"Yorumlar ve oylar olmadan bir hikaye çok yavan kalıyor ve insan sevilip sevilmediğini bile bilmiyor. ;) "
16.BÖLÜM – BÜYÜK REST
EKİN: Ne?
ERKAN: Daha fazla uzatmaya gerek yok bence. 3 senedir yeteri kadar süründürdüğünü düşünüyorum. Seni sevdiğimi de biliyorsun. Karım olmanı istiyorum, bana ait olmanı istiyorum. Seninle beraber günlerimi geçirmek, seninle uyanmak, seninle yemek, seninle içmek…
Yıldız ve Serkan, arkadan manzarayı izlerken, Yıldız bu cümlelere dayanamaz ve ağzına gelen cümleyi söyler.
YILDIZ: Seninle yatmak, seninle sıç… (Serkan lafını keser.)
SERKAN: O cümle benim de aklıma geldi ancak, söyleme bence. Bu ortamda hiç iyi durmuyor.
YILDIZ: Haklısın.
Bu arada Erkan cümlelerine devam eder.
ERKAN: …seninle yaşamak istiyorum. Eğer ilerde Rabbim bana çocuk bahşedecekse, o çocuğun annesi de sen ol istiyorum. Ben seninle evlenmek istiyorum. Benimle evlenir misin, Ekin?
Ekin, bütün bu cümleler karşısında şaşkınlıktan ne yapacağını şaşırmıştı. Ne diyecekti ki? Yeniden güvenebilir miydi Erkan’a? Erkan’ı terk ettiğinden beridir, tam üç yıldır Erkan hiç yeni bir ilişkiye başlamamıştı, hep Ekin’i beklemişti. Gerçekten de seviyor olabilirdi. Hem Erkan’dan daha iyisini mi bulacaktı? Hem yakışıklı, hem terbiyeli, hem de adam gibi adamdı. Ayrıca zaten bu saatten sonra yeni bir ilişkiye başlamak, yeni birini tanımaya çalışmak, geleceğinin olumlu ya da olumsuz olacağına bakmak düşüncesi daha da zor geliyordu Ekin’e. Kabul etmeliydi. Erkan’la çok mutlu olabilirdi. Serkan’ı da az çok tanıyordu. Eğer iki kardeş böyle ise, ailesi de çok iyi insanlar olabilirdi. Artık cevap verme vakti gelmişti. Ancak cevaptan önce birkaç soru sorması gerekiyordu. Sonunda Ekin’in dili çözülmeye başlamıştı.
EKİN: Sana nasıl güvenebilirim Erkan? Yıllar önce neler yaşadık hatırlasana.
ERKAN: Ne yaşadık Ekin? Yanlış anlamalarla örülü bir aşk ilişkisi.
EKİN: Yanlış anlamalar öyle mi?
ERKAN: Evet Ekin. Yanlış anlamalar…
EKİN: Hangi anlam yanlıştı? Büşra ile aldatman olayı mı?
ERKAN: Sana defalarca söyledim Ekin ama sen her seferinde de inanmamayı, kendi zihninde canlandırdıklarına inanmayı tercih ettin.
EKİN: Kendi zihnimde canlandırdıklarıma değil Erkan, kendi gözümle gördüklerime inanmayı tercih ettim. Kız başını omuzuna yaslamıştı senin. Öylece film izliyordunuz sinemada. Üstelik benimle o an buluşmamak için de yalan söylemiştin.
ERKAN: Ne söylememi beklerdin? “Arkadaşım Büşra ile sinemaya gidiyoruz aşkım, gelemeyeceğim.” Deseydim, daha mı makul ve olumlu karşılayacaktın?
EKİN: En azından doğru söylemiş olacaktın.
Yıldız söze girer.
YILDIZ: Yıllar sonra, evlenme teklifi anında bunları mı tartışacaksınız geri zekâlılar? Evlenmeye niyetiniz yoksa boşuna böyle bir masraf edilmiş demektir. Biz de böyle sinema izler gibi beklemeyelim. Çok acıktım ben. Şayet niyetiniz varsa da bir an önce cevabınızı verip, yüzüklerini takın. Çünkü ben çok acıktım. Daha fazla beklemeye niyetim yok.
Yıldız’ın bu cümleleri ortalığı yumuşatmaya yetmişti. Ekin’in artık cevap verme zamanı gelmişti.
EKİN: Peki, Erkan Bey. Sana son bir kez ve büyük bir şans veriyorum. Bunu iyi kullan. Evlenirim seninle. Hadi tak şu yüzükleri. Ortam bozulmasın diye ses çıkarmadım ama Yıldız haklı. Çok acıktık hadi!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
EKİN (Bir İntikam Hikayesi)
Fiksi Umumlove, aşk, ihtiras, intikam, evlilik, gelin, ekin, erkan, serkan, dram, cinsellik