Merhaba arkadaşlar, nasılsınız? İyiyiz değil mi ? Uzun bir bölüm bizi bekliyor. Ben yazarken çok heyecanlandım. Umarım siz de okurken aynı heyecanı hissedersiniz. Çok çok öptüüm herkesi *-*
-*-*-*-*-*
Yolu ortasında donup kalmıştım. Gece'nin ne haltlar karıştırdığını merak ediyordum. Diğer yandan bu isimsiz ve beni gerektiğinden fazla geren adama güvenmek istemiyordum.
Harika.
Şimdi akşama kadar gidip gitmeme konusunda düşünerek kafayı yiyecektim.
Telefonumdan konuma girip bana söylediği adrese baktım. Ev bakımından yeteri kadar kalabalık gözüküyordu aslında. Herhangi bir durumda bağırsam elbet biri çıkardı.
Bişey olmazdı.
Yani sanırım.
Pekala gitmek konusunda kendimi ikna etmeye çalışıyordum. Başarılı olacak gibi duruyordum. Mantıklı yanım gitmemem konusunda neredeyse beni ayaklarımdan eve sürekleyecek gibiydi. Öte yandan hislerimse kesinlikle oraya gitmem konusunda benim beynimi yiyordu.
Akşama daha çok vardı.
Tamam o zaman. Şöyle yapalım. Durağa gittiğimde 2 dk içinde servis gelirse gidecektim.
Durağa doğru yürüdüm. Ulaştığımda beni deli edercesine servis önümde durdu.
Bu imkansızdı.
Her zaman en az yarım saat beklerdim. Bu sefer 2 dk bile geçmemişti.
Kütüphanede indiğimde başka bir şey yapmaya karar verdim. Sarışın, kısa boylu adamın yanına yürüdüm ve parmaklarımı önüne uzattım. Bana tek gözünü kırpıp ne istediğimi sordu.
'Seç birini.' dedim.
'Neden?' diye sordu.
Şuan deli olduğumu düşünüyor olabilirdi. Pekala, deli olabilirdim. Bu mesele zaman geçtikçe daha da deli ediyordu beni.
'Kendimce bir oyun, lütfen seçer misin?' dedim gülümseyerek.
Gülümsediğim anda yüzünde ki tavrı değişti.
'Nasıl bir oyun?' dedi muzipçe.
Onunla uğraşacak değildim bu kadar olayın içinde. Gözlerimi devirdim. Arkamı dönüp kütüphaneye doğru ilerledim. İçeri girdiğimde bütün çalışma odalarının dolu olduğunu gösteren deftere baktım. Teker teker odaların önlerinden geçtim ve son odada sadece kızların ders çalıştığını gördüm. Kapıyı tıklatıp açtım. Kafamı içeri soktum ve
'Ben de ders çalışacaktım yanınıza gelebilir miyim?' dedim.
Kafalarıyla onayladılar. Oda oldukça sessizdi. Telefonumu çıkarıp saatime baktım.
17.52
Pekala 3 saatim vardı. Bir saatimi burada harcayabilirdim. Sanırım farkında olmadan gitmeye karar vermiştim bile. Ders çalışmaya koyulduğumda kafam sürekli akşama gidiyordu.
Gidecektim.
Eşyalarımı toplayıp odadan çıktım. Üzerimde çokta göze batan bir kıyafetim yoktu. Bunlarla gidebilirdim. Siyah montumu giydiğim için içimden bir oh çektim.
Taksiyle gidebilirdim. Tabi, bu benim için iyi bir şey değildi. Herhangi olumsuz bir durumda sokaktan taksi geçmeyebilirdi. Telefonumu çıkarıp Gözde'yi aradım.
'Efendim güzellik' diyerek açtı telefonu.
'Picanto'nu bu akşam bana ödünç verir misin?' dedim en neşeli sesimle.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DENGE
Fiksi Remaja"Sen benim için gönderilmiş bir melek misin?" dedi sımsıkı sarılırken. Gülümsedim. "Yo yo yo, benden melek olmaz. Yanılıyorsun bence." dedim. Sıkıntıyla nefesimi dışarı bıraktım. "Özür dilerim, yaşadıkların için, yaşattıklarım için. Beni affedebilec...