Başlamadan önce tek bir şey söylemek istiyorum. Normal hikayelerde ana erkek karakter kızı eziklerdi ama burada benim okuyucularım ezikliyor. İpleri ben bir yerde kaybettim fakat nerede emin değilim ama böyle devam.
Resimdeki Çağrı
Bölümü yayınladıktan sonra fark ettim ben ithaf yapmayı unutmuşum çok üzgünüm ama diğer bölüme unutmayacağım. En çok yorum yapan kuzulara bölüm ithafı yapacağım.
Keyifli okumalar☠️💞
---Sansar ve Tilki'nin evinde ilk dikkatimi çeken daha kapıdan girmeden kapı önündeki ayakkabılardı. Renk cümbüşü ve kalabalık kuyusu oluşturan o ayakkabılar. Tam olarak kaç kişi buraya gelmişti ve tam olarak kaç çift ayakkabı vardı? Aslında ayakkabı sayısı kadar gelen kişi, gelen kişi sayısı kadar da ayakkabı olduğu gerçeğini biraz geç fark ettim.
Evin ziline abandım. Birileri kapıda hazır bekliyor gibi ben daha zile basar basmaz kapı açıldı. Sansar'ın gözleri kocaman olmuştu, beni bileğimden yakalayıp peşinden çekiştirirken ayağımdaki ayakkabıları fırlatırcasına çıkarttım. Mutfağa önce beni soktu sonra kendi girerek kapıyı kapattı ve kilitledi.
"Bu evde daha önce hiç çocuk görmemiştim şu an sayamayacağım kadar çocuk neyse bahsetmek istemiyorum."
Ellerini şakaklarına götürüp ovuşturdu. Hemen arkamdaki masada Tilki oturuyordu. Gözü ile burnunun birleştiği, kaş çizgisi hizasında morluk vardı. Burnu anlardım, elmacık kemiği ya da çene de tamam ama tam o noktayı nasıl morartmayı becermişti? Hangi mükemmel bunu yapabilmişti? Selam vermek için gülümsedim. Kafamı da hafif aşağı yukarı salladım. Yeterli.
"Neden buradalar? Babanın evine gitsinler. Babaannemi anlarım o gelsin ama yanında neden sürüsünü getiriyor."
Sansar derin bir nefes verdi. Eğik olan kafasını bana doğru kaldırdı. Gözlerinde bıkkınlığın tanecikleri gün gibi ortadaydı. Hatta oradaki bıkkınlık tanecikleri kendilerini belli etmek için bana göz kırpıyordu.
"Babamdan habersiz gelmişler ama babam da sevgilisi ile tatile gitmiş. Babaannem anahtar ile eve girmiş ama tabi kimse olmayınca babamı aramış o da beni arayıp neyse bahsetmek istemiyorum."
Sansar akraba ziyaretlerinden, arabaların toplandığı alanlardan hatta akraba kelimesinden nefret ederdi. Şu an burada bir oda insan ile birlikte olmak onun için ne kadar zordu acaba?
Ayrıca sevgilisi ile tatile giden baba gibi bir baba vardı. Oğlu gizli dövüş yaparken kızı milleti vakumluyordu ama o adamın tek derdi sevgilisi ile tatile gitmekten ibaretti. Sorumluluk sahibi harika bir adam.
"Kaç kişiler?" Diye sordum.
"Bir elin parmaklarından fazla. Matematiğim parmaklarla bitiyor." Tilki cevapladı.
Sonrasında da kendi espirisine kendi güldü. Aslında espiri olduğunu da o güldüğünde anladım. Gerçek gibi duruyordu. Matematiğinin o kadar olduğuna inanabilirdim. Tilki güldükten sonra konuşmaya devam etti.
"En azından bir aylık yetecek kadar yemeğimiz var."
Eliyle gösterdiği tarafa baktım. Bunları ilk girdiğimde nasıl görememiştim. Burası Emir için bir cennet gibiydi. Bir an yemeklerin resmini çekip ona göndermeyi düşündüm ama buraya gelme ihtimalini ve bana yenge diyerek ortalığı karıştırmasını istemiyordum.
Tencerelerin içindekileri göremiyordum ama tabak ya da tepsiler üzerinde olanları görebiliyordum. Tencerelere yaklaşıp içindekilere baktım. Birçok yemeği es geçtim ama süt çorbasını gördüğümde gözlerimden kalp fışkırdı. Bunu babaannem yapmış olmalıydı. Benim için. Benim için yapmış olmasa bile bunu eve götürecektim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Başka Bir Çağrı&Demir Hikayesi #Wattys2017
HumorMafya Sekreteri hikayesinin karakterlerinden başka bir hikaye. Mafya Sekreteri hikayesinden tamamen farklı olup sadece karakterler ve karakteristik özellikler aynıdır. Mafya Sekreteri'ni okumadan da bunu okuyabilirsiniz. Keyifli okumalar. --- "Gördü...