Bu bölümün şarkısı: Grup Volkan - Geri Gelen Mektup*
Attığınız her beğeni ve yorum, hikayemizi bir kişinin daha duymasını sağlayacak. Lütfen desteğinizi esirgemeyin. Bu hikaye buralarda yitip gitmemeli...
*
OLCAY
On beş dakika...
Birazda olsa, yüreğimdeki öfkenin başlattığı yangının soğumasını umduğum, 900 saniye... Kamuflajlarımı giyerken rütbelerimin ve sınıf yaka işaretlerimin solduğunu fark ettim. Botlarım yıpranmış, boya ile idare eder bir görüntü kazanmıştı. Gözümün önünden anlık görüntüler hızlı bir şekilde akıp çekti. Tüm eşyalarımda yaşanmışlıklar vardı; Suriye'deki savaşın izleri, kazandığımız zaferler, arkadaşlarımın kanları... Onları taşımak benim için onur olsa da, Tugay'a döndüğüm an tüm bunları yenilemem gerekiyordu. Bir taburun komutanlığını yapacaksam, öncelikle görünüşümle askerlerime örnek olmalıydım.
Cep telefonumun çekip çekmediğini kontrol ederken gözüm saate takıldı. On beş dakikanın dolmasına yedi dakika kalmıştı. Benim için canımdan bile önemli olan parçanın cebimde olup olmadığını kontrol ettikten sonra tören alanına gitmek için odadan ayrıldım.Hava sabahın aksine o kadar güzeldi ki, pırıl pırıldı. Gökyüzünde en küçük bir leke dahi yoktu. Kapının önünde bekleyen Barış, beni gördüğü gibi esas duruşa geçti. Bordo beremi başıma takarken "Herkes tamam mı?" diye sordum. "Tamam Komutanım," Cevabı yüzümü buruşturmama neden olurken "Biz bizeyken aramıza şu rütbe uçurumunu sokma Barış," dedim. Onunda bunu istediğini biliyordum ama alışkanlıklar ve zorunluluklar kolay vazgeçilen şeyler değildi. "Emredersiniz-" diyordu ki cümlesini tamamlamasına sitemli bakışlarım izin vermedi. Burnundan derin bir nefes alırken rahat pozisyona geçti.
"Sen gelmeden askerleri haşladım ama hala ne olduğunu tam olarak bilmiyorum."
Kolumdaki saate göz attım. Dört dakikam kalmıştı. Her zaman dakik bir adam olmuştum ve bu özelliğime leke gelsin istemiyordum. Başımla yürümesini işaret ettim. Tören alanına doğru ilerlerken, az önceki yaşananların hızlı bir şekilde üzerinden geçtim. Barış ağzını bıçak açmıyordu ama onunda en az benim kadar öfkelendiğini alnının üzerindeki beliren damardan anlıyordum.
Askerler görüş alanımıza girdi. Barış, söylediğim şeyi yapmak üzere yanımdan ayrıldı. Uzman çavuş, beni gördüğü gibi askerleri azarlamayı kesip "Rahat! Hazır ol! Dikkat!" diye bağırdı. Aynı anda esas duruşa geçen askerlerin çıkardığı ses, birkaç saniye havada asılı kaldı. Uzman çavuş koşar adım bana doğru geldi ve önümde durup selam verdi."Karakasım karakolu öğlen içtimasına, 1 Yüzbaşı, 1 Üsteğmen, 1 Teğmen, 1 Astsubay, 2 Uzman Çavuş, 29 Erbaş ve Erle, emir ve görüşlerinize hazırdır Komutanım!"
Selam verip "Sağ ol!" dedikten sonra askerlere doğru döndüm. Onlara hitap etmeden önce savaş toplu düzenindeki sıraların arasında dolaşarak hepsinin gözlerinin içine tek tek baktım. Hiçbirinde dışa vuran korku ve ürkeklik işareti yoktu ama durgunluk ve bezginlik hemen fark ediliyordu. Üç kişi hariç... Onlarla diğerlerinden daha uzun süre göz teması kurdum. Akıllarından geçenleri bu sayede okuyabildim. Bu kadar kişinin önünde rezil olacaklarını düşünüyorlardı. Olacaklardı da... Ama yalnızca onlar değil. Bu karakolda nefes alan tüm askerler yaşanan bu olaydan nasibini alacaktı. Çünkübu karakolda birlikte nefes alıyorlarsa, birlik olmanın ne demek olduğunu öğrenmek zorundalardı. 'Ben yapmadım' deyip işin içinden sıyrılmak yerine kendi suçuymuş gibi arkadaşına sahip çıkmalılardı. Gerekirse devrem dediği kişilerin arkasını toplayacak, hata yapmalarını önleyeceklerdi. Birinin hatasının, tümüne kesildiğinianladıkları an, tek vücut olmanın önemini idrak ettikleri an olacaktı.
Hepsinin yüzünü net bir şekilde görebileceğim bir yerde durdum. Gözlerim hızlı bir şekilde yüzlerini taradı. Dakikalardır esas duruşta durmanın bıkkınlıkları yüzlerinden okunuyordu. Normalde beni rahatta dinlemelerini isteyecektim ama bu duruşları, öfkemi bir tık daha yükseltmişti. Silkelenip kendilerine gelme zamanları gelmişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ŞEHADET
General FictionBu hikaye gerçek kişiler, olaylar ve mekanlar içermektedir. Mesleki gizlilikten ötürü isimlerde ufak kelime oyunları yapılmıştır. Lütfen okurken sadece kurgu gözüyle değil, yaşanmış olay örgüsüne bakın. Hikayenin çıkış noktası ilk bölümdedir. Keyifl...