Mantı Ve Kıskançlık

27 2 0
                                    

         "Abla! İşe geç kalacaksın hadi kalk"  buğlemin kulağıma işkence yapan sesiyle gözlerimi açtım. "Ben işe gitmek istemiyorum!" Gözlerimi tekrar kapattım  "Gece,Rüzgar yarım saatir salonda seni bekliyor hadi kalk!" Abimin sesini duymamla yataktan sıçramam bir oldu.Kapının arkasında duran kıyafetlerimi giydikten sonra hafif bir makyaj yaptım,saçımıda at kuyruğu yapıp odadan çıktım ve salona geçtim, kimse yoktu! "Abi! Rüzgar nerde?" Misafir odasından çıkan abime baktım "Gitti"  "Gerçekten mi? İnsan daha önce uyandırırdı! Kaçırdım işte çocuğu!" Diyerek dış kapıya koştum. Dün akşamdan kapının önüne koyduğum siyah stilettoyu giydim son olarak siyah kaşe uzun kabanımı kollarımı sokmadan omuzlarıma örttüp siyah çantamı elime aldım ve evden çıktım. Merdivenlerden çıkmadan önce eteğimi ve gömleğimin yakasını düzeltim,tam merdivenlerden inerken rüzgarın kapısı açıldı ama çıkan rüzgar değildi,bir kızdı! "Hadi görüşürüz rüzgar" ayy sese bak cingan sesli inşallah ses tellerin koparda insanların kulakları bayram eder Amin! Rüzgar ayakkabılarını gidikten sonra kıza sarılıp öptü. Allahım benim kaderim neden böyle neden! "Ben geldiğimde mantı yaparmısın? Senin mantını özledim"  bin gildiğimdi bini minti yipirmisin sinin mintini izlidim Evlilermi lan bunlar! Iyy pis çifte kumrular,acaba kaç kere mantı yaptı bu cingan benim evimin direğine "Tabii,yaparım. Yeter ki sen iste" tibii yipirim yitir ki sin isti Allahım nolur ses tellerini kopar şu cinganın Amin. Rüzgarla göz göze geldik! Geldik göz göze rüzgarla! Göz göze geldik rüzgarla! Göz geldik göze rüzgarla! Gözün göze selamı var gelmiş rüzgarla!
       "Gece! İşemi gidiyorsun? İstersen beraber gidelim"  "Ahh hayır teşekkürler kendim gidebilirim" diyerek merdivenlerden indim ve apartmandan çıktım. Bir süre peşimden gelir diye bekledim ama gelmedi. Bende kaderime yenik düşerek otobüs durağına doğru yürümeye başladım.

     *  *  *  *  *

           Otobüsten indikten sonra etrafa baktım çaprazımdaki hastaneyi görünce gülümseyerek yürümeye başladım. Acaba rüzgarın yanındaki kız kimdi? Aklıma gelince suratım tekrar düştü. Hastaneye gittiğimde danışmanın orda bekleyen rüzgarla karşılaştım. El sallayınca hiç birşey demeden başımı yere eğdim ve yürümeye başladım. "Gece!" Sakın bakma gece,sakın.Adımlarım hızlandı. "Gece!" Neden bu kadar inatçı ki! Bakmayacağım işte! Bileğimi tutuğu eline baktım ve bileğimi elinden kurtardım,adımlarımı daha çok hızlandırdım. "Doktor önlüğün! Bende!" Ne diye benim önlüğümü alırsın ki! Arkamı dönüp Rüzgar'a baktım "Önlüğümü alma hakkını sana kim verdi?" Havada tutuğu önlüğümü çekip aldıktan sonra giydim ve hızlı adımlarla oradan uzaklaştım "Benimle derdin ne" tekrardan bileğimi tuttu ama bu sefer bileğimi kurtaramadım. "Benimle derdin ne diye sordum" "Seninle derdim falan yok!" "O zaman niye böyle davranıyorsun?"  "Bence normal davranıyorum"  "Hadi kantine gidip biraz konuşalım.Birşeylerde yeriz"  "Aaa yok ben şimdi sizin karnınızı doyururum mazallah sonra çok özlediğiniz mantıyı yiyemessiniz!"  Bileğimi bıraktı ve gülmeye başladı. El deliye ben akıllıya hasretim yarabbim. Elimi kaldırıp tam tokat atacakken elimi tuttu,bir süre öyle kaldıktan sonra diğer elimle tokat attım. Elimi bırakıp iki avcunu açıp yanaklarına koydu. Hiç birşey demeden uzaklaştım. Bu oğlanı anlayamıyordum. Neden bana gülmüştü? Komik birşey yoktu ki hatta çok sinirli olduğumu gereğinden fazla belli etmiştim. Yüzsüz şey işte nolcak.
         Kantin olduğunu tahmin ettiğim salona girip su aldım ve oturaklardan birine oturdum. Suyun kapağını açıp içmeye başladım.  "Çok sinirli olduğun suyun içişinden belli" sesin sahibine baktığımda karşımda bir oğlan gördüm.  "Neye sinirlendin böyle?"  Önlüğümün sol tarafında yazılı olan ismime baktı  "Gece..."  Kaşlarımı çattım "Tanıştığımızı sanmıyorum."  Karşımdaki sandalyeye oturup önlüğünün cebinden 2 tane çilekli süt ve pipet çıkardı. Pipetleri sütlere sapladıktan sonra birini bana uzattı ve kendi sütünü havaya kaldırıp "Şerefe" dedi. Bir süre önüme uzattığı süte bakıp elime aldım,havaya kaldırıp havaya kaldırdığı sütle çarpıştırdım "Şerefe"  sütünden bir yudum aldıktan sonra elini uzattı "Uzay"  elini sıktım  "Gece" "Tanıştığım memnun oldum Gece" "Bende Uzay"

     *  *  *  *  *

        "İş nasıldı?" Ayaklarımı ağrıtan stiletto ayakkabıyı hızla ayaklarımdan çıkararak salona gittim ve kendimi koltuğa attım "Çok büyük hayat dersleri aldım." "Neymiş o hayat dersleri?" "1. İşe gittiğinde asla topuklu giyme yoksa ayakların mahvolur 2. Hastaneye gider gitmez sakın kantinde oturma yoksa azar işitirsin 3. Erken uyu yoksa yorgun düşersin" "Aferin benim büyük prensesime" diyerek yanağımı sıktı abim "Aferin benim en zeki kardeşime" diyerek buğlemde diğer yanağımı sıktı "Hey! Bir kere ben Geceden daha zekiyim" abime bakıp gözlerimi devirdim "Hıhı tabii öyledir. O yüzden ablam çalışıyo sen işsizsin Hıhı sen daha zekisin" buğlemin sözünden sonra abim buğlemi kovalamaya başladı. Ben ise koltuğa uzanıp gözlerimi kapattım ve derin bir uykuya daldım.

Gece Esen RüzgarHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin