Açılan kapı sesiyle Burak başını on beş dakikadır baktığı kelepçesinden kaldırdı. Karşısındaki adam 1.80 boylarında koyu renk saçları, kahverengi gözleri olan, karizmatik bir adamdı. Hiç beklediği gibi değildi, daha çok kelli felli, göbekli birini bekliyordu.
"Burak KAYA, adım Barış ŞAHİN"
"Memnun oldum ."
" Buraya neden geldiğimi merak ediyorsundur herhalde"
"Evet, kesinlikle"
"Bu hapishaneden çıkmanın bir yolunu biliyorum"
Ne diyordu bu adam. Dalga geçmek için mi gelmişti buraya kadar. Buradan çıkmanın yolu yok diye düşündü.
"Dalgamı geçiyorsun benimle" dedi hiddetle.
"Hayır aksine çok ciddiyim"
"Neymiş buradan çıkmanın yolu?" diye sordu alay eder gibi
"Türkiye'nin ileri gelen bilim adamları tarafından geliştirilen bir ilaç var. Bu ilacın insanlara bazı insanüstü yetenekler kazandıracağını düşünüyoruz. Bu gönüllü olabileceğin bir deney aslında. Özellikle kimsesi olmayan gençleri seçiyoruz çünkü hem gönüllülerden birine bir şey olursa üzülebilecek kimsesi olmaz hem de gönüllülerin verilecek ilacı kaldırabilecek düzeyde olması gerekiyor."
Konuşmasını bitirdiğinde Burak'ı izlemeye koyuldu. Bu sırada ona anlattıklarını düşünmesi için zaman tanıyordu. Karşısındaki genç adamın kumral saçlarıyla, yeşil gözleriyle ve keskin yüz hatlarıyla en fazla 20'sinde olabileceğini düşündü. Bu yaşta kimsesiz ve hapishanede olması Barış'ı üzüyordu.
Barış bu çocuğun çok güzel şeyler yapacağını biliyordu. Bundan önce Burak'ın teklifi, kabul etmesi gerekiyordu.
* * * *
Barış kapıdan çıkar çıkmaz içeri Burak'ı almak için gardiyan girdi. Kelepçesini söktü ve koluna girerek hücresine götürdü. Burak hücresine girdikten sonra yatağına yattı ve tavanı izlemeye başladı.Annesini merak ediyordu ama onu hiç tanımamıştı .Tavana bakarken uyuya kalmıştı .Babasıyla bir hatırasını gördü rüyasında . Babasını yetimhaneye ziyaretine geldiği günü. Babası da asker olduğu için ona bakacak bir akrabasıda yoktu. Babası bir gün yurta gelmişti;
"Baba neden beni buraya bıraktın? Burada kalmak istemiyorum"
"Burak seni götürmeyi çok isterim ama sana bakamam, ben askerim her zaman evde yanında olamam."
"Bana annem bakar."
"Oğlum annen bizi terk etti, işte bu yüzden burada kalmalısın.Ben arada operasyona çıkıyorum."demişti.
Burak hayal kırıklığına uğramıştı.Daha 8 yaşındaki çocuğu nasıl bu kadar üzebilirdi.Babasına bir soru daha sordu.
"Baba annem nerede biliyor musun?"dedi.
"Oğlum annen 2 sene önce trafik kazasında hayatını kaybetti."
Burak 18 yaşına kadar yurtta kalabildiği için 18 yaşından sonra yurttan ayrılmak zorunda kaldı orada bir sürü arkadaşı vardı onları bırakıp gitmek istemiyordu. 18 yaşına kadar gittiği liseden kaçıp internet kafeye giderdi. Kimsenin bilmediği bir sırrı vardı. Yetimhane'den ayrıldıktan sonra iş aradı bir kafede garsonluk yapabilecekti. Ama nerede kalacaktı bilmiyordu.
Yetimhane'de yaşayan bir bakıcı vardı Burak'ı çok seviyordu. Burak yurttan ayrıldıktan sonra bakıcı "bende kalabilirsin" demişti. Burak gitmek istedi ama utandı. İş bulduğu için onun yanına gitti. Evin adresini yurttayken vermişti. Ev'in dışı beyaz ve kapısı ahşah'tı sıradan bir ev gibiydi. Zile bastı ve karşısına 15 yaşında bir kız bu bakıcının kızı olmalıydı.
"Buyurun kime bakmıştınız"
"Anneniz bana eve gelmemi söylemişti"
"İsmin neydi"
"Burak"
Kız içeriye doğru seslenerek "Anneeee Burak abi gelmiş".
Kadın koşarak kapıya doğru geldi.
"Hoş geldin oğlum buyur geç içeri"
Burak içeri girdi ve aile ile kaynaştı. Çocuklar ikizdi biri erkek adı Anıl diğeri kızdı adı Selin di. Çocuklar derslerine çok çalışıyordu ve gittikleri okulda 1. idiler . Burak Anıl'ın bilgisayarı ile yazılım dillerini öğreniyordu. Burak yazılım dilini öğrendikten sonra kendi yazılım yazmaya başladı .
Burak garsonluktan ayrı olarak hacker lıktan da para kazanıyordu. Bankaların açıklarını bulup onlara yolluyordu ve onlardan para alıyordu. Burak 20 yaşına kadar bir çok bankayı hacklemiş ve çok para kazanmıştı.
Bir gün iş bittikten sonra bilgisayarın başına oturmuş önceden planladığı bir planı işe koyma zamanı gelmişti. Annesinin kim?, Babasının kim? ve Babasının nerede yaşadığını merak ediyordu. Bunları öğrenmek için polis merkezinin veri tabanına girmesi gerekiyordu.
Burak polis merkezinin veri tabanına girmeye çalışırken bir şeyi gözden kaçırarak IP adresini açık bırakmış ve polisler bunu görerek Burak'a karşı siber saldırı yaptılar. Polisler Burak 'ın konumunu bularak evine operasyona çıktılar.
Polisler evin önüne geldiğinde ne yapacağını bilemedi. Evin zili çalındı ve kapıyı Selin açtı.
"Buyurun memur bey kime baktınız"
"Burada Burak isminde bir kişi var mı?" diye sordu memur.
"Evet var niçin geldiniz?"dedi Selin.
"Polis merkezinin veri tabanına girmeye çalışırken yakaladık"
Polisler hızlı bir şekilde içeriye girerek Burak'ı apar topar bulup kelepçeleyerek polis arabasına bindirdiler.Burak ne olduğunu anlamadan kendini hapiste bulmuştu.İçeriye girme sebebi buydu. Bunları hatırladıkça üzerine bir ağırlık çöküyordu.
* * * *
Burak uyandığında etrafına bakındı. Hücresindeki küçük pencereden görünen güneş tam gözüne geliyordu. Anladığı kadarıyla öğlen olmuş gibiydi. Yatakta doğruldu, kollarını dizlerinin üzerine koyarak başını ellerinin arasına aldı. Yatağa yattığından beri şu Barış denen adamın dediklerini düşünüyordu, bu sebeple uyuduğu söylenemezdi de. Sabaha karşı uyuya kalmıştı. Kalktı ve hücresinde birkaç adım attı. Adama ne cevap vereceğini hala bilmiyordu.
Akşama doğru gardiyan yemeğini getirmişti. Zorla yedikten sonra yatağına uzandı tekrar. Kolunu başının altına koyup derin bir nefes aldı. Düştüğü çelişki her aklına geldiğinde derin derin nefesler alası geliyordu. Birden kapısı açıldı ve içeri iki gardiyanla şu Barış denen adam girdi. Hemen ayağa kalktı, ne olduğunu anlamaya çalışıyordu. Niye gelmişti bu adam?
"Neden buraya geldiniz? Bana kararımı gardiyana bildire bileceğimi söylemiştiniz."
Barış genç adamın gözlerine bakarak konuştu.
"aslında... Sana sormamız sadece formalite dendi. Yani bizimle geliyorsun"
Burak adamın söylediklerini içinden tekrar etti. Bizimle geliyorsun da ne demekti.
"Anlamadım" dedi. Gerçekten anlamamıştı.
"Seni götürüyoruz Burak. Ne sanıyordun bu görevi öğrendikten sonra seni bırakacağımızı mı?"
Burak birden boynunda bir acı hissetti. Sağındaki gardiyana baktı, elinde iğne vardı. Başı dönmeye başladı ve yere düştüğünü hissetti. Sadece ayakkabılar görüyordu, biraz sonra gözleri kapandı.
Arkadaşlar vote ve yorumlarınızı bekliyoruz teşekkür ederiz.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KARYA
Bilim KurguBilim adamları bir aşı geliştirdi.Bu aşıyı enjekte edebilmek için 10 gönüllü gence ihtiyaçları var. Bunların 5'i erkek 5'i de kız olacaktı. Bu kişileri seçerken yetim ve öksüz olanları ön planda tuttular.Böyle yapmalarının bir sebebi var çünkü onlar...