Göz kapaklarımdan içeriye ışık süzülürken göz bandımı takmadığım anlara lanet okuyordum. Sanki mümkünmüş gibi gözlerimi daha fazla sıkıp ışığı engellemeye çalıştım. Başta başım olmak üzere her yanım ağrıyordu. Biraz daha uyumak için kendime daha uygun bir pozisyon arama niyetindeydim ki yatağın sertliği dikkatimi çekti. Yatak ayrı, sarıldığım peluş ayrı sertti. Uykumun kaçmaması için düşünmeyi bırakıp yatağa biraz daha gömüldüm. Tam dudaklarımda bir ısınma hissettiğim an kulaklarımdaki çınlama da peşinden geldi.
"Manyak mısın kızım çek şu dudaklarını. Bi de sürtüp duruyor. Biri görse yanlış anlayacak."
Gözlerimi hızla açtığımda karşımda bir boyun çukuru görmem bir oldu. Tamda rüyalarımdaki gibiydi, çok romantik değil mi ama? Tabi kafamı kaldırıp Mert ile yüz yüze gelince ne romantizm kaldı ne de rüya. Resmen Mert'in üzerinde yatıyordum. Bunu fark ettiğim an kalkmak için kolumu koltuğun kenarına koyup kendimi yukarı doğru çektim ama pek işe yaramadı. Bu sefer arkama doğru baktım ve geri Mert'e doğru döndüm.
"Yerin rahat geldi galiba bücür?"
"Benim değil de seninki baya rahat anlaşılan. Koala gibi sardığın düşünülürse..."
Mert hemen kollarını çekince ben de üzerinden kalktım. O doğrulup otururken ben de karşısında dikiliyordum. Ne diyebilirim ki?
"Şey dün gece ne oldu?"
"Başın ağrımıyor mu?"
"Hemde nasıl. Ben sanırım biraz fazla kaçırdım. Özür dilerim. Çok sorun çıkardım mı?"
Mert gülümseyip kafasını hayır anlamında salladı.
"Sarhoşken bile bizi dinliyorsun. Ayrıca sarhoş halin bile süslü."
"Sarhoş bile olsam mükemmelim yani."diyip göz kırptım.
"Tekrarı yok bücür. Hadi git de duş al. Eminim senin de her yerin ağrıyordur."
"Sahi niye burda böyle uyuduk?"
"Sızmanı bekliyordum seni yukarı çıkarmak için ama beklerken ben de sızmışım. Sonra da pozisyon değişikliği yaşamışız gibi."kafamı sallayıp uzattığı elini tuttuğum gibi oturduğu yerden kaldırdım onu. O odasına giderken ben de odama çıkıp soyundum. Sanırım tek çarem banyo yapmaktı.Banyomu yapıp üstümü giyerken Pelin uyanmış bana bakıyordu. Bozuntuya vermeden giyinip makyaj masasına geçtim. Makyajımı yapmaya başladığım sırada dayanamayıp konuşmaya başladım.
"Sapık sapık izlemeye devam edicek misin yoksa kalkıp giyinmeyi düşünüyor musun? Hayır yani geç kalıcaz bu gidişle. "
"Sen ne çabuk kendine gelmişsin ya?"dediği gibi ona doğru döndüm.
"Çok mu kötüydüm? Doğruyu söyle bak!"
"Ha sen cidden resetlendin yani. Kuşum başta gayet iyiydin de işte onları görene kadar.."
"Kimleri?"
"Şey işte Arda Hoca ile Kader Hocayı." Evett! Hatırladım. Ayağa kalkıp odayı dolanmaya başladım.
"Hatırladım. Arda nasıl o soğuk nevale ile çıkabilir ya aklım almıyor hala."diye sesimi yükseltmeden bağırdım.
"Sonrasını hatırlıyor musun?"dediği an olduğum yerde durdum.
"Ne oldu? Bir şey yapmadım dime?"
"Yok hayatım sen bir şey yapmadın. Sen onları görünce bi tuhaf olmaya başladın sonra seni lavaboya götürdüm. Lavabodan çıktığımızda onlar görüşümüze girdi ve Arda Kaderi öpüyordu." Resmen kitlendim.
"Sonra?"
"Sonrası sen kudurdun tabi masaya döndüğün gibi içkiye saldırdın. Mert zorla aldı elinden. Dans edicem diye tutturup piste çıktığında herifin teki sana yapışınca Mert seni anında aldı yanına. Sonra slow müzikte dans ederken uyukluyor gibiydin bizde eve geldik."
"Mert bir şey yapmadın demişti bir de."
"Valla evde ne yaptın bilmem seni Mert ile Burak'a postalayıp kaçtım."diyerek masum masum gülümsedi.
"Hiç tatlı değilsin. Burak da beni Mert'e postalamış anlaşılan. Salonda uyuya kalmışız." Makyajımı bitirmek için oturduğumda Pelin giyinmeye kalkmıştı.
"Bi de dün beni yemeğe çağırmıştı. Ben reddedince başkasını bulmuş demek. Ben yeri dolucak hatun muyum ya! Hem de o soğuk nevale ile!"
"Kardeşim sen de ne mal olduğunu anlamış oldun işte. Boşver. Hem her kör satıcının vardır bir alıcısı."diyip göz kırptı.
"Ben kahvaltı hazırlıyorum inersin sen."diyip alt kata indim. Ama bana gerek kalmamıştı. Mert kahvaltı masasını hazırlamış tost yapıyordu. Beni görünce gülümsedi.
"Çok çabuk hazırlandın. Beklemiyordum. "
"Özür dilerim. Gerçekten öyle olsun istemezdim. Cidden bir çocuk gibi davranıp sana dadılık yaptırmışım."
Mert gülümseyip kollarını açtı. Çıplak ayaklarımı yerde şapırdatarak kucağına doğru gidip sarıldım.
"Herkesin rahatlamaya ihtiyacı vardır. Sorun yok. Tabi yanında biz varsak. Hadi bak bakalım tostun istediğin gibi olmuş mu?"
"Harikasın sen! Bana tost yapmışsın daha ne olsun. Olmuştur tabiki."diyip yanağına doğru uzandım ve öptüm. Tostu dayanamayıp aldım ve ısırdım. Immm diye sesler çıkarırken bardaklara çay koydum. Pelin mutafağa girip 'insan bekler yaa' diye söylenmeye başlayarak masaya oturdu. Ben de çayları doldurup masaya oturdum ve tostumdan bir ısırık daha aldım.
"Sarı bücür sende bir işe yara bence."
"Her şey tam görünüyor. "
"Sence masada büyük bir eksik yok mu?" Ben de Pelin ile birlikte masaya baktım ama her şey tam duruyordu. Pelin kaşları havada Burak'a bakmaya başladı.
"Ya koca adamı nasıl fark edemiyorsunuz anlamadım ki. Kalk seninkini kaldır hadi." Hıııı..
"Seninki nedir ya ilkokulda mısın sen? Hem benimki değil de seninkidir o. Benimki olsa o beni uyandırırdı."diye söylene söylene mutfaktan çıktı.
°•°•°
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kırmızı Rujum Olmadan Asla
RomanceKırmızı ruj süren, topuklu ayakkabı seven, her zaman göz önünde olan, şımarık bir doktor düşünün. Ve bu doktorun asker abisi ve abisi gibi asker olan öküz arkadaşları ile maç izlediğini düşünün. A söylemeyi unuttum bu kıza biraz inat biraz da hırs e...