Gri dört duvarın ortasında konumlandırılmış rahatsız sandalyede oturuyordum. Kafamın hemen üzerinde sarkıtılan beyaz ışık uykusuz gözlerimi yormaktayken karşımdaki duvarda bir aynayı anımsatan cam pencerenin ardından gözetlendiğimi biliyordum. Sorgu odasının basık havasını görmezden gelmeye çalışırken polis memurunun ard arda sıraladığı sorulara acemice cevap vermekle epeyce meşguldüm.
"Kaçırılmadığınızı idda ediyorsunuz. Görgü tanıkları bu öğleden sonra sahildeki bir kafeden iki adamla beyaz bir arabaya binerek ayrıldığınızı söylemiş. "
Polis memuru ve aramızdaki siyah ahşap masaya ellerimi serbesçe yerleştirmiştim. Bileğimdeki tokayla oynarken "Kaçırılsaydım haberim olurdu. Öyle değil mi?" dedim. Gözlerimi kırpmamak ve sesimi aynı düzeyde tutmak yorucuydu.
Genç görünümlü komiser önündeki dosyaya göz gezdirirken "Arkadaşınız onu orada bekeleyeceğiniz doğrultusunda ifade vermiş ve daha sonra sizden haber alamamış." dedi ve daha sonra şüpheli bakışlarını üzerime dikti.
Berkay ile ifadem uyuşmadığı için başım dertteydi ve beni sorguya çekiyorlardı.Yalanımı güçlendirmek için "Ben bir üniversite öğrencisiyim ve yetiştirmem gereken proje ödevlerim var. Tüm gün orada Berkay'ı bekleyemezdim. Üstelik özel hayatım ile ilgili şeyler soruşturmaya dahil değil sanıyordum." dedim umursamaz bir tavırla.Memur bey iç çekti ve kollarını aramızdaki masaya dayayarak bana doğru eğildi. "Bakın, biz devletin adamlarıyız.Eğer bir şeylerden korktuğunuz için konuşmuyor iseniz, sizi koruyabileceğimizi bilmenizi isteriz."
"Bende şunu bilmenizi istiyorum; yaşıtlarımdan hiçbiri kafa dinlemek için bir kaç saatliğine ortadan kaybolduğu için emniyet müdürlüğünce sorguya çekilmiyor." Sandalyemi ittirerek yavaşça ayağa kalktım ve kapıyı işaret ederek "İfademi verdim. Artık eve gidebilir miyim?" diye sızlandım.
Komiser bey cevap vermek için yeltendiği sırada kapı pervazında sert görünümlü bir kadın belirdi ve polis memuru ayağa kalkarken "Hilal amirim." diye seslendi uzun boylu kadına.
Beyaz bir gömlek giymiş ve saçını yukarıdan sıkıca at kuyruğu yapmış olan kadın "Sen çıkabilirsin." deyip başıyla onayladı.
Polis memuru başını sallayarak sorgu odasını terk ettiğinde sert görünümlü kadın kalkmış olduğum sandalyeyi gözleriyle işaret ederek "Otur." dedi.
İtiraz etmeden oturduğumda aramıza masayı aldı fakat oturmadı. Avuç içlerini masaya yerleştirirken "Hemen yan odada sorgunu izliyordum." dedi tepeden bakarak. Kaşlarını çattı ve gözlerini kıstı. "Biri yalan söylediğinde anlarım." dedi baskıcı ve ürkütücü bakışlarının ardından.
Tedirginliğimi ufacık bir an için gizleyemesem de kendimi toparladım. "Ben yalan söylemi..." diye itiraz etmeye çalıştığımda araya girdi.
"Trafik şubeyle görüştüm ve tüm kamera kayıtlarını tek tek inceletiyorum. Bir şeyler sakladığını biliyorum." Kaşlarını havaya kaldırdığında yutkundum. "Bunun için eğitim aldım ve neler döndüğünü öğreniceğimden emin olabilirsin küçük kız." dedi tekdüze ses tonuyla.
Harika! Başım şimdide polisle derde girecekti! Dişlerimi sıktığımda çenem gerildi. Gözlerimdeki panik ve korkuyu donuk bakışlarala kolayca gölgeledim. "İfadem bu kadar hanım efendi." diye direttim.
Hilal amir gülümserken basadan uzaklaştı ve kapıya doğru yöneldi. Dudaklarındaki alaycı tavrı seziyordum. Kapıyı araladığında "Gitmekte özgürsün." dedi. Göze batmayan hızlı adımlarla odayı terkederken Hilal amirin fındık kabuğu rengi sert bakışlı gözleriyle kısa süreliğine karşı karşıya geldiğimde "Şimdilik." diye ekledi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BEYAZ KUMRU
Teen Fiction"Kaybolmuş bir ruhtum sadece ve doğru yolu bulmak için çabalamıyordum. Ben akıntıya karşı çırpınmayı seçmemiştim. Çünkü ne kadar çırpınırsam hayat da beni o denli derin karanlık sulara çekiyordu." Derin Ertürk; lisenin popüler başarılı,sevecen,şı...