Yeni gelen kız sürekli ağlıyor, arkasını dönüp yüzünü bize göstermiyordu.
Derdini anlatan derman bulurdu ama buradaki dert belli, derman bulan ise yok...
Bu kız bir yerlerden tanıdık geliyordu ama yüzünü göremediğim için kesin bir şey söyleyemezdim. Birkaç defa yanına gitmeyi denedim ama kızlar onu yalnız bırakmam gerektiğini söylüyorlardı. Nasılsa bir gün bizimle konuşacaktı. Yanına gitmeyi o kadar çok istiyordum ki sanki onda çeken bir şey vardı... Dayanamayıp yanına gittim."Ağlama artık. Başka çaren yok."
"Sen, sen..."
"Ben ne?"
"Sesin..."
Dedikten sonra kafasını kaldırdı ve yüzüme baktı.
"Damla! Ablam!"
Deyip boynuma atladı. Sesi tanıdık geliyordu ama yüzü... Yoksa bu Yağmur muydu? Yağmur, evet Yağmur...
"Yağmur?"
"Ablacığım, ablacığım..."
"Ne oldu sana böyle?"
"Çok zor günler yaşadım abla." dedi ellerini boynumdan çözerken.
"Az daha seni tanıyamayacaktım. Sesin de olmasa..."
"Abla, çok acılar çektim ama seni görünce hepsi geçti. Artık yanımda sen varsın, eskisi gibi..."
Ayağa kalktım ve bize doğru bakan arkadaşlarıma:
"Kızlar! Bu benim kardeşim!"
Hepsi şaşkın şaşkın bana bakıyorlardı.
YAĞMUR'UN GÖZÜNDEN
Ablamı gördüğüme o kadar çok sevindim ki...
Çektiğim bütün acılar uçup gitmişti.
Ablam arkadaşlarına beni tanıtırken ben kavuşmanın sevincini yaşıyordum.
Kızların hepsi o kadar iyiydi ki... Bir anda bir sürü arkadaşım olmuştu. Ve tabii ki ablamı bulmuştum...Keşke o teröristlerin evi bastığı gün kaçmasaydım da ablam ile ayrı yerlere düşmeseydik...
O gün tam olarak ne oldu bilmiyorum. En son babam ile Eniştem vurulmuştu. Onların acısını daha yaşayamadan, bir sürü acı yaşamıştım. Zaten Eniştem vurulduktan sonra oradan kaçmış, geri kalanların ne olacağı hiç umrumda olmamıştı...
Hep kendimi düşünmüşümdür, ve o günde öyle yapmıştım... Kendimi düşünüp oradan kaçmış, ve belki de ablamdan daha fazla acı çekmiştim...Teröristler evi basmıştı. Babam, Eniştem, Ozan yerlerini almıştı. Eniştem kapının arkasındaydı, babam kapıyı açmak için bekliyordu. Babam tam kapıyı açacakken Damla bağırmıştı babama "Baba kapıyı açma!" diye. Sonra babam kapıyı açtı ve açar açmaz vuruldu. Eniştem de, babamı vuran kişiyi vurmuştu fakat o da başkası tarafından vurulmuştu. Ben o an kendimi düşündüğüm için, diğerlerinin beni görmediği vakit oradan kaçtım. Binanın merdivenlerinden o kadar hızlı inmiştim ki, bir maratonda olsaydım eğer altın madalya alırdım... Ben dışarıda koşmaya başlarken, aslında dışarısının evden daha kötü olacağını hiç düşünmemiştim. Silah seslerini duyduğum an yere çömeldim. Kendimi saklayacağım ve koruyabileceğim bir duvar buldum. Orada saklanırken, bağırışma, ağlama sesleri birbirine karışmıştı. Teröristler yolda olan insanları anında yere seriyordu. Sağ bir insan bile bırakmıyorlardı. Korktum, hem de çok... Pis yüzlü insanları görünce, onların silahından çıkacak olan kurşunla ölmek istemedim. Hainler, saklandığım yere doğru gelmeye başlayınca, yüzüstü yere uzandım ve gözlerimi yumdum. Ama bunun faydalı olacağını sanmıyordum. Birkaç adım ileride kan gölü vardı. Onun üzerine uzanırsam ölmüş ya da yaralı süsü verebilirdim. Hiç düşünmeden kanların üzerine uzandım ve gözlerimi yumdum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
RÜTBELİNİN ESİRİ (BİTTİ)
RomanceSavaşta esir alınmak... Esir alındığı kişinin kalbine de esir düşmek... Aslında her şey aşkın gücüne bağlıydı... Bu güç, onları yaşadıkları harabeden kurtarıp mutlu bir sona sürükleyecekti...