18-"TUĞBA?!"

2.6K 115 33
                                    

Şuan resmen kapı dışarı edilmiştim.Ada'nın beni kapı dışarı attığını aklım hala almıyordu ancak etrafa saçılmış paketler ve başımda parçalandığından dolayı iki üç tane kırmızı yaprak haricinde geriye sadece dikenli yeşil sapları kalan bir zamanlar içi güller ile dolu olan boş demet 'Ada seni resmen evden dışarıya postaladı.' dercesine gözümün tam önünde duruyor,kendime acımak ile gülmek arasında kalmama neden oluyordu.Benim yanımda en sabırlı insan bile dengesiz,asabi bir kişiliğe bürünüyordu ki bunun en büyük kanıtı bana karşı olan sabrına ve sakinliğine şaştığım ve hala inanamadığım küçük kadınımın bile beni hiç düşünmeden kapı dışarı etmiş olması gösterilebilirdi.

Bakışlarımı yerden Ada'nın yarattığı orta çaplı enkazdan ayırarak tam karşımda bu halime gülmemek için dudaklarını birbirine bastıran Salih'e çevirdim.Ona doğru baktığımı gören Salih hızlı bir şekilde eliyle ağzını kapatıp başını yan çevirerek gözleriyle etrafı incelemeye başladı.Büyükçe bir adım atttım.Önümde duran paketlerin üzerinden geçerek gülmemek için kendisiyle büyük bir savaş içinde olan Salih'in yanına geldim ve ensesine oldukça sert bir tokat patlattım.

"Ne gülüyorsun oğlum?"

Gülmemek için kendisini zor tutan Salih eliyle sert bir tokat patlattığım ensesini ovuşturarak ekşittiği yüzüyle bana bakıyordu.

"Yok ağabey,ne gülmesi.Yanlış anladın sen."

"Kes lan.Yanlış anlamışmışım.Utanmasan karşımda eşek gibi sırıtacaksın it herif."

"Yok ağabey ya.İnan yanlış anladın sen beni vallahi bak."

"Tamam,kes lan kes.Boşuna yemin etme.Söyle şuraları toplasınlar çiçeği de çöpe atsınlar."

"Tamam ağabey."

Ellerimi pantolonumun ceplerine koyarak ileride duran arabama doğru ilerlemeye başladım.Ben ellerim ceplerimde yavaş ve ağır adımlarla ilerlerken Salih de hemen arkamdan benimle birlikte ilerliyordu.

"Ağabey?Kızmazsan bir şey soracağım."

"Söylemediğin şeye kızıp kızmayacağımı nereden bileyim Salih?"

"Şey,ağabey ne bileyim sağın solun pek belli olmuyor o yüzden önceden bir sorayım dedim."

Adımlarımı durdurup omuzumun üzerinden Salih'e baktım.

"Salih sen şimdi dengesiz mi diyorsun bana koçum,hıh?"

Salih panikten eli kolu birbirine dolanmış bir şekilde konuşmaya başladı.

"Yo,yok ağabey ben sana neden dengesiz diyeyim biraz yani çok az asabisin o kadar."

Bir şey söyledikten sonra sinirlendiğimi ya da kızacağımı anladıkları zaman söyleyecekleri şeyleri evirip çevirmeye başladıklarında öyle komik oluyorlardı ki gülmemek için kendimle tam anlamıyla bir savaş içine giriyordum.Tabi bu söylediklerim Ada için hiç de geçerli değildi.Ada her ne olursa olsun söyleyeceği bir şey varsa asla çekinmez söyleyeceklerini taramalı bir tüfek misali birbiri ardına sıralayarak hiçbir çekincesi olmadan söyleyen bir kişiliğe sahipti.O anlarda ne benim sinirli olmamdan korkar ne de benden bir nebze olsun çekinirdi. Bu küçük kadın da öyle bir yürek öyle bir cesaret vardı ki bazen ben bile onun bu cesaretini kıskanıyordum.Genelde sessiz bir kişiliği olmasına rağmen damarına basıldığı anda küçük yavru bir kedi olmaktan çıkarak anında keskin pençeleri ve dişleriyle yırtıcı bir kaplana dönüşüyordu.İşte o kaplan saniyeler önce başımda koca bir gül demetini parçalayarak beni kapı dışarı etmişti.Şu düştüğüm duruma Ada'dan bir başkası da neden olamazdı zaten.

SİYAHA TUTKUN (Aşk-ı Şedid Seri 1)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin