Evimin önünde, bir şey yapmadan dış kapıya bakıyordum. Boş bir şekilde.
Birazdan bu kapıyı çalacak, ve ailemle karşılaşacaktım. Konuşacaklarımızla yüzleşecektim. En sonunda ise..
En sonunde ne olacağını ancak yaşayarak öğrenebilecektim.
David istersem benimle gelebileceğini söylemişti. Ama en doğrusu ailemle yalnız konuşmaktı. Bu yüzden onun bu teklifini geri çevirmiştim.
Hadi Jenna. Toparla kendini.
Kapıyı çal.
Zilin üzerinde duran elimi bastırmamla zil çaldı. Kapı açılana kadar birkaç saniye bekledim.
Kapı açıldığında kapıyı açan kişiye, anneme bakıyordum.
Gözleri dolmuştu. Ağlamak üzereydi de kendini tutuyordu sanki. Tıpkı benimki gibi sarı olan saçları düzdü. Mavi gözleri kanlanmış, kızarmıştı. Hiç değişmemişti. Her zamanki neşeli görüntüsünün şu an üzgün bir hâl alması dışında.
Annemin ardından babam gözüktüğünde bu sefer ona baktım. Siyah saçları hafif dikti ve onun da gözleri dolmuştu. Babamı gözleri dolmuş bir şekilde görmek, kesinlikle alışık olduğum bir şey değildi.
"Jenna.." dedi annem. Sesi..
Onları ne kadar özlediğimi fark ettim. Benim de gözlerim dolmuştu ama kendimi tutuyordum.
"Geldin." dedi annem. Eve gelmemden bahsediyordu.
"Ben her zaman buradaydım. Giden sizdiniz." diye cevap verdim.
"İçeri gel. Konuşalım." dedi babam. Bir şey demeden içeri girdiğimde annem kapıyı kapattı.
Salona geçtiğimizde annem ve babam iki kişilik koltuğa otururken ben de onların tam karşısına oturdum.
Sessizdik. Kimse konuşmuyordu. Annem ve babam sadece bana bakıyordu. Şu an oldukça garip hissediyordum.
Sanki duygularım birbirine karışmıştı ve ben ne hissettiğimi bilemiyordum. Mutlu muydum yoksa üzgün mü? Kızgın mıydım yoksa kırgın mı? Belki de hepsi bir aradaydı.
"Neden geldiniz?" dedim. Sesim düşündüğümden biraz daha sert çıkmıştı.
"Doğru olanı yaptık." diye cevap verdi annem.
"Ortadan kaybolup, benden arkadaşlarınız aracılığıyla bilgi alarak geçirdiğiniz onca zamandan sonra geri dönmek.. Doğru olan bu muydu? Öldüğünüzü bile düşündüm ben. Bu muydu doğru olan! " dedim.
"Jenna.. Bu kadar kötü düşünme. Bunları konuşacağız.."
"Konuşun o zaman." dedim babamın lafını keserek. Annem derin bir nefes aldı.
"Kaza olduktan sonra sen komaya girmiştin. Bizim durumumuz da iyi değildi. Ama yine de seninkinden iyiydi. İyileşme ihtimalin o kadar düşüktü ki.." dedi annem. Gözyaşlarını zor tutuyor gibiydi. Konuşmaya babam devam etti.
"Biz iyileştiğimizde, hastanede sana baktık ama yoktun. Seni sorduğumuzda ise; bir mucize gibi olduğunu, o küçücük ihtimali gerçekleştirerek iyileşip gittiğini söylediler. Biz de hemen eve geldik. Ama sen uyuyordun. Bunun yorgunluktan olan bir uyku olmadığını, ısırıldığını arkadaşların sayesinde öğrendik. Seni vampire dönüştürmüşlerdi." dedi babam.
"Ve siz komada kalmamı vampir olmama tercih ettiniz öyle mi?" diye sordum.
"Hayır. Bak dinle. Sam ve eşi Claire daha önce Gizemli Kasaba'da yaşamışlardı. Buradaki vampirlerle ilgili de deneyimleri olmuştu." dedi babam. Demek ki Claire Sam'in eşiydi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gizemli Kasaba
VampireJenna Collins Gizemli Kasaba'ya taşındığında olacaklardan habersizdir. Birçok yeni insan tanıyacaktır. Peki ya tanıdığını sandığı insanlar gerçekte öyle değilse? NOT: HİKAYENİN KİTAP OLMASI SÖZ KONUSU DEĞİLDİR/ OLAMAZ. Başlarda acemi olduğumu biliyo...