Selam.
Uzun bir bölüm oldu. Umarım beğenirsiniz. İyi okumalar...Hayatının anlamının doğum günüydü. Onun doğum gününü kutlamayı çok isterdin. Ona hediye almayı , ona verince yüzündeki gülümseyi görmek için nelerini vermezdin ki? Süpriz yapmayı , onu mutlu etmeyi , sana aşkla bakmasını çok isterdin. Ama o seni tanımıyordu ki . Hatta seni tam bile görmemişti bile. Kimsin, nerdesin, nasılsın hiçbir şey bilmiyordu. Bu da canını çok yakıyordu. Onu sadece uzaktan görebiliyordun. Olsun diyordun. O bile yeter. Onu görmek için okuluna gelmiştin. Önceden onu bile yapamıyordun. Bu da iyi. "Hiç olmassa bile görüyüyorum." diyerek kendini avutuyordun. Onu uzaktan izlerken hep mutlu olurdun. Sırf o var diye onsuzluğu seviyordun. Zaten ondan bir yaş küçüktün. Sınıfta yokluğun bile belli değildi. Hiç sınıfta arkadaşın da yoktu. Hiç yalnız olunur muydu? Güneş'in vardı. Onun hayalleriyle yaşamıştın. 3 yıl az değildi. Zar zor gelmiştin okula zaten. Onunla aynı ortamda olmak bile mutlu ediyordu seni.
Sen yine de ona hediye almıştın. Şimdiyse elinde hediyeyle okula gidiyorsun. Bunu nasıl mı verecektin? Okula erken gidiyorsun. Sırasının üstüne bir notla bırakıp sınıfına geri dönmeyi planlıyorsun. Okulun kapısına gelince duruyorsun. Gökyüzüne bakıyorsun. O kadar mavi ki insan mutlu oluyor. Ciğerlerine hiç duymadığın Hoseok'un kokusunu çeker gibi çekiyorsun. Sonra yüzüne gülümsemelerin en güzelini takınıp bahçeye doğru ilerliyorsun. Hoseok'un sınıfına geldiğinde etrafı koloçan edip sınıfa giriyorsun. Hediyeyi bırakıp kapıya geldiğinde Hoseok 'u görüyorsun koridorun başında . Çaktırmadan gidiyorsun sıyrılarak. Ama bilmiyorsun ki o seni gördü. Bir oh çekip rahatlıyorsun. İçinden
"Ay! Bu işi de hallettim." Diyerek sınıfa doğru yol alıyorsun.Hoseok sınıfa girmeden seni görüyor. Hem de yüzünü tan Sonra sırasına geldiğinde hediye ve notu görüyor.
Notta şöyle yazıyor.:
Sen beni bilmesen de
Sen beni görmesen de
Ben seni biliyorum
Ve seviyorum.
Hayır diyeceğini bile bile
Başkasını sevdiğini bilsem bile.
Seni sevmeye devam edeceğim...
Doğum günün kutlu olsun
Güneşim.Ay'dan Güneş'ine...
Bu arada Hoseok'un sevgilisi var. Onu çok seviyor. Canın yansa da , için acısa da seviyordun işte. Aşk belki de buydu. İmkansızı sevmekti. Evet aşkını itiraf etmiştin. Ama olsundu. Belki olurdu. Belki de seni severdi . Kim bilir...
Hoseok şaşırıyor ve sınıfa birilerinin geldiğini duyunca hemen hediyeni çantasına atıyor. Öyle böyle derken okul bitiyor. Ve hala mutlusun. Hiç olmassa bir yükten kurtuldun. Hoseok'u görüyorsun. Ona hayran hayran bakarken kafasını sana çevirince göz göze geliyorsun. Sen de çaktırmamaya çalışarak çıkıyorsun. Yere bakarken yerde bir kağıt buluyorsun. Bakıyorsun ki Hoseok 'un doğum günü davetiyesi. Yerini ve saatini görünce davetiyeyi alıp cebine sokuyorsun. Bu gün için fazla değil mi? Gitmeye karar verip hazırlanıyorsun. Şöyle güzel bir elbise giyorsun. Yaşına uygun makyaj ve saç yapınca tamam! Doğal ve abartısız takılıyorsun. Çünkü doğallık gerçektir.
Yanına ikinci hediyeni alıp çıkıyorsun. Neyse adrese bakıp gidiyorsun. Güzel bir yer. Güzel bir salon gibi bir şey. İnsanlar yeni geliyor. Hoseok'a süpriz bir parti. Arkadaşları Hoseok'u
gözleri bağlı getiyorlar. Gözlerini açıyorlar ve görünce çok mutlu oluyor. Gülünce dudaklarının kenarından çıkan ufak gamzeleri gözüküyor. Çok tatlılar. Mumları üflüyor sonra. Hoseok'un ufak yüzü düşüyor. Mutlu olmaya çalışıyor ama belli. En azından sen anlıyorsun. Herkes hediyelerini veriyorlar. Ama sevgilisi yok. Garip. Sen de Hoseok hazır başkasıyla konuşurken hediye bırakıp çıkmayı planlıyorsun . Tam bırakıcakken bir ses duyorsun. Hoseok:"Nereye böyle Ay" diyor. Gözlerin fal taşı gibi. Kalbinse bangır bangır atıyor. Kolundan tutup çeviriyor. Kafını yere indiriyorsun. "Nerden gördü ki beni? Benim olduğumu nasıl biliyor?" Diyorsun içinden.
Hoseok :
"Artık sevgilim yok. O kız beni aldattı. Arkadaşımdan öğrendim ve doğru. Canım çok yanıyor biliyor musun?! Nasıl yapar yada nasıl inandım? Bilmiyorum" diyor. Öyle deyince çok kötü oluyorsun. Öyle dolu gözlerle sana bakıyor. Hatta daha dikkatli baktığında ağladığını fark ediyorsun. Sen de ağlamaya başlıyorsun. Zaten çok duygusalsın. Bir de karşınsaki sevdiğin adam olunca seller sular oluyor gözyaşların. Hoseok:
"Sen niye ağlıyorsun? Çok mu sevdin beni. Şimdi mutlu olman gerek miyor mu?"Diyor. Sen:
"Evet çok seviyorum. Hatta sevgiden daha öte. Mutlu olamam. Çünkü insan sevdiğini üzgün görünce canı gidiyor. " diyorsun içli içli. Hoseok aniden sana sarılıp hıçkırarak ağlıyor. Sen de ona sımsıkı sarılıp sen de hıçkırmaya başlıyorsun. Kokusu o kadar güzel ki. Hayatında böyle koku duymadın. Hiç bir parfümde olmayan bir koku... içine çekiyorsun doyasıya. Ama olmuyor. Saklamak istiyorsun o da olmuyor. Hoseok un hıçkırıkları durunca sen de duruyorsun. Sana bakıp elini tutuyor. Ve :
"Sen bana çok iyi geliyorsun. Lütfen yanımda kal. Sana ihtiyacı var Güneş'inin"Diyor. Sen :
"Sen iste bütün ömür kalırım. Sen yeter ki kal de Güneş'im." Senden ayrılıyor ve sabahki hediye kutusuyla geliyor. Sana :
"Bunu unuttum sen getirdin değil mi?" Deyip açıyor. İçindeki bir karakalem resmi çerçeveli hem de. Hoseok'un resmi.
"Bunu sen mi çizdin? Aynı ben" diyor. Sana sarılarak sen de kafa sallıyorsun. Sonra masadaki hediyeyi alıyor. Onu da açıyor. Onun içinden de açık mavi kaplı bir defter.
"Seninle ilgili bir günlük. Seni görmeyince konuşamayınca böyle şeylere yazıyordum. " Diyorsun mahçup bir şekilde. Biraz utandın. Senden beklenmez bir hareketlerdi bunlar. Açırı utangaç ve sessiz birisin. Bunları söylemen mucize. Sana bakıyor gülümseyerek ve:
"Beni sevdiğin için, bana iyi geldiğin için, beni mutlu ettiğin için, bundan sonra ve her zaman yanımda olmayı kabul ettiğin için... seni sevmek istiyorum...."
*Artık hayallerin bir bir gerçekleşiyordu. Ve devam edecekti. Sen ona merhem olmayı öğrettin. O da sana sevmeyi...
*

ŞİMDİ OKUDUĞUN
BTS İle Hayal Et
FanficSadece hayaller istediğin gibi olur, istediğin gibi yönlendirirsin. Sen de gel beraber yönlendirelim, beraber hayallere dalalım...