Birden fazla acı yaşıyordum. Bende Asiye gibi kurtulup, tüm ailemin ve dostumun yanına gitmek istiyordum. Ama ben buradan ölümümle değil, kendi azmimle kurtulmak istiyordum...
Günüm her zaman ki gibi geçiyordu. Her zaman ki gibi acılı...
Her zaman ki gibi dedim ya, her zaman ki gibi Zerrin ve diğer kızlarla muhabbet ediyordum. O sırada kapı açıldı, bir asker içeriye girip:
"Emrah Komutan'ın sevgilisi?" dedi.
Hangimiz o rütbelinin sevgilisi olabilirdik? Kimse kalkıp gitmeyince,
"Ya, Emrah Komutan'ın koruma altına aldığı kız?!" dedi asker.
Bu sefer tüm gözler üzerime çevrildi. Beni sevgilisi olarak görmüş ve askere böyle mi söylemişti? Ya da acaba asker mi yanlış anlamıştı? Anlamadım...
Ayağa kalkıp zar zor yürümeye çalıştım. Odadan çıkınca asker kapıyı kapattı ve koluma girdi."Ne yapıyorsun sen?" deyip kolumu çektim.
"Yürüyemiyorsun zaten."
"Senin yardımına ihtiyacım yok!"
"Merak etme yemem seni! Biz o komutanın korkusundan sana yaklaşamıyoruz, yoksa seni çoktan hepimiz en az 3 kere becermiş olurduk!"
O sırada o kadar çok sinirleniyordum ki, ona ne yapacağımı çok iyi biliyordum. Asker beni rütbelinin odasının önüne getirdikten sonra gitti. Bende yüzüme üzgün bir ifade takınıp ağlamaya çalıştım. Zor da olsa aklıma bir şeyler getirerek ağlayabildim. Sonrada odaya girdim.
"Ne oldu? Niye ağlıyorsun?" dedi.
Sorusuna cevap vermeden oyunuma devam ettim.
"Ne oldu? Söylesene!"
"Beni buraya getiren asker bana, bana..." konuşamıyormuş gibi yaptım.
Rütbeli bir hışımla odadan çıktı. Bad girl gibi bir kahkaha tuttu beni. O an kendime o kadar şaşırdım ki... Ama bunu o piç asker istemişti. Hemen çıkıp koridora doğru baktım. Koridorda kimse yoktu ama bağırışma sesleri geliyordu.
"Ben size demedim mi ha?! O kıza dokunmak yok diye!"
"Komutanım hiçbir şey yapmadım!"
Arada bir askerin bağırışma sesleri geliyordu. Bir an acıdım ona. Keşke öyle söylemeseydim! Yok hayır, en iyisini yaptım! Böyle bir konuda vicdan denen şey devreye giremez! Sana çektirdikleri acıları unutma! Hem bizim çektiğimiz acının yanında o askerin çektiği acı bir hiç kalırdı...
Ayak seslerini duyduğum an kapıyı kapatıp arkamı döndüm. Zar zor birkaç adım attım ve o anda kapı açıldı. Arkamı dönüp bakmadım bile. Bu odanın sahibi belliydi... Rütbeli arkamdan gelerek kollarımı tuttu ve yüzünü boynuma yaklaştırdı. Nefes alıp verişini hissedebiliyordum.
"Ağlamana gerek yok. Bunu ona ödettim." dedi.
Bu adamı anlayamıyordum... Bana karşı neler hissediyordu?
Rütbeli boynuma öpücük kondurduktan sonra, ona doğru döndüm.
"Neden beni bu kadar koruyorsun?"
"Sen benim en değerlimsin."
Ne yani beni seviyor muydu?
"Sen benim en değerlimsin çünkü buradaki kızlar arasında en güzeli sensin. Sen benim üstlerimin de en değerlisisin."
Adeta donup kalmıştım. Beni sevmiyordu... Neden bu kadar üzülmüştüm?
Ama bir şey diyemezdim. Neden beni sevmiyorsun? Diye soramazdım herhalde.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
RÜTBELİNİN ESİRİ (BİTTİ)
RomanceSavaşta esir alınmak... Esir alındığı kişinin kalbine de esir düşmek... Aslında her şey aşkın gücüne bağlıydı... Bu güç, onları yaşadıkları harabeden kurtarıp mutlu bir sona sürükleyecekti...