4'lü yine akumalanan birini kurtarınca, Hawkmouth, artık yıldı, tükendi, bir daha biç bir şekilde onları yenemeyeceğini düşünüyordu. Sinirinden kendini bile akumalayabilirdi, çünkü kurbanları işlerini düzgün yapmıyordu! Hawkmouth, beceremesem bile bir şansım var diye düşündü ve kendini akumalamaya çalıştı. Ama beceremedi! Sonra hatırladı, kendisine akuma girmesi için, sihirli balkabağına sopasını sokması gerekiyordu. Balkabağını aldığı gibi sopasını batırdı ve morumsu-mavimsi- lacivertimsi renklerde ışıklar saçıldı etrafa. Hawkmouth bir an "Noluyor lan?" dedi, çünkü şaşırmıştı. Akumalanınca daha da kötü bir hal almıştı! Uçuyordu ve süper güçleri vardı. Hemen şehri alt-üst etmeye başladı...
...Dörtlü, haberi televizyondan duyunca dönüştüler. Ve Hawkmouth'u yenmeye gittiler...
...Uzun bir aradan sonra, anca yenebilmişlerdi. Çünkü Onu yenmek zordu.. 2 Saat, evet evet, tamı tamına 2 SAAT uğraştılar. Hawkmouth, artık asıl kahramanların (Ladybug & Chatnoir) mucizelerini alamayacağını düşünüp, kötülüğü bıraktı. Kwamisini öldürerek sinir ile odasına çıktı. Akuma odasını spor odası yaptı.
..Chatnoir, evine Adrian olarak dönüşünce, Akuma odasına daldı. Babasına sinirli idi. Babasını akuma odasında göremeyince, endişelendi. Aman tanrım! Yerdeki parlayan şey ne idi! Ve burası artık spor salonuydu! Neyse, Adrian yanına gidince, kanlar içinde olan kwamiyi görünce korktu. Birisi öldürmüş olabilirdi. Balkabağını ve ona sokulmuş sopayı görünce, kafayı yedi. Sekreter gelince "Adrian, onlara dokunma. Babanın eşyaları. Onları birazdan kaldıracağız." Adrian hiç bir şey anlamasa da babasının odasına gitti. Babası ağlıyordu. Adrian onu biraz telafi etti :
-Baba, ağlama, hem niçin ağlıyorsun?
-...
Adrian'ın babasından ses yoktu.
...5 dk sonra Adrian'ın babası kendine gelince, sorgulama soruları sorguya çekilir. (o neydi gız) :
-Baba!? Neden sürekli bizimle uğraşıyorsun, başımıza dert açıp, bizi öldürmeye çalışıyorsun, Hawkmouth olduğunu biliyoruz, sen de benim → Chatnoir, Marinette'nin de → Ladybug olduğunu biliyorsun!? Neden hala mucizelerimizi istiyorsun?!
-...
-Baba sana neden dedim!???
-ÇÜNKÜ DÜNYAYI YÖNETMEK İSTİYORUM!
- Hı? AHHAHAHA! Baba, gören de sanacak, başkan olacaksın. Senden başkan olmuyorsa, kardanadam da olmaz ki! (Thug life from Adrian) Şimdi, bana o Balkabağının ve ölmüş kwaminin ne olduğunu açıklıyorsun!
-...
-BABA!
-...
-Sana dedim ki!!!! AÇIKLIYORSUN!
-Bunu sana söyleyemem!
-Söylersin.
-Uf tamam. Kwamimi ben öldürdüm. Sizi yenemeyince, mucizelerinizi alamayınca ve süper güçlerim olamayınca.. Adrian onun lafını kesmişti:
-Senin zaten süper güçlerin var ki baba, neyine endişeleniyorsun?
-SUS! DEVAM EDEYİM! *Adrian kulağını açıp dinler* Ve başkan olamayınca, işimi bıraktım, işe yaramıyordum, ben de, kwamim de, ikimizde işe yaramıyorduk. Onu öldürdüm.
-Peki balkabağı?
- Balkabağına sopayı sokunca, kendin akumalanıyorsun, ben de soktum ve kendimi akumaladım...
-Baba sen delisin!? Nasıl böyle bir şey yaparsın, kendine, bize! He?
-...
-Neyse ben gidiyorum baba! Sana çok kırgınım, Hem de çok! *hafifçe adım atar*
-Oğlum... *Adrian arkasını dönüp:
-Efendim baba?
-Ben çok ama çok özür dilerim. Size yaptıklarım için. Artık sana yalan söylemeyeceğim,sana her şeyi anlatacağım, gizlim saklım yok. Artık kötülük de yok. Beni affedebilir misin? Adrian biraz düşünüp:
-Çok geçti ama, iyi yürekliliğimden seni affediyorum babacığım. *Sarılırlar*
...Adrian Messenger grubundan toplu arama yapar ve herkese İnternet cafeye gelmelerini söyler.
* 200 MİNUTES LATER*
Herkes cafede buluşunca Adrian olanları anlatır. Alya:
-Hii! Nino:
-Hi!!! Marinette:
-Hii! :/ Plagg ve Tikki de aynı anda:
-Hii! Adrian:
-Olay tam olarak böyle. Ama babam çok üzgün, bir daha kötülük yapmayacağını söylüyor, sizce affedelim mi?
Herkes "Evet." anlamında kafasını sallayınca ayrıldılar.
Adrian'ın babası da artık kötülük yapmadı.
Açıklama dışında 478 kelime. Sezon 2 de bitti. Kafamdan attım bölümleri ama neyse. Sezon 3 de görüşürüz!! ☺☻♥