Bölüm 5

266 24 6
                                    


Taylor'ı okula bıraktıktan sonra iş vaktim çoktan yaklaşmıştı. Beraber kaliteli bir zaman geçirmiştik. Ilk defa yalnız kalıp birlikte eğlenip kahkahalar atmıştık. Şüphesiz Taylor'ın yanımda durduğu süredeki geçirdiği en güzel zaman buydu ki daha iyileri olacaktı. Buna inanıyordum.

Daha fazla vakit kaybetmeden şirkete gelmiştim. Her çalışan gibi arabamı otoparka park etmiştim. Halbuki babamla geldiğimde kapımızı başka birisi açmıştı ve güler yüzle karşılamıştı. Ben gittiğimde kimse yüzüme bakmıyordu, hatta çok kabaydı. Bana yanlışlıkla çarpan adam bir özür bile dilememişti. Babam ile beraber çıktığımız kata geldiğimde tüm gözlerin bir anda bana çevrildiğini hissetmiştim. Neredeyse hepsi bana küçümseyn bir tavır ile bakıyordu. Bir kısmı kıyafetimi dikkatle süzerken diğer kısmı da yüzümdeki morluğa bakıyordu. Bende onlara aynı tavır ile bakıyordum. Kimse bana bu ifade ile bakamazdı. En sonunda sarışın bayan " kimi ziyaret için gelmiştiniz?" Diye sormuştu.

" ziyaret için gelmedim. Artık burada çalışan birisiyim. sağ taraftaki en son masa bana ait."

" uhm...bu garip. Bay Tomlinson'ı çağırayım en iyisi." Başımı salladım. Babam her ne kadar Oğlu olduğumu buradakilerden saklamak istese bile bir gün bu çalışanlar benim soyadımı öğrenecekti. O zaman bu sır olmaktan çıkacaktı.

Masama geçerken etrafımdaki kravatlı insanları inceliyordum. Buradaki herkesten daha rahattım şüphesiz. Tüm düğmelerini ilikleyip birde üstüne sıkıcı kravatları takmadığım için şanslıydım. Kravat olayı bana göre değildi. Sanki birisi beni boğuyormuş gibi hissediyordum.

Babam bana doğru gelirken az önce benimle muhattap olan kız ile geliyordu. Kızın elinde kalın bir dosya vardı. " yeni işine hoşgeldin Louis. Umarım iş arkadaşların ile anlaşabilirsin. Her neyse bu dosyada geçen insanları arayacaksın ve burada yazan cümleleri söyleyeceksin, isimler bitmeden öğle yemeğine çıkamazsın. Takıldığın bir konu olduğunda Jessica'dan yardım alabilirsin. Ayrıca kıyafetlerine gelecek olursak daha ciddi olmak zorundasın. Burası basit bir yer değil ki baskılı tişörtler giyip gelesin. Herkes gibi bu kurala uyacaksın. Uymadığın takdirde diğer kurallar devreye girer Louis. Beni anladıysan eğer işimin başına döneceğim eğer anlamadıysan tekrar anlatacağım ki buna ayıracak vaktim yok." Babama boş bir ifade ile bakıyordum.

" e-evet anladım." Dedim kekeleyerek. Buna engel olamamıştım. Bize herkes bakarken küçük düşürmüştü ve en basit kuralı dahi kafasına takan sikherifti. Buraya büyük hayaller ile gelmiştim ama şimdi tüm çalışma isteğimin gittiği gibi yatağımı istiyordum ve oradan sonsuza dek çıkmamak istiyordum. Buraya gelmeden önce böyle yapıyordum ve hiçbir sorunum yoktu.

Bana buradakilerden daha katıydı ve daha fazla katı olacağına da emindim. Sırf oğluyum diye böyle davranamaz. Şimdiden eve gitmek için dakikaları sayacaktım. Onlar giderken yüzümü buruşturarak buraya oturdum. Upuzun bir gün beni bekliyordu.

~

Evin bahçesine arabayla son hız girdim. Tam merdivenlerin önüne geldiğimde frene basmıştım. Anahtarı alarak çıktım dışarıya. Koşar adımlarla merdivenleri çıktıktan sonra zile bastım. Kapıyı Harry büyük bir gülümseme ile açmıştı. Beni öpmesine izin vermeden içeriye girdim. Cekedimi ve ayakkabımı çıkararak yere fırlattım. " hey hey...1 dakika. Böyle anlaşmadık Louis. Ceketler odaya." Orta parmağımı gösterdikten sonra salona geçtim.

Taylor'ın yüzünü gördükten sonra günün sadece benim açımdan bok gibi geçmediğini farkettim. Birisi daha benim gibi somurtuyordu. Başka bir koltuğa kendimi sırtüstü atarak yüzümü yastığa gömdüm. Bir daha işe gitmek istemiyordum. Daha şimdiden sıkılmıştım bunu bir ömür boyu idare etmem mümkün değildi. Fazla sıkı kurallar ve kravatlar vardı. Tanrım...ölüm gibi bir gündü.

Forgive Me Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin