Bu bölüm sonlarına doğru o kadar duygusal oldu ki... Ağlamadan yazmak çok zordu. Umarım herkes beğenir. Love you xxx
-Multimedia'daki gifin güzelliği için özür dilerim.
Ona hiç bakmadan arabadan indim ve kumlara bata çıka sahile doğru ilerlemeye başladım. Sıkıntıyla ofluyordum. Bilmediğim bir teklifi kabul etmitşim ama Alyssa için değer miydi? Gözlerim koca sahilde onu aradı. Onu denizden çıkarken gördüğümde hızlı adımlarla yanına yürümeye başladım. Evet, annem bu yaşadıklarımızı öğrenirse bir daha tek başıma buraya gelemezdim.
"Hope, iyi misin?" Kolundan tutarak onu çekiştirmeye başladım. Eşyaların olduğu yere geldiğimizde havluyu alıp vücuduna sardım ve elimden geldiğince çabuk onu kuruladım.
"Ben daha güneşlenmek istiyordum." diye sızlandı.
"Alyssa, şu an o lanet olası çeneni kapa ve yürü." Bakışlarını kaldırıp bana baktı. Ne kadar sert konuşmuştum ben öyle? Sesim bile sertti. Hiçbir şey demeden ilerlemeye başladı. Arkasından ilerlerken çantasından aceleyle elbisesini çıkardım. O ayaklarını yıkayıp kumları döktükten sonra onu tekrar kuruladım ve elbiseyi başından aşağı geçirdim.
"14 yaşında olabilirim ama bir şey olduğunu anlayacak kadar zekiyim. Hatta yaşıtlarıma göre biraz daha fazla zekiyim." Yine kendini övmüştü. "Tanrım, bakireliğini kaybetmiş gibisin." Ofladım ve onu Range Rover'a doğru sürükledim. Eğer başka bir gün olsaydı ve arabada beni bekleyen bir psikopat olmasaydı bu esprisine gülebilirdim.
"Range Rover kullanan bir adamla mı yattın?" Arka kapıyı açıp onu içeri ittim ve arabanın önünden dolandım. Kapıyı açıp bindim. Yeşil gözlerinde bir parıltı vardı. Kaşlarım havaya kalktı.
"Kuzenin seninle yattığımı düşünüyor. Hem de bu sabah."
"Hızlı bir tur olmalı." dedi Alyssa arkadan. Çocuk başını arkaya atıp kahkaha attığında dudaklarım aralandı.
Gülümsediğinde bir melek gibi gözüküyordu. Gözleri hafifçe kısılıyor, sanki çizilmiş gibi pembe ve dolgun dudakları gülümsemeyle kıvrılıyordu ve en önemlisi de beliren iki tane gamzesiydi. Kıvırcıkları onu çekici gösteriyordu.
Alyssa'nın telefonu çalmaya başladığında bana doğru eğildi.
"Adını bilmiyorum." Evet, kesinlikle bilerek nefesini bana doğru üflemişti. Ve kahretsin ki nane kokuyordu.
"Diana Hope Hastings."
"Harold Edward Milward Styles." Önemsizmiş gibi elini salladı. "Sen kısaca Harry Styles desen de olur." diye fısıldadı.
"Sende bana Hope de."
"Peki, Diana." dedi ve arabanın motorunu çalıştırdı.
"Sevişirken ona Diana mı diyorsun?" Alyssa'nın derdi neydi? Beni küçük düşürüyordu. Ayrıca o bu şeyleri nerden öğreniyordu?
"Alyssa, kapat o çeneni!" Kendi kendine mırıldanmaya başladı. "Şuradan dön, Harold." Kaşlarını kaldırıp bana baktığında çenesi gerilmişti. "Ne senin ismin bu, değil mi?"
"Bana bir daha sakın öyle seslenme!" diye kükredi. Arabanın hızını arttırdı ve yan kayarak evin önünde durdu. Hızla savrularak başımı cama çarptım. Alyssa'nın da arkamda yana devrildiğini duydum. Sanki ona böyle hitap etmem aklında bir şeyleri canlandırmış gibiydi. Direksiyonu eklemleri beyaz görünene kadar sıkmıştı. Elim acıyan başıma gitti. Dudaklarımı birbirine bastırdım.
"Alyssa in arabadan." Bunu söyledi ve arkasına dönüp Alyssa'ya baktı. Bunu benim söylemem gerekmiyor muydu? Başım ağrıyordu ve sarsılmıştım. Alyssa'nın yüzüne bakmaya korkuyordum. Arabanın kapısı açıldı. Yan tarafıma baktığımda Harry arabadan inmişti. Gözlerim büyüdü.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
All Too Well (Düzenleniyor)
Fanfic"İçgüdülerime ya da doğama ters düşmek anlamına gelse bile senin için her şeyi yaparım. Senin için sahip olduğum her şeyi, ruhumu bile ortaya koyabilirim. Ve bu aşk değilse bile, elimdekinin en iyisi." © Tüm hakları saklıdır.