20

2.1K 140 74
                                    


Taehyung'dan;

1 yıl sonra

"Hoşçakal Army. Diğer konserimiz de görüşmek üzere."

El sallamaya devam ederken aşağı indik. Kulağımızda ki kulaklıkları ve mikrofonları çıkartıp kendimizi koltuklara attık.

"Hadi biraz daha soluklanın da yurda gidip güzelce dinlenelim."

Hepimiz kafamızı salladık. Gözlerimi kapattım ve huzurun sesini dinledim. Yerin'in sesini... Gülüşünü getirdim aklıma... Tanrım aşırı derecede özlemiştim onu. Şu sıralar görüşemiyorduk. Bizim konser turlarından dolayı. Gidip sevgilimi görmeliyim sanırım.

"Hoseok oppa!"

Sinb her zaman ki kıskançlık krizleriyle girdi odaya. Hepimiz onun bu hallerine alıştığımız için sadece gülüyorduk. Tabii dizi izler gibi izlemeyi de ihmal etmiyorduk.

Hoseok hyung gülümseyerek ayağa kalktı ve Sinb'nin onun yanına gelmesini bekledi. O da biliyordu olacakları ve alışmıştı da. Gerçi Sinb'nin bu hareketleri seviyordu. Tatlı buluyordu.

Sinb Hoseok hyung'un karşısına geldi ve ellerini beline koyup kafasını hafif kaldırarak konuşmaya başladı. Cırladı desek daha iyi olur sanırım.

"Bir sorun mu güzelim?"

"Bir de soruyorsun. Ben sana 1 yıldır söylemekten bıktım ama sen yapmaktan bıkmıyorsun."

"Ne yapmışım yine?"

"Sana şu lanet olası güzellikte olan kaslarını açma dedim. Diyorum da!! Yapma şunu!! Biri görüp aşık olacak diye korkuyorum."

Hoseok hyung ellerini Sinb'nin yüzüne yerleştirdi ve kafasını kaldırıp kendine doğru yaklaştırdı. Kıskanmadım desem yalan olur.

"İstedikleri kadar aşık olsunlar. Biliyorsun benim için senden başka kimse yok. Olamaz da. Bunu sana defalarca söyledim. Ben sana aşığım... Şöyle yapalım o zaman. Ben kaslarımı açmamaya dikkat edeceğim. Gereken kişilerle de konuşacağım bu konuyu. Tamam mı? Şimdi o aşık olduğum gülüşünü ver bana ki yorgunluğum uçup gitsin."

Tanrım Hoseok hyung bir kadını nasıl tavlayacağını biliyor... Romantik adam... Sinb yüzüne hafiften bir gülücük yerleştirdi. Hoseok hyung da gülümseyip,Sinb'nin dudaklarına doğru yaklaştı. Kısa bir öpücük turu olacaktı... 'Tı' diyorum çünkü kafalarına Yoongi hyung tarafından yastık atıldı.

"Yah!!! Sizi cıvıklar!! Gidip başka yerde oynaşın. Öpüşme seslerinizi duymak zorunda değilim. Tanrım... Beni çok yoruyorsunuz."

İkisi de gülümseyip birbirlerine sarılmakla yetindiler. Bende bu görüntüye yandan bir gülüş atıp gözlerimi tekrar kapatıp kafamı geriye yasladım.

"Nasılsın?"

Gözlerimi açıp yanımda ki kişiye döndüm.

"İyiyim sen nasılsın?"

"Gördüğün gibi işte."

Kafamı olumlu anlamda salladım ve aniden aklıma gelen şey ile konuşmaya başladım.

"Yerin'e uğradın mı hiç?"

"Evet. Dün bizimkilerle onun yanındaydık. Seni çok özlediğini söyledi. Sen bugün gideceksin değil mi onun yanında?"

"Evet. Onu çok özledim. Gidip sıkıca sarılmalıyım."

Sinb gülümsedi ve ayaklandı. Ben de onunla beraber ayaklandım.

"İyi ol. Neyse... Görüşürüz sonra."

"Görüşürüz."

Hızla giyinme odasına gidip üzerimi değiştirdim ve tekrar dinlenme odasına döndüm.

"Ben çıkıyorum. Siz önden gidin yurda. Ben Yerin'in yanına gideceğim."

Hepsi de kafalarını salladı. Montumu giydim ve atkım ile maskemi elime alıp odadan çıktım. Uzun koridorda ilerlemeye başladım.

"Taehyung?"

Arkamı döndüm ve bana seslenen kişiye baktım. Yüzsüz gibi yine mi gelmişti. Hiç mi gururu yoktu bunun? Karşıma geldi ve konuşmaya başladı.

"Şey... Ben... Nasılsın diye soracaktım?"

"Sorma İrene... Tamam mı? Sen bana mümkünse hiç bir şey sorma."

"Taehyung... Yapma böyle lütfen... 1 yıl oldu fakat hâlâ yüzüme bile bakmıyorsun. Canım yanıyor... Pişmanım anlasana... Daha kaç kere söylemem gerek. Lütfen Taehyung..."

Elini kaldırıp koluma dokunmaya çalıştı. Hemen elini itip hafiften bağırarak konuşmaya başladı. Şimdiye kadar çoktan kovmalıydım onu. Az bile dayanmıştım.

"Sakın. Bana. Dokunma. Anladın mı beni? Siz benim içimdeki karanlık Taehyung'u uyandırdınız. En başından düşünmeniz gerekirdi bunu. Yerin'in saçının tek bir teline bile dokunursanız size yaşatacaklarımdan korkmalıydınız. Ama ne sen ne de babam... Hiçbiriniz de beni düşünmediniz. Sürekli iyiliğim için yapmaya çalıştınız. Ama bu iyilik ne yazık ki bana yaramadı. Üstelik Sinb'yi de kendi oyunlarına alet etmişsin. Zehrini kendine sakla İrene. Eğer bir daha bana görünürsen o zehri sana ben batırırım. Anladın mı?"

Arkamı döndüm ve çıkışa doğru ilerlemeye başladım. İlk işim çiçek almak olacak... Bir de papatya tacı alamalıyım. Yerin'in en sevdiği....

~~~~~~~

"Sevgilim..."

Elimde ki tacı ve çiçekleri ona verdim ve yanına oturdum.

"Yanına gelemedim. Kusura bakma. Ama seni o kadar çok özledim ki..."

Gözlerim dolmaya başlamıştı bile. Yerin'e verdiğim sözü bir türlü tutamıyordum. Canım yanıyor çünkü.

"Haksızlık bu Yerin... Senin benim yanımda olup sarılman lazımdı. Bu şekilde toprak altında yatman çok haksızlık sevgilim. Birlikte Sinb ve Hoseok hyung'un cıvıklarına bakıp dalga geçmemiz gerekiyordu. Benim onlara bakıp hüzünlenmem değil..."

Gözyaşlarımı artık tutamıyordum. Elimi kaldırıp toprağı okşamaya başladım. Bunları 1 yıldır yapıyordum. Hiç bıkmadan... Ondan kim bıkardı ki?

"Dayanamıyorum artık Yerin... Çok özledim... Çok çok çok özledim... Gülümseyince bile sana ihanet ediyor gibi hissediyorum... Burada olsan'saçmalama Tae' derdin... Bana Tae demeni bile özledim."

Gözyaşlarımı elimin tersiyle sildim ve hafifçe gülümsedim aklıma gelen anılar ile. Ne kadar silersem sileyim yenileri hiç durmadan akıyordu.

"Şimdi kalkıp senin yanına gelsem... Arkamda bıraktıklarımı umursamadan... Bana çok kızarsın değil mi? Zaten benim de kendime zarar vermek gibi bir fikrim yok. Bu bana anca bir ödül olur. Seni çok üzdüm Yerin... Çok kırdım... Çok ağlattım... Ve seni en son ağlatarak bıraktım arkamda. O yüzden ölmek bana sadece ödül olur sevgilim. Ben yaşamalıyım. Yaşamalıyım ki senin yokluğunun acısını çekmeliyim. Çok acıtacak... Biliyorum... Şimdi burda olsan 'sakın böyle bir şey yapma Tae' derdin. Seni dinlemeyeceğim sevgilim."

Ayağa kalktım ve gözyaşlarımı silerek konuştum. Hafiften de gülümseme yerleştirdim yüzüme.

"Yeni albümüz yine patladı. Senin için şarkı bile yazdım bu albümde. Bilirsin şarkı yazma konusunda pek iyi değilim."

Derin bir nefes aldım. Yüzümde ki gülümsemeyi sildim.

"Seni seviyorum sevgilim. Seni çok seviyorum Yerin. Yıllar geçse bile hep seni seveceğim. Sana bunu yapanları asla ama asla affetmeyeceğim. Buna kendimde dahil. Söz veriyorum... Söz veriyorum sevgilim..."

Bu hikayeye yaptığınız yorumlar için çok çok teşekkürler... Sizi seviyorum...

WE DON'T TALK ANYMORE ~KTH-JYN~Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin