiyong'un sorması için bile beklememişti.
Sarışının sadece iri bir vücudu yoktu.O sadece tatlı değildi.Seungri sadece kavga etmekte iyi değildi.O Jiyong'un Youngbae'nin ailesini gördüğünde hissettiği duygu gibiydi.Ortamda olan ama sadece Jiyong'un anlayamadığı şey.
Seungri'nin arka cebindeki telefon çalmaya başladığında Jiyong'un omuzları aniden havaya kalktı, düşünmeye çok dalmış olmalıydı.Sarışın birkaç homurdanıştan sonra hızla telefonu cebinden çıkardı, büyük ihtimalle Jiyong'un uyuduğunu düşünüyordu.Ve eğer uyumadığını farkederse Jiyong bunu nasıl açıklayacağını bilmediğinden hızla gözlerini kapattı.
''Ne var?-- Uyuyorum gerizekalı--''
Seungri fısıldayınca Jiyong kendini gülümsememek için zor tuttu.Büyük ihtimalle koltuktan uzaklaşıp başka yerde konuşmuyordu çünkü Jiyong'un uyanacağını düşünüyordu.
Seungri belki şehirdeki tüm adamları dövebilirdi, ama tatlıydı.
''İmkansız--Bu gece gelemem--Bilmiyorum başka birini bul---''
Jiyong çocuğun ellerini saçlarında hissettiğinde uyanık olduğunu belli etmemeyi denedi.Dudaklarını yalayıp kafasını hafifçe kaydırdı, uykusunda Seungri'nin sesini duyuyormuş gibi davranmaya çalışıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
You Can Have All My Hoodies
FanficHerkesle sarhoş olabilirsin ama her zaman yalnız kusarsın.