-8-
-1 Hafta Sonra.-
(Esra'dan)
Aras buraya geleli tam 1 hafta, 7 gün oldu. Daha geldiği ikinci gün onunla anlaşma yaptık. Kendini Melodi'ye unutturmaya çalışacaktı. Karşılığında da özgürlüğü vardı. Ama bu çocuğun taktığını hiç sanmıyorum. Daha çok Melodide anı bırakmaya çalışıyor gibi. Acaba mutlu anıların Melodi de kalmasını mı istiyordu? İstiyorsa, göreceği de vardı! Ben ona kızı unutturmaya çalış dedim. Onun yaptığına bakın ya. Hay alışverişe çıkmaz olsaydım!
-2 Saat Önce-
-Esradan anlatım-
Bir kaç ihtiyacım olduğu için alışverişe çıkmıştım. Eve geldiğimde salonda kimse yoktu. Aras ve Melodi bir şeyler yapacaklardı. Ah, birde çok iyi anlaşıyorlardı! Aras'ın pek unutturmaya niyeti yoktu herhalde kendini. Melodi'nin odasına girdiğimde onu orada buldum. Hey hey, bir dakika. Melodi'nin yüzü kızarıktı.
"Sana neler oldu Mel? Yüzün kızarmış." dedim. Ona baktığımda daha bir utanmıştı sanki. Bu Aras bir şey mi yaptı acaba? Ama mutluydu. Yüzü gülüyordu.
"Ah, hayır. Neden ne olsun ki?" dedi şaşırarak. Bu soruyu beklemiyordu galiba. Yanakları gerçekten domates gibi olmuş aam çok tatlı duruyordu. Ve utanıyordu gibi. Bilmiyorum. Ama yüzü gülüyordu.
"Yalan söyleme." dedim hafif gülümseyerek. "Rahatla lütfen Melodi." dedim. "Ve şimdi anlat hanım efendi." dedim.
"Anlatacak bir şey yok ki." dedi kekeleyerek. Gülümsüyordu. Kafasını benden uzaklaştırmış. Gözleri her yerdeydi. Ama bana bakmıyordu. Utanıyordu.
"Mel, sana ne oldu? Anlat çabuk!" dedim.
"Ya şey. Neyse anlatıyorum. Ay, çok hyecanlandım!"
-Melodi'nin anlatımından Flasback Sahnesi-
Esra dışarı çıktığında, Aras ile yalnız kaldık. Gözlerini benden ayırmıyordu. Gerizekalı! Bilerek mi yapıyor ne? Başka yere baksana! Sıkılmış gibi, yanaklarımı şişirerek 'öf' dedim.
"Bir şeyler yapalım mı? Sıkıldım da." dedim. İlk başta şaşırmış gibiydi. Sonra sanki onun için olan gülümsemesini gönderdi bana.
"Neden olmasın. Ne gibi bir şeyler mesela?" diyerek soru yöneltti bana Aras.
"Bilmiyorum. Sen bir şeyler önersene." dedim. Evet o ne yapmak istiyorsa onu yapalım.
"O zaman yemek yapalım. Yemek yapmayı sever misin?" dedi Aras. Ehehe. Ananemden bir şeyler kapmıştım işte. Ölmüş annemin arkasından konuşmak igib olmasın ama ananemin yemekleri daha güzeldi anneminkinden.
"Eh, işte. Ananemden bir şeyler öğrenmiştim." dedim sırıtarak. Ben bu çocuğun yanında durup dururkensırıtyordum. Nedensiz bir şekilde.
"Ne yapabiliriz sence?" dedi. Gülümsemeyide unutmadı.
"Sebzeli pilav yapalım mı? Sanırım hem basit. Hem de en iyi yaptığım şey." dedim sırıtarak yine. Evet Aras'ın yanında sırıyordum.
"Olur." dedi gülümseyerek. Beni küçümsememişti. Hadi ama o pilavı yapamayanlarda vardı. Hem de çokl lezzetli oluyordu.
"Ah, ama pirinçleri biraz bekletmemiz lazım. Ben pirinçleri ıslatıp geliyorum." dedim dil çıkartıp.
"O zamana kadarda muhabbet ederiz o zaman." dedi.
"Tamam." diye seslendim mutfaktan. İlk önce birsu bardağı çıkarttım. Pirinçleri bekleteceğim büyük bir kap buldum. Pirinçlerin olduğu kutudan 2 su bardağı kadar pirinci kaba koydum. Pirinçleri yıkadım. Sonunda ılık su ekleyip onları yarım saatliğine mutfak ile başbaşa bıraktım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Beni Kaçıran Bir Kız!
Novela JuvenilAşık kız dediğin oturur, sever. Bu biraz delice bir hareket yaptı. Çocuğu kaçırdı! Erkekse aptal bir kız avcısıydı. Yakışıklı olduğuna bakma. Fazla kalp kırıcı! © Tüm hakları saklıdır.