Adsız Bölüm 2 (1)

38 1 0
                                    


Güneş tepede yükselirken , bilmediğim şehre tanımadığım insanlara her saniye daha çok yaklaşıyorum , ölüme hasret...

Evet , komik . 17 yaşında birinin ölümü hasretle anışı ; ama size bir sır vereyim mi ?

-Hayat herkese adil davranmıyor , bazılarına sanki kıçıyla gülüyor .

Adım Asel KAYGISIZ . Beyoğlu'nda yaşıyorum , hiç gittiniz mi bilmem ama tavsiyede etmem , parası olanın dostu olduğu , sokak başında yaşı başı belli olmayan sürtüklerin bulunduğu aptal bir yer . Babam Kaygısızlar holding'in sahibi Onur KAYGISIZ . Ama bazen keşke karakter sahibi olsaydı demiyor değilim . Dışarıdan gördüğünüzde , o kadar tatlı dillidir ki halbuki tatlı dilli bir yılandan ibarettir kendisi . Evin tek çocuğuyum , babamın tek gözdesi . Parayla satın almaya çalıştığı aptalca sevgim var sadece ona karşı . Bana kıyasla bilakis anneme değer vermeyen tabiri caizse hayvan herifin tekidir . Belki bana kızacaksınız bu kadar nefret edilir mi diye ama beni buna o mecbur bıraktı , koskoca evin bir köşesine bile sığamadım hiç bir zaman .

Bir gün okuldan eve döndüğümde evimizin kocaman bahçesinden anneme seslene seslene kapıya yönelirken , kapı açıldığında gördüklerim ... Reva mıydı bana ? Annem , Annem kanlar içinde kapının eşiğinde öylece bana bakıyordu . O an panikle üzerimdeki o lanet olasıca pahalı okulun pahalı hırkasını annemin yüzündeki kanları temizlemek için kulandım .

-BABAAA ! diye haykırırcasına seslendim . Baba , bu sefer niye , niye baba niye ???

Yanıtsız kaldı yine her zamanki gibi sorularım . Kadına el kaldırmak alçaklık değil-miydi ? Peki o zaman sen , sen baba sende alçaksın.!

Babamın psikolojik sorunları vardı ama bu onu haklı çıkarır-mıydı ? Alçaklığı hiç bir şey haklı çıkarmazdı benim gözümde .
Anneme ılık bir duş aldırdıktan sonra , babam yine koltuk kenarında sızmıştı . Kaldırmaya çalıştım ama nafile , öyle bir içmiş ki sanki ceset gibi yatıyordu . Bazen düşünüyorum neden yaptığını anlamaya çalışıyorum olmuyor . Mantıklı tek bir açıklama dahi bulamıyorum . Annemi yatırdıktan sonra o sevgiye aç benliğimle , parayla dayanıp döşenen o içi kasvetli odama gittim .

Sabah yola çıkacaktım , nereye dediğinizi duyar gibiyim ;

-Tabikide babamın kararları üzerine zorla yurt dışına ( Almanya )gönderiliyordum , bana hiç sorulmamıştı ''kızım eğitimini orada tamamlamak ister misin ? '' babam ve emirleri vardı hep bu hayatta bizi yönlendirişleri .

Ve güneş doğmak üzereydi artık benim gözümde bir gram uyku yok , hep aynı soru ;

- Ben yokken ya anneme bir şey yaparsa ?

İçim geçmiş olamalı ki annemin ; hadi minik kuşum kalk kahvaltı yapalım uçağa geç kalacaksın sözlerini ardı ardına sıralamasıyla uyandım . Annemin gözlerinin içine baktım sanki bana - git minik kuşum , git mutlu ol . - der gibiydi gözleri . Ve o güzel bakışmayı bölen bir ses .

Asel! hemen aşağıya gel . Bu babamın sesiydi . Annemle kahvaltıya indik . Babam yine her zaman ki gibi sadece annemi aşağılamaktan başka bir şey yapmıyordu .

Baba ! bugün ben gidiyorum , bari bugün yapma! Bir hışımla masadan kalktı ve uçaktan inince ararsın dedi ve gitti . Annemle kucak dolusu sarıldıktan sonra ; annem bundan sonra uzaktan seveceğim seni , kokunu alamadan , boynuna sarılamadan , yüzüne dokunamadan ...

Annemin gözleri dolarcasına gülmeye çalışıyordu , ben üzülmeyeyim diye göz yaşlarını gözleri içinde hapsediyordu sanki .

Ve ayrılık vakti gelmişti ; Annem , annem hakkını helal et !

Ben gidiyordum yalnız ama annem benden daha yalnızdı o evde . Sığınabileceği tek bir kapı bile kalmamıştı onun için artık . Allah'ım lütfen ! Lütfen anneme bir şey olmasın diye ağlarken gecenin uykusuzluğuyla uykuya dalmışım. Hostesin Asel hanım , Asel hanım iniş gerçekleşecek lütfen emniyet kemerinizi takın demesiyle uyandım , güneş benim için tekrardan doğuyordu , hiç bilmediğim bir şehir , hiç tanımadığım insanlar ...

Siz , siz olsanız ne hissederdiniz ? Ben iğrenç hissediyorum . Babamın hazırlattığı o ihtişamlı eve gittim . Her şey hazır beni bekliyordu ama bir şey eksikti . Ve bu eksiklik benim içimi yakıyordu . Annem ! ne yapıyordu acaba , babam eve gelmişmiydi ? yine kavga mı ediyorlardı gibi bir sürü soru var aklımda ...

Evet , artık bu içi parayla döşenmiş ama sevgiye muhtaç evde tektim . Yarın okul vardı , mecbur sıcak bir duş alıp yatağıma girdim annemle konuşurken uyuya kalmışım...

Bugün büyük gün ; yeni okulumda ilk günüm . Kendimi berbat hissediyordum . Kimseyi tanımıyor , şehri bilmiyordum . Okulda bir oyana bir bu yana sınıfımı ararken , opsss oda neydi . Sarışın , kahverengi gözleri vardı selvi boyluydu resmen . Parfümünün kokusu , ımmm içten içe içime işliyordu sanki . ''Pardon ! çok pardon kusura bakmayın dedi - öyle bir dalmışım ki beni büyüleyen kokusuna cevap bile veremedim - tekrar seslendi iyi misiniz ? Evet , önemli değil deyip tebessüm ettikten sonra bu arada ben Adalrik FRED , Fred diye bilirsin ama sen bana ...

ON YEDİ YAŞINDA ÖLÜME HASRET.Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin