11.Bölüm : Siyah Beyaz

569K 39.8K 31.5K
                                    


Yukarıdaki müziği açmayı unutmayın^^ 

Mümkünse karanlık bir odaya geçin, arkanıza yaslanın, iyi okumalar^^


Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.


Şövalye akşamın koyu karanlığında bir ağacın kenarına oturmuş. Öylece gökyüzünü izliyormuş. Önce siyah bir kuş geçmiş önünden, ağaca konmuş. Sonra bembeyaz bir kuş geçmiş, başka bir ağaca konmuş. Şövalye bir siyah kuşa bir beyaz kuşa bakmış. Kondukları ağaçların dalları öyle küçükmüş ki, asla aynı dalda olamayacaklarmış. Asla yan yana duramayacak bu iki kuş için üzülürken kuşlar havalanmış, yan yana gökyüzüne doğru uçmaya başlamışlar. Dalları aynı olamasa da gökyüzleri aynıymış. O an yanında olamadığı yıldızı için kaybolan umudu gelmiş aklına. "Olsun," demiş şövalye, "aynı gökyüzünün altındayız. Bir gün kavuşacağız..."


11.Bölüm : Siyah Beyaz
*Siyah beyazız ikimiz, sarılınca renkleneceğiz.*


Bu dünyanın neresindesin, hiç düşündün mü? Ne olarak var oluyorsun bu dünyada? Amacın ne, ne kadar yer kaplıyorsun, hayallerin ne, ne için buradasın sen? Aynanın karşısına geç, ve sor kendine: Ne için buradayım ben? Herkes ama herkes bu dünyaya bir sebeple yollandı. Herkesin burada olmasının bir sebebi var. Sen de biliyorsun... İçinde büyük bir dünya var senin. Çiçeklerle kaplı, bulutlarla çevrili bir dünya. Biliyorum, bazen o bulutlar kararıyor yağmur yağıyor içine. Ama sen de biliyorsun ki her yağmur sonrası güneş açar. Ve yine bilmelisin ki, yağmur yağmadan çiçek açmaz... Bırak yağsın yağmurun. Bırak aksın gözyaşların. Yoruldun mu, bırak tutmasın bacakların. Çaresiz misin? Kal öyle. Bırak artık kendini, üzüntünü yaşa. Kendine engel olma, kendini tutma. Kendi felaketine kollarını aç. Ellerin mi titriyor, bırak titresinler. Titreye titreye durmayı öğrenecekler. Üzüntünü durdurmaya çalışma. Her şeyi yaşayacaksın bu hayatta, hüznü de mutluluğu da. Oysa sen şimdi hüznünü durdurmaya çalışıyorsun ya, sadece hüznün değil mutluluğun da duruverir böyle. Her şeyi dolu dolu yaşa ki evren de sana mutlu olma zamanın geldiğinde mutluluğunu da dolu dolu yaşatsın. Hayat bir nehir, akıp gidiyor. Suyun üstüne uzat bedenini, akıp git sen de. İnan bana, şelaleden aşağı düştüğünde güzel bir gölde uyanacaksın. Şimdi kapat gözlerini, aç kollarını, arkana doğru yaslan ve kendine şöyle mırıldan, "Su akar, yolunu bulur."


Loş bir oda, atıştıran yağmurun sesi, telefonumdan gelen hafif müzik sesi, henüz gelmeyen annem ve babam, bomboş evim, aralanmış perdem ve mesajlarımı aldıkça aralıksız yazan Ege... Huzurlu bir akşamüstü geçiriyorum yatağımda. Ya da geçiriyoruz mu demeliyim? Bana hep böyle geliyor, sanki ayrı ayrı yerlerde değiliz. Sanki bir aradayız. Mesajlaştıkça yanımda hissediyorum onu. Bir akşamı beraber geçiriyoruz onunla sanki. O da böyle hissediyor biliyorum.

3391 KilometreHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin