Ahmed, duruşundan taviz dahi vermeden ağalarına emir verdi.
"Derhal Kösem Sultan'ı geri getirin ! Eğer gerekirse, zorla getirin..."
Ağalar, Kösem'i getirdiler, lakin eğer zorla götürülmesi emrinin verildiğini işitmese, emre itaat edip geri dönmeyecekti bile. Mecburen gelmişti.. ama tabii yine kendi ayaklarıyla. Zinhar ağaların onu kollarından tutup zorla getirmesine müsaade etmezdi. İçeriye girdi... Ahmed'in önünde son derece ciddi bir yüz ifadesiyle eğildi ve bekledi... Ahmed, yüzüne baktı ve sordu ona...
"Evlatlarımı evlendirince eline ne geçecek Kösem ?"
"Sana söyledim, buna mecburuz... Daha geçen gün Halime kızını Anadolu Beylerbeyiyle evlendirmiş. Sence bu tesadüf mü ? O da gücünü topluyor. Bize karşı hazırlık içinde. En ufak bir fırsatta tekrar saldıracak. Biz ise oturup, onun kuyumuzu kazmasını mı izleyeceğiz ?"
"Tüm bu oyunların... beni saf dışı bırakılarak planlandığının farkında mısın ? Beni kimse saymıyor dahi. Benden sonrası için herkes hazırlık yapıyor, ne acı..."
"Haşa Ahmed..."
Ahmed elini kaldırdı...
"Henüz genç bir padişahım Kösem. Şükür ki Allah'ın da izniyle önümde uzun yıllar var. Sen şimdi söyle bakalım, sıra Fatma'da demek ne demek ?... Heralde Ayşe'mi benden gizlice nikahlamış olamazsın öyle değil mi ?..."
Kısa bir sessizlik... Her ikisinin de bu sessizlik zarfında karnında karıncalaşmalar oldu. Kösem'in yüzü adeta betona dönmüştü, bir şey söyleyemedi... Ahmed'e bakıp durdu öylece, bekledi...
Ahmed daha fazla dayanamadı... "Konuş !!" diye bağırdı ve bu bağırışla beraber Kösem yerinden sıçradı.
"Be...be...ben... Evet!" dedi en sonunda. "Kızımızın nikahı kıyıldı Ahmed..."
Ahmed, hiç olmadığı kadar büyük bir şok yaşıyordu o an.
"Sen... Sen benim irademi nasıl hiçe sayarsın ?!..."
"Ahmed... Bu sarayda benim de hükmüm var ve ben onların validesiyim."
"Valide ?..."
Kösem, Ahmed'in gözlerine baktı ve sonra tekrar gözlerini kaçırmak zorunda kaldı.
"Ahmed yapma..." dedi. "Kalbimi kırıyorsun !"
Ahmed, eliyle kalbine kalbine vurarak cevap verdi. "Ya benim kalbim Kösem ?!... Bu kalp aylardır ne kadar kırılıyor senin haberin var mı ?!.."
"Ben... Ben..."
Kösem, ne kadar ileri gittiğinin farkına vardı artık ve hemen çömelip Ahmed'in eteklerine sığındı.
"Affet beni Ahmed !... Hatam büyük... Ben, ben aciz bir kulum. Elbet benim de hatalarım olur, beni bağışla...!"
Ahmed, acıyla gözlerini kapadı. "Kalk ayağa !" dedi.
"Git buradan Kösem !" diye ekledi. "Git, istediğini nikahla. Elbet benim onayımın olmadığı hiç kimseyle evlendiremezsin kızlarımı... Ayşe'yi kiminle nikahladın ?!"
"Ben..ben... Nasuh Paşa'yla !... Veziriazam Nasuh Paşa !"
"Tam adamını bulmuşsun (!)..."
"Kağıt üzerinde bir evlilikten zarar gelmez. Bu mevzuyu daha fazla uzatmayacağım. Ben, kendime yeni bir hayat çizdim. Senden ayrı bir hayat...."
Kösem'in yüreği, bu sözler karşısında hop oturup hop kalktı. Ahmed ekledi...
"Bundan sonra hiçbir şey eskisi gibi olmayacak... Çekilebilirsin..."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KÖSEM: Gücün Zirvesi
Historische RomaneÖyle bir kadın ki... Güçlülerin güçlüsü. Kudretli sultanların en zirve basamağı. Tek bir lafıyla istediği yerine getirilebilen.. Emir bekleyen değil, bizzat emirleri veren ve imparatorluğu idare eden bir kadın. Osmanlı'nın ilk ve tek kadın padişahın...