ASIL KAHRAMANIMIZ DAMLA'DAN
Her zaman ki gibi askerlerin bakışları arasında oda denilen yere girdim, 'kızlar odası' na... Kızlar sohbet ediyordu. Yağmur'da ortama alışmış olacak ki uzun bir aradan sonra gülümsüyordu. Ben bugünkü şokun etkisinden kurtulamamış vaziyette, yüzüm gülerek içeriye girdiğim için, herkes şaşkın şaşkın suratıma bakıyordu. Yağmur tek kaşını kaldırmış, Zerrin ise mutluluğuma ortak olmuş, bana bakarak gülümsüyordu.
"Hayırdır?" dedi Zerrin.
"Hayır, hayır." dedim hâlâ gülerken.
"Ne oldu abla?" bu seferki Yağmur'du.
"Ne olacak? Size müjdeli bir haberim var."
Tüm kızlar meraklı meraklı bakarlarken, onların bakışları arasından sıyrılıp yer yatağıma oturdum.
"Bacağım 2 haftaya kadar iyileşirmiş."
"Bunun için mi bu kadar seviniyorsun?"
"Ne demek istiyorsun küçük kardeşim?"
"Ben seni tanırım. Seni hiç bu kadar mutlu görmemiştim, başka bir şey var."
"Sen beni, ayağım sakatken gördün mü? Bu hâli en iyi hâli."
"Ablan haklı Yağmur, sevinmesi çok normal. Bacağı o kadar kötüydü ki..." dedi Zerrin.
"Demek öyle. O zaman gözün aydın."
"Sağol." dedim.
"İlaç vaktin gelmiş." dedi Zerrin.
"İlaçlarım nerede?" ilaç poşetimi göremiyordum.
"Sandalyenin üzerinde olacaktı, durun ben getiririm." dedi Sena.
Arkadaşlarım bacağımla uğraşırken Zerrin'in, Nur'un, Sena'nın benle çok ilgilendiğini farkettim. Onlar buradaki en iyi arkadaşlarımdı. Kardeşimden sonra... Ailemden bana kalan kardeşimden...
"Vakit yaklaşıyor, birazdan gelirler." dedi Nur.
"Kimler?" dedi sesinden bile korktuğu anlaşılan kardeşim.
"Kimler olacak? Pislikler!" nefret dolu sesiyle bunu söyleyen Nur dua etmeye başladı.
Yağmur'un yüzü korkuyla doldu. Ağlayacak gibiydi. Gözlerimin içine 'Beni koru!' dercesine bakıyordu. O sırada kapı öyle bir açıldı ki hepimiz olduğumuz yerden havaya doğru sıçradık.
"Arkadaşlar yarın saldırıya geçiyoruz. Bundan önce bir motivasyona ihtiyacımız var, değil mi?"
"Bu da soru mu? Tabii ki ihtiyacımız var!"
"Hey! Ben şimdiden söyleyeyim, yeni kız bende."
"Yeni kız nerede?"
"Onu başka biri aldı." dedi Sena.
"Hay ben onun... Neyse bari sen gel!"
Askerler her zaman ki gibi yapacaklarını yapmışlardı. Kızlar istemeyerekte olsa gitmek zorunda kalmışlardı. Buraya geleli bir ay olmuştu, sanırım artık bu yaşananlar onlara zor gelmiyordu. Belki de alışmışlardı...
Hayret ki ilk defa Zerrin'i almamışlardı. O da mutluydu. Bir gece bile olsa rahat, acısız bir uyku çekecekti...
Yeni gelen kız neredeydi? Yağmur neredeydi?
Tabii ki onu koruyacaktım...
Kardeşimin korkusuna şahit olan arkadaşlarım, onu saklamayı önerdiler. En mantıklı yol buydu.
Yağmur, duvarın köşesine çömeldi. Bizde önüne sandalye koyduk. Sandalyenin üzerine de yorganları koyduk. Başı gözükmüyordu fakat ayakları gözüküyordu. Onun içinde bidonları, ayağı kapatacak şekilde koyduk. Aslında dikkatli bakılsa görünürdü, ama hepimiz askerlerin acelesini biliyorduk. Askerler gittikten sonra kardeşim yanıma geldi. Gözlerinde ki minnet derecesi o kadar büyüktü ki...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
RÜTBELİNİN ESİRİ (BİTTİ)
RomanceSavaşta esir alınmak... Esir alındığı kişinin kalbine de esir düşmek... Aslında her şey aşkın gücüne bağlıydı... Bu güç, onları yaşadıkları harabeden kurtarıp mutlu bir sona sürükleyecekti...