"YILLARIN ARTIK TAŞINAMAYAN AĞIRLIĞI"
Halim'in sözlerinin ağırlığı, vücudundaki acılar, uzaktan aşık olduğu adamla yaşadığı bu tecrübe ve kendisine bu kadar yakın durması genç kıza birden çok fazla gelmişti, daha fazla tutamayarak kendini, hıçkıra hıçkıra ağlamaya başladı.
Genç adam ne yapacağını şaşırmıştı, kızın ağlaması karşısında hemen sandalyeden kalkıp yanına gelmiş ve elini uzatıp acemice kızın saçlarına dokunmuştu.
- Hişşt ağlama tamam, sinirlerin bozuldu herhalde , doktoru çağırmamı ister misin?
-Hayır, iyiyim peçete verebilir misin?
Halim'in masadan alıp uzattığı peçeteyle gözlerini kurulayan genç kız utancından nereye bakacağını şaşırmış. Halim gelip yatağın yanına yaklaştırdığı sandalyeye oturunca tekrar kızın saçlarını okşamaya başladı.
- Yüzünü bana döner misin Filiz? Çok mu ağrın var?
Hafifçe başını çeviren genç kız uykulu gözlerle:
-Vardı ama hafiflemeye başladı gözlerim kapanıyor keşke böyle başımda beklemeseniz ben sizi suçlamıyorum vicdanınız rahat olsun, gidin artık, babanızı kızdırmayın.
Sesi alçalarak gözleri kapanıp derin bir uykuya daldı...
Genç adam usulca kapanan yemyeşil gözlerden, yastığa yayılmış gece siyahı saçlara çevirdi bakışlarını. "ipek gibi saçların var yeşil gözlü güzel, ben seni nasıl farkedemedim bunca zaman" diye mırıldanırken, odanın kapısı yavaşça açılıp Fırat kafasını uzattı;
-Yemek getirdim ağam
-Şu masaya bırak ve sessiz konuş, küçük hanım uyuyor
- Ağam babayız çok kızdı, ağzına geleni saydırdı hee ariymiş telefonu açmiymişsin.
-Fırat yemekleri bırak git, evden iki pantolon iki gömlek koy küçük çantaya, yarın Filiz' i babasına sağ salim teslim edip gideriz. Hee biletleri ne yaptın?
- Saat ikiye aldım ağam öyle dediydin.
- Tamam Fırat arabada bir şey var mı?
-Ön farı çatlamış olan gıza oldu, neyse ben gidiyem ağam bişe diymisen?
-Yarın öğlen gibi burada ol, babam ararsa da bir şey söyleme, ben gerekli açıklamayı yarın gidince yaparım
Halim, gözlerini uyuyan kızdan ayırmadan konuşuyordu, Fırat bir ağasına bir kıza bakarak odadan çıktı.
Arabaya binip Halim'in evine doğru sürerken 'iyi olmadı bu iş ağa bu kıza tutulursa sonumuz felaket olur' diye düşündü.
Sabaha kadar bir iki defa uyanıp su istemenin haricinde hep uyumuştu Filiz.
Halim'de kızın başından bir saniye olsun ayrılmadan bu güzelliği izleyip durmuştu.
Sabah dokuz gibi tutulan kaslarını gevşetmek için camın önüne geçip dışarıyı izlerken kızın mırıldanmasıyla hemen yatağın yanına gitmiş,
- uyuyan güzel bu gün nasıllar bakalım
- Daha iyiyim şeyy tuvalete gitmem lazım da
- tamam hemen hemşireyi çağırıyorum sakın kımıldama
Yarım saniye sonra hemşireyle dönen Halim, hemşireden önce yanına gelip sanki kendisi kızı kaldırırsa daha az canı acırmış gibi elini uzatıp kızın üzerindeki örtüyü almaya çalışırken, yüzü kıpkırmızı olan Filiz;
ŞİMDİ OKUDUĞUN
YAKAMOZUN KARANLIĞI (TAMAMLANDI ve DÜZENLENİYOR)
General Fiction(İMLÂ ve YAZIM HATALARI DÜZENLENİYOR) 👉👉Cinsel içerik, küfür ve şiddet vardır👈👈 🖤🖤🖤🖤🖤🖤🖤🖤🖤🖤🖤🖤🖤🖤🖤🖤🖤 İNSTAGRAM:DiliminUcundaBirikenlerim HER HAKKI SAKLIDIR!! İLK YAYINLANMA TARİHİ; 11.03.2017