19. BÖLÜM

736 22 1
                                    

Dudağımın öpülmesiyle uyandım. Şaşırdım. Gözlerimi açtığımda, rütbeli karşımda gülümseyerek duruyordu. Bende ona gülümsedim. Gülümsememle  birlikte dudağıma doğru eğildi ve beni öpmeye başladı. Alt dudağımı öpüyordu. Karşılık vermemek için kendimi çok zor tutuyordum. O beni öptükçe daha çok istiyordum onu. Karşılık vermek istiyordum. Ama bunu yapmak istemiyordum. Bir dakika kadar beni öptükten sonra onu ittim. Yüzüme baktı ve yakışıklılığını belli eden bir bakış attı.

"Kalk üstümden!"

"Sen de az fena değilsin ha! Öpüştükten sonra beni itiyorsun. Neden sana yaklaştığım anda beni itmedin?"

"Bir kere ben senle öpüşmedim, tamam mı?"

"Tamam, öpüşmedin."

Üstümden kalktığı zaman bende doğrularak oturur pozisyona geçtim. O da yataktan kalktı ve gözümün önünde pantolonunu indirmeye başladı. Hemen gözlerimi ellerimle kapattım

"Ne yapıyorsun sen?"

"Üstümü çıkarıyorum."

"Off"

Aradan birkaç dakika geçtikten sonra

"Tamam, gözünü açabilirsin" dedi.

"Emin misin?"

"Aç!"

Yavaş yavaş gözlerimi açtığımda kıyafetlerini giydiğini gördüm.

"Banyo ne terafta?"

"Ne yapacaksın?"

"Elimi yüzümü yıkayacağım."

"Şu kapı."

Ayağa kalktım ve yürümeye başladım. Banyoya girdikten sonra elimi yüzümü yıkadım. Banyodan çıktığımda rütbelinin telefonla konuştuğunu gördüm. Ben içeriye girdikten sonra konuşmasını bitirip telefonu kapattı. Sonrada yatağı toplamaya başladı. Rütbeli mi? Evet rütbeli yatağını topluyordu. Bir an güldüm. Bakışlarını bana çevirdi ve

"Ne gülüyorsun?" dedi.

"Hiiç." 

Sonra elindeki yorgana, çarşafa baktı ve bana döndü

"Ha sen bunun için gülüyorsun. Ben niye kendimi yoruyorum ki? Yanımda fahişe varken bu iş bana düşmez, gel bakalım."

"Off ya."

Elindeki yorganı aldım ve katlamaya başladım. Yanımda bana gülerek bakıyordu. Sonra hiç beklemediğim bir anda yanağımdan öptü. Ona doğru anlamamış gibi baktım ama o arkasını döndü ve camdan bakmaya başladı. Aslında beni öptüğüne sevinmiştim. Yani ben kendimi anlayamıyordum, çünkü ben, esir ben değildim bu adamın yanında. Bazen... Odanın kapısı çalındığında rütbeli 'gir' dedi. Ve içeriye (adını bilmiyorum.) tekerlekli masa ve üzerinde kahvaltılıklar olan bir kahvaltı masasıyla asker girdi. Masayı çamın kenarına bırakıp, koluna asmış olduğu sandalyeleri açtı ve her ikisini de masanın ucuna koydu ve gitti. Rütbeli hemen bir sandalyeye oturdu ve bana da diğerine oturmamı işaret etti. Oturdum tabii ki çünkü, uzun bir aradan sonra ilk kez adam akıllı bir kahvaltı yapacaktım. Rütbeli kahvaltısını yapıyordu ama ben elime çatal bile almamıştım.

"Niye yemiyorsun? Yesene." kafamı kaldırdım ve ona baktım

"Neden bana bunları yapıyorsun?" dedim.

"Ne yapıyorum sana? Kahvaltı vermem suç mu?"

"Hayır suç değil. Ama bunları bir tek bana yapıyorsun. Kaç sefer söyledin yanlış anlama diye ama ben gerçekten yanlış anlamaya başlıyorum ya da doğru anlamaya başlıyorum."

 RÜTBELİNİN ESİRİ (BİTTİ)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin