11. BÖLÜM - BİRİNİ SEVERSEN GİDER... O YÜZDEN SENİ SEVMEMİ BEKLEME BENDEN...

19.5K 1.4K 36
                                    

Şimdi sana ne desem yalan olur kadın...
Asla bırakmam diyemem...
Seni seviyorum desem,
Kalpsizim ben Sevemem...
Ama mutluyum yanında,
Gitmeni de isteyemem...
Kimi sevdiysem gitti be kadın,
Sevmemi isteme benden!

“Şimdi bu neyin nesiydi Ecrin? “ dedi sinirle ellerini saçlarının arasından geçirerek.
“Ne neyin nesiydi Cem? Anlamadım. “
Cem daha çok sinirlendi. “Anlamadın mı? Gerçekten anlamadın mı Ecrin? O kadar saf mısın sen numara mı yapıyorsun? Poyraz’ın sevgilin olmadığını neden söylemedin? “
Ecrin gülmemek için dudaklarını birbirine bastırıyordu. “İyi de Cem, ben Poyraz’ın sevgilim olduğunu da söylemedim. Sen nereden bu kanıya vardın onu da anlamadım. Ayrıca neden böyle davrandın onu da anlamadım. “ dedi adamın gözlerine bakarken.
“Ben de anlamadım. Neyse Ecrin. Yarın görüşürüz. “ deyip kadının arabadan inmesini bekledi.
Uzak durmalıydı, bu kızdan uzak durmalıydı. Bu kız sandığından daha tehlikeliydi.
Ertesi gün Cem tüm gün atölyede olacağını sekreterine bildirmiş ve iş yerine gelmemişti. Ama anlamadığı neden özlemişti?
“Cem, ne işin var oğlum burada? “
Cem arkasına baktı, Ateş’i görünce daha çok sinirlendi. Hep bunun yüzünden başına gelmişti tüm olaylar.
“Sana ne? Gelemez miyim? “
“Gelirsin tabii de şaşırdım sadece. Ne yapıyorsun? Bu arada iyi misin? “
“Değilim abicim iyi falan değilim. “ dedi sinirle. Ateş kahkaha attı.
“Ecrin mi? “
“Ecrin değil abi bildiğin cadı o. Şeytan hatta. Boynuzları bile var tepede böyle kırmızı kırmızı. “ Ateş resmen gülme krizi geçiriyordu.
Bu kız bu adamı deli etmişti anlaşılan. “Neyse abi yarın akşam bizim uçağımız var biliyorsun. Şirkete gelemeyebilirim. “
“Ön balayı ha?” dedi gülümseyerek.
“Fuara gidiyoruz Cem. “ dedi adam bıkkın bir şekilde.
“Yemişim fuarını. Bana bu masallarla gelme Ateş. Aynı odayı ayırttığını biliyorum. “
“Kes sesini Cem. Sen kendi işine bak. “ dedi ve oradan ayrıldı.
Bakıyordu zaten kendi işine.

                                          ***

Aynanın karşısında son kez kendine bakan Çağla, memnun bir şekilde gülümsedi. On beşinci kıyafetten sonra lacivert, fazla abartılı dekoltesi olmayan, mini bir elbise de karar kılmıştı. Omuzlarını açıkta bırakan elbisenin üstüne ona uyacak bir şal alıp Tamer’in geldiğini belirten mesajdan sonra evden çıktı.
Adam kapıdan çıkan kızı görünce nefesi kesildi. Arabadan indi ve yolda aldığı kırmızı gülleri kadına uzatırken boynuna yaklaştı.
“Harika görünüyorsun. “ diye fısıldadı ve kadının boynuna öpücük kondurdu.
Kadının tüm bedeni ürperdi. “Teşekkür ederim. “ diyebildi ama sesi berbat çıkmıştı. Allah kahretsin adamın karşısında rezil olmuştu. O ses de neyin nesiydi?
Kapıyı açıp, kadının binmesini bekledi ve kendi tarafına geçti.
“Nereye gidiyoruz? “ diye sordu genç kız. Amacı kafasını dağıtmaktı.
“Benim evime gidiyoruz. Sana harika bir yemek yapacağım. “
Çağla duyduğu şeyle gözlerini adama dikti. Adam kahkaha attı. “Bu güzelliği kimseyle paylaşamam Çağla kusura bakma. “ deyip, elini tuttu. Tüm yol Çağla tedirgindi. O eve girerse, çıkamayacağını düşünüyordu.
Saçma düşünceler ve edepsiz senaryolarla geçen yolculuk sonucu eve gelmişlerdi. Adam seri bir şekilde arabadan indi ve kadının kapısını açtı.
“Bugün herkese izin verdim. Seninle başbaşa olmak istedim. “ dedi eve doğru yürürken. Kapıyı açıp kadına yol verdi. Üzerindeki şalı alırken açıkta kalan omuzlarını öptü. Kadın gülümsedi. Fazla heyecanlıydı.
Mutfağa geçtiler.
“Evde olacağımızı bilseydim daha farklı giyinirdim. Kendimi çok komik hissediyorum. “ dedi gülerek.
Adam kadına baktı. “Ah, evet. Kusura bakma düşünemedim. İki dakika bekle. Aklıma harika bir fikir geldi. “ deyip yukarı çıktı. Dolabından kendine bir eşofman ve tişört alırken,  Çağla içinde bir tişört aldı ve kızın yanına geldi. Tişörtü önce kafasından geçirip giydirdi, sonra altından elbiseyi çıkardı. Kadın adamın elinin değdiği yerlerin alev aldığını hissetti.
“Şimdi daha iyiyiz sanırım. “
Kadın üstündeki tişörte bakıp güldü. “Evet, şık olmasak da rahat. “ dedi.
Adam kıza yaklaştı ve dudağına bir öpücük kondurdu.
“Şu halinle ne kadar çıldırtıcı olduğunun farkında mısın? “ dedi.
Kız kızardı, adam onu daha fazla utandırmadan işe koyuldu.
“Evet küçük hanım, böyle oturmayacaksın. Hadi bakalım, bana yardım et. Mesela şunları yıkayabilirsin. “ dedi, yeşillikleri göstererek. Yemek yapmaya başladıklarında, Çağla daha rahattı. Eğlenceli geçen yemek sonrası, şaraplarını alıp bahçedeki minderlerde oturdular.
“Yemek gerçekten çok lezzetliydi. “ aradaki gergin sessizliği bozan Çağla oldu. Adam Çağla’nın gözlerine baktı.
“Çok güzelsin. “ dedi.
Çağla adamın alakasız söylediği şeye gülümsedi. Adam elindeki şarabı alıp, kendisininki ile birlikte yere bıraktı. Kadının ensesini tutup kendine çekti. “Çağla... “ diye fısıldayıp, dudaklarını dudaklarına bastırdı. Çağla ise ellerini adamın boynuna dolayıp, ona karşılık verdi. Anın büyüsünü bozmak istemiyordu ve gerçekten şuan olmak istediği yerdeydi. Adam yavaşça kadını mindere uzandırdı ve elleri yukarı sıyrılan tişörtten içeri girdi. Kadın adamın dokunuşlarını teninde hissedince bayılacağını hissetti. Bir süre daha devam eden bu durumu çalan telefon bozdu. Adam sesli nefes alarak yandaki sehpadaki telefonuna uzandı. Arayan eski kayınvalidesi idi. Çağla da yerinden kalkıp, üstünü düzeltti. Adam kıza döndü ve özür diler gibi bir bakış attı.
“Efendim.” Der demez karşıdaki telaşlı ses onu korkuttu.
“Tamer oğlum, Peri ateşlendi. Seni sayıklıyor. Biz şimdi hastahaneye gidiyoruz. “
“Peri mi? Tamam... Tamam Selda anne. Hemen geliyorum. “ derken ayağa kalkmıştı bile. Çağla da eve geçip, elbisesini giydi.
“Seni taksiye bindirsem ayıp olur mu? “
“Ben de geliyorum. “ dedi kız çantasını alırken. Adam başıyla onayladı kızı. Arabaya bindiler ve yirmi dakika sonunda hastahanenin önündeydiler. İçeri girdiklerinde acilin önünde Selda hanımı ve Gürkan beyi gördü. Hemen yanlarına gitti.
“Peri nerede? “ derken, Selda hanım yanındaki kıza ters ters bakıyordu.
Gürkan bey cevapladı “Doktor muayene ediyor. “ dedi.
Tamer bir an Çağla’ya baktı ve onu tanıştırmakla tanıştırmamak arasında kaldı. Ama Çağla onu bu durumdan kurtardı.
“Geçmiş olsun. Ben Tamer’in arkadaşı Çağla. Haberi aldığında bende gelmek istedim. “ dedi mahcup bir şekilde.
Gürkan bey gayet anlayışlı bir şekilde başını salladı. “Memnun olduk kızım. Sağol. Ben de Peri’nin dedesi Gürkan. “ dedi.
Kadın ise “Birlikteydiniz anladığım kadarı ile. “ dedi iğneler gibi. Gürkan bey kadına baktı. “Selda!” diye uyardı, ama kadın oralı olmadı.
Tamer Selda hanımla oldu olası anlaşamazdı. Peri olmasa onlarla görüşmezdi bile.
“Evet. Yemekteydik. “ dedi Tamer. Sonra genç kadını yanına çekip, güç almak ister gibi elini beline koydu. O sırada dışarı çıkan doktora yöneldiler. “Peri nasıl doktor bey? “ diye atıldı Tamer.
“Şuan için iyi. Ateşini düşürdük. Eve götürebilirsiniz ama gece kontrol etmeniz gerekiyor. Şuan için uyuyor. “ deyip, ilaçların da olduğu reçeteyi onlara verip uzaklaştı.
Yarım saat sonra eve geldiklerinde Çağla da onunla geldi. Tamer kızını taşıyıp, odasına yatırırken, Çağla etrafı topladı. Şarap bardaklarını ve bir kaç şeyi daha topladıktan sonra Tamer’in verdiği tişörtü tekrar giydi. Adam aşağı indiğinde Çağla kahve yapıyordu.
“Bu gece gitmek istemedim. Yani Peri ateşlenirse tek kalma diye. “ neden gitmediği ile ilgili açıklama yaptı adama. Adam ise gelip sarıldı kadına. “Teşekkür ederim Çağla. “ deyip, kadının yanağını öptü. Kahvelerini içtikten sonra, Peri'nin odasındaki halıda oturdular. Sık sık ateşini ölçen Çağla, arada kızın saçlarını okşuyordu. Bu kızı gerçekten çok seviyordu.
Sabaha karşı dizlerinde uyuyan adama şefkatle baktı. Seviyordu, hem de ne kadar inkar ederse etsin ilk gördüğü andan beri seviyordu. Adamın önce gülüşünü sevdi, sonra acılarıyla kaplanmış o sert yüreğini, sonra onu öpen dudaklarını, şimdi de şu en savunmasız halini sevdi. Ama seviliyor muydu, işte orası muammaydı.

                                          ***

Bavulları ile havaalanından ayrılan Ateş ve Yağmur onları otele götürecek arabaya bindiler. Kadın büyülenmiş gibi etrafa bakıyordu.
“Çok güzel. “ dedi adama bakıp.
Adam ise onu izliyordu. “Sensin güzel. “ dedi.
Kız utançla gülümsedi. Otele geldiklerinde resepsiyondan oda kartlarını aldılar ve görevliyle birlikte bavullarını da alıp, odalarına doğru çıkmak için asansöre bindiler. Odaya geldiklerinde görevliye bahşiş verip kapıyı kapatan Ateş, Paris’in muhteşem manzarasına bakan kadının yanına gelip, arkasından sarıldı.
“Çok güzelsin sevgilim. “ derken kızı boynundan öpüyordu. Kız hissettiği dudaklarla adama döndü. Kollarından sıyrılıp, gülümsedi.
“Yemeğe inelim mi? Acıktım da. “ dedi.
“Odaya söylesek? “ derken kadını yanına çekti. Bu gece elinden kaçamayacaktı. “Kaçma Yağmur. “ dedi onu öperken. Yağmur tir tir titreyen bedeni ile tekrar kendini çekti adamdan.
“Peki inelim. Nasıl olsa gece uzun. “ deyip, aşağı indiler.
Yemek yerken gündelik konulardan konuştular.
“Demek iki ismin var. Daha önce dikkat etmemiştim. “ dedi adam kıza bakarken.
Kız da “Evet. Annem Yağmur olsun istemiş. Babam da Tanem’i eklemiş. Yağmur Tanem olmuş. “
“Çok güzelmiş. “ dedi adam kızın gözlerine bakarken. “Doyduysan çıkalım mı? Yol yordu ikimizi de. “
“Tamam. “ derken, tedirgindi. Ayağa kalktığında şarabın biraz etkilemiş olmasını diledi ama gayet iyiydi. Keşke daha fazla içseydi.
Odaya girdiklerinde kız bavulunu açıp, pijamalarını aldı ve banyoya geçti. Duş alsa iyi olacaktı. Adam ise üstündekileri çıkarıp sadece iç çamaşırı ile yatağa girdi. Bir dergi aldı eline ve okumaya başladı. Dakikalar sonra banyodan çıkan kızı görünce, dergiyi bıraktı ve kıza odaklandı. Üstündeki pijama onu güldürmüştü.
Kız ise onun üst tarafının çıplak olduğunu gördüğünde yutkundu. “Şey ...” derken kıpkırmızıydı.
“Hadi yanıma gel Tanem. “ dedi adam. Kız mecbur adamın söylediğini yapıp, yatağa girdi. Adam onu öpmeye başladığında, kız birden duraksadı.
“Yağmur sorun ne? İstemiyor musun? “ dedi. Adamın sesi buz gibiydi.
“Özel olmasını istiyorum. “
“Yeterince özel değil mi? Paris’teyiz Yağmur. İkimiz başbaşa. “
“Ateş, Anlamıyorsun. Evlenmeden yapamam. “ derken, adamın gözleri kısıldı.
Bir an durdu. “Öyle mi? “ dedi kıza bakarak.
“Evet. “ dedi.
“Peki Yağmur. “ deyip ışığı kapattı ve kızı kendine çekip, sarılıp uyudu. Kafasındakini yarın uygulayacaktı. Madem bu küçük ayıcıklı pijamalı kız evlenmeden olmaz diyordu. O da evlenirdi. Bir kaç görüşme yapması gerekiyordu.
Kafasındaki düşünce ile sırıtıp, kıza daha çok sarıldı.

AŞK TANEM / Y.S.S. II - FİNALHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin