"Evet, hıhı... Aynen öyle! Bekliyorum. Ne zaman gelirsiniz?"
Gözlerimi açtığımda aynen bu sözleri duymuştum.
"Kim geliyor?"
"Benim üstlerim, seni becermeye geliyorlar! Artarda..."
"Lütfen beni onlara verme!"
Uykum iyice açılıyordu.
"Üstlerime laf geçiremem!"
"Lütfen, öldü de... Bir şey söyle... Beni onlara verme!"
"Sen kimsin ki koruyacakmışım seni?"
"Bu kadar merhametsiz misin? Bu kadar şerefsiz misin?"
"Evet ben şerefi iki paralık bir adamım! Oldu mu?"
Ses çıkarmadım. Ne diyecektim ki zaten? Son sözleri yine o söyledi.
"Ben gidiyorum."
"Nereye?"
"Ben kimim ki beni merak ediyorsun?"
"Nereye gidersen git! Bu bacakla gidebileceksen eğer!"
Bunları söylediği anda kapıyı çarpıp gitti. Ben o lanet odada ağlamaya başladım. Her zaman ki gibi... Ayağa kalktım, Zerrin'e bu olanları anlatmalıydım. Ama olmuyordu, yürüyemiyordum. Bir de o sırada bacağımı yatağın köşesine çarptım. O sırada öyle bir acı çektim ki sanki bacağım kopmuştu. Bağırmaya başladım...
"Ahh, ahhh!!! Yardım edin!!! Ahhh..!"
"Fahişe?! Ne oldu sana!?"
"Rütbeli! Çok kötüyüm bacağım sanki yerinden kopuyor!"
"Tamam ben sabah doktorla konuştum. Biraz daha dayan bir saate burada olur."
"Bir saat dayanamam!"
"Off tamam!" dedi.
Beni kucaklayıp götürdü. Ben sancılar içindeyken, koridorda ki askerler bize bakıyordu.
"Ne mal mal bakıyorsun? Arabayı hazırla, hadi!"
"Emredersiniz komutanım!"
Ben acılar içindeyken etrafımdaki olaylara önem veremiyordum. Rütbeli beni arka koltuğa oturttuktan sonra kendisi de şoför koltuğuna oturdu. Zırhlı araçta sadece ikimiz vardık.
Hastaneye vardığımızda, beni tekrar kucağına aldı ve hastaneye girdik. Hastanede bir oraya bir buraya dönerken beni bir sedyeye yatırdı.
"Doktor! Hemşire!"
Bağırdığında tüm hastane çalışanları başımıza toplandı.
Yalnız hastane, saldırılar arasında yer alan bir yerdeydi.
Rütbeli belindeki silahı çıkarıp, doktora yöneltti."Çabuk kızın neyi olduğuna bak!"
"Hemen, hemen efendim. Yeter ki o silahı indirin."
Doktor beni kontrol etmeye başladı.
"Beyefendi, kızın bacağı felç aşamasında."
"Ne demek felç aşamasında? Sen doktor değil misin? Bir şeyler yap!"
"Ameliyat etmemiz lazım."
"Et o zaman!"
"Çocuklar, ameliyathaneyi hazırlayın!"
O an rütbeli gelip elimi tuttu.
"Bacağına bir şey olmayacak. Bana güven."
"Elimi bırak."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
RÜTBELİNİN ESİRİ (BİTTİ)
Lãng mạnSavaşta esir alınmak... Esir alındığı kişinin kalbine de esir düşmek... Aslında her şey aşkın gücüne bağlıydı... Bu güç, onları yaşadıkları harabeden kurtarıp mutlu bir sona sürükleyecekti...