Babamın sözleri biteli birkaç dakika olmuştu sanırım ama ne ondan ne de benden bir tepki vardı. Zaman durmuş gibiydi, hayatın devam ettiğini anlayabileceğim tek şey dışarıdaki kuş sesleriydi. Duyduğum şeyleri kafamın içerisinde tartmaya çalışıyordum. Her biri yapboz gibi olan bilgilerle bir resim oluşturmak istiyordum ama çok fazla eksik parça var gibiydi. Gözümün önünde bir senaryo oluşturamıyordum. Bundan ziyade söylenen şeyin doğruluk payı bana hiç inandırıcı gelmiyordu. Babamın başka bir oyunun içerisinde olabilirdim, ona nasıl güvenebilirdim. Bu söyledikleri baştan başa yalan olabilirdi. Büyük ihtimal öyleydi de. Karşımda durmuş olan iki yalancıya bakıyordum ve öte yanda acılarımızı birbirimiz sayesinde kapatabildiğim annem vardı. Kim olsa bu tabloya gülüp geçer bu adam ne saçmalıyor derdi. Ama içimde nedense ufakta olsa bir şüphe vardı. Bunu babam kesinlikle başarmıştı, belki de amacı buydu.
İstemsizce hafif sesle başlayıp yükselen bir kahkaha atmaya başladım. Hakan'ın bana bu kız delirdi bakışlarıyla baktığını fark edecek bir kafadaydım. Gülüşlerimi kesmeden ''bakma öyle, deli değilim. En azından değildim'' dedim. Sonra aniden kahkahalarımı kesip bakışlarımı babama döndürdüm.
''Eee baba, başka bir hikaye. Evet dinliyorum. Annem katilmiş ya hani. Hani o, pardon içerdeki orospu hayatını kurtarmış ya, evet dinliyorum başka. Başka ne var bilmem gereken?'' diyerek gözlerimi babama sinirle bir şekilde diktim.
''Beyza! Sözlerine dikkat et. Anlamak istemezsen de o kadın artık benim''
''Senin ne baba, yeni karın mı?'' diye sözünü yarıda kestim. Karşıma geçmiş bana o kadını bu şekilde savunduğunu anlayamıyordum. ''Ben senin o kadınla çıplak fotoğraflarını gördüm baba. Hatta'' diye devam edecekken kafede Hakan'ın da bana yardım ettiğini hatırladım. Biran kafam içinde fırtınalar koptu. ''Her şey plan mıydı? Bana yardım etmen, yanımda durman, beni sevmen..'' Hakan'a ıslanmış olan gözlerimi çevirerek acıyla baktım.
''Seni sevmem dışında'' diye cevap verdi utanarak. Gözlerini benden kaçırdı ve ayağa kalkıp hızlıca odadan çıktı. Arkasından bakakaldım. Aklıma ilk tanıştığımızdan bu zaman geçen günler gelmişti. Bunca vakit bir oyunun içerisinde olduğumu nasıl anlayamamıştım. Nasıl bu kadar kör kütük güvenmiştim bir yabancıya. Babam düşüncelerimi okumuş gibi ''onun bir hatası değil. Benim yüzümden. Ben istedim bunu ondan'' dedi.
''Bu onu haklı mı yapıyor yani?''
''Seni korumak için bunu saklamalıydı. O güvenilmeyecek biri olsaydı, seninle yakınlaşmasına izin vermezdim.''
''Ya öyle mi? Beni pek koruyamadın o zaman, eski sevgilimden mesela, onun babasından mesela, mesela bir gün birkaç erkek tarafından sıkıştırıldığım zaman ya da kapkaça uğradığım zaman. Baba!''
Hafif bir yapmacık gülümseyip yere eğdiği kafasını kaldırıp gözlerim içerisine baktı. ''Onlardan koruyamazdım, onları hayatına sokan ben değildim annendi. Onlardan koruyamazdım çünkü beni öldürmeye çalışan sadece annen değildi onlardı. O erkeklere gelince, başına neler geldiğini bilmek istemezsin. Kapkaç! O benim planımdı. Not bırakmak iyi fikir değildi çünkü Hakan'dan şüpheleniyordun ve bunu ona söylediğin de gidip annene yetiştirdi. Annen de yaşadığıma dair düşüncelere kapılıp seni buradan uzaklaştırmayı planlamaya başlamıştı. Artık uzatamazdık. Her şeyin ortaya çıkması gerekiyordu, annen seni uzaklaştırmadan benim seni kaçırmam gerekti. ''
''Kafanda çok güzel kurmuşsun'' ayağa kalktım ''gitmek istiyorum buradan'' diyerek pencereye doğru yürüdüm.
''Pekala. Ama bir şey dinletecem. Eğer içinde bir şüphe oluşur bana az da olsa inanırsan seni sonuca götürücem ve sen de hayatından anneni çıkaracaksın''
''Pek,i götürdüğün sonuç istediğin gibi çıkmazsa, seni hayatımdan silmeyi kabul ediyor musun?''
''Kesinlikle.''
***
Pencereden dışarı bakarken, babamın söylediklerini düşündüm, annemi düşündüm. Nedense babama annemin böyle bir şey yaptığını neden düşündüğünü sormamıştım. Kimse neden olmadan birini öldürmeye kalkmazdı. Hele ki bu kocasıysa... Annem aldatıldığını öğrendiğin de bayılmıştı. Bunu daha dün gibi hatırlıyordum, acısından babamı öldürmeyi mi planlamıştı yani. Annem bu kadar acımasız bir kadın değildi. Gözümün önünde günden güne nasıl üzüldüğünü ben biliyordum, ayağa kalmaya ne kadar zorlandığına ben şahit olmuştum. Bunların hepsi yalan olamazdı.
Kapı tekrar açıldığın da arkamı döndüm. Bu sefer babamla birlikte o kadında gelmişti. Biraz çekiniyor gibiydi. Ne de olsa onu çıplak görmüş sayılırdım ve bu onu biliyor olmalıydı. Onları yan yana gördüğüm de eski zamanları hatırlamıştım. Annem ve babamın birlikte çekildiği o fotoğrafı. O mutlulukta mı yalandı diye düşünmeden edemedim. Hayatımda ne doğruydu, belki de gerçek babam bile babam sandığım adam değildi. Bunu söyleseler de artık şaşırmazdım. Artık bedenim duyduklarına karşı motive olmuştu. Yumruk yiyen boksör gibi uyuşup kalmıştım darbelerin altında. Ne hissettiği mi bile tam olarak anlayamıyordum.
''Seninle konuşması gerek'' dedi babam, bana sakin olmam gerektiğini söyleyen bakışlarıyla. Derin bir nefes aldım ve kendimi kontrol etmeye çalıştım. Gerçi zaten sinirlenecek veya gidip kadına saldıracak halim kalmamıştı. ''Sakinim, dinliyorum'' diyerek kollarımı göğsümde birleştirdim.
''Pekâlâ, sana güveniyorum kızım. Ben çıkıyorum, siz baş başa konuşun. İstediğin her şeyi, merak ettiğin ne varsa Tuğçe'ye sorabilirsin''
''Demek adı Tuğçe. Peki, sen merak etme, ona saldırmam''
''Bundan eminim'' diyerek babam arkasını dönüp yanımızdan ayrıldı. Kadına doğru çevirdim bakışları mı ''otur şöyle veya ayakta dur, nasıl rahat edeceksen'' dedim. Kadın cevap vermeden, pencereye hemen hemen iki metre uzaklığın da olan sandalyeye oturdu. ''Sözümü kesmeden beni dinle, sonra her şey sorabilirsin'' dedi ve gözlerini üzerimde gezdirdi. Bense gözlerimi tek bir nokta da dikmiş suratına bakıyordum. ''Seni dinliyorum''
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SON GÜVENİN SONU (TaMaMLAnDI.)
Mystery / ThrillerBeyza artık mezun olmuştu. Sınav streslerini atlatmış ailesiyle geçireceği tatilin hayaliyle heyecandan yerinde duramıyordu. Bilemezdi ki ansızın babasından gelen kötü bir haber ile hayatının altüst olacağını. Her gün bir başka yakınının güvenini ka...